Selahattin Demirtaş, Öcalan’ın Türkiye’ye getirilişini, “Türkiye’yi rehin alma operasyonu” olarak değerlendirdi, “Dolayısıyla 15 Şubat tarihi, Türkiye siyasi tarihi açısından rotayı tümden değiştiren olgunlaşmış bir sorunu kangrenleştiren bir tarihtir” dedi.
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, 15 Şubat’ın Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirilişinin yıl dönümü olduğunu hatırlattı. Demirtaş, şöyle konuştu: “Komplonun 12. yılında Türkiye şu soruları kendine sormalı: 15 Şubat’ın hedefi neydi, sonucu ne oldu? Bu süreç Türkiye’ye kazandırdı mı yoksa kaybettirdi mi? 15 Şubat’ta PKK’nin ortadan kalktığını ortaya koyan başbakanlar nasıl yanıldı, bu başbakanlar halkı niye yanılttı? Bu operasyonla Türkiye uluslararası güçlere hangi imkanlarını peşkeş çekti? Bu ülkenin siyasi iradesi nasıl ipotek altına alındı? Türkiye’nin köklü sorunu Kürt sorunundan ve çözümünden bahsedeceksek, bu soruların yanıtını vermeden, bu sorunun barışçıl yöntemlerle çözeriz diyemez.”
Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesinde, ABD ve İsrail’in işin içinde olduğunun söylenmediğini belirten Demirtaş, “Niye bunu sakladılar? Çünkü bunun üzerinden seçim zaferi elde etmek istediler. Oysa Sayın Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edilmesinin altında yatan uluslararası çıkar ilişkileri deşifre edilmiş olsaydı, bugün belki bu sorun çözülürdü. Türkiye’de Büyük Ortadoğu projesinin eşbaşkanı olan bir başbakan olmazdı” dedi.
BDP Eş Başkanı, Öcalan’ın Türkiye’ye bir etnik çatışma istendiği için teslim edildiğini söyledi, şunları kaydetti:
“Şeyh Said ile başlayan Öcalan ile devam eden siyasi operasyonlar dizisi, Türkiye’nin geleceğini rehin alan operasyonlardır. Teslim edilme karşılığında Rusya’dan İsrail’e Amerika’dan İngiltere’ye kadar, Türkiye’nin birçok kaynağı bunlara peşkeş çekildi. Gün gelecek bunlar ortaya çıkacak. Mavi Akım projesi ile Türkiye’nin kaç milyon doları bu operasyondan dolayı Rusya’ya peşkeş çekildi, bunlar ortaya çıkacak. ABD ile kaç silah anlaşması yapılmış bunlar çıkacak.”
Demirtaş, 15 Şubat’ın Türkiye siyasi tarihi açısından bir rota değişimi ve olgunlaşmış bir sorunu kangrenleştiren tarih olduğunu ifade etti. O dönem siyasi açıdan çözümün tartışıldığına dikkat çeken Selahattin Demirtaş, “Bunun umutları da vardı. Sayın Öcalan, hukuksuz şekilde getirilmemiş olsa Kürt sorunu çok daha rahat çözülecekti. Aradan 12 yıl geçti biz bu sorunu masaya dahi yatıramadık” diye konuştu.
Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in yıllar sonra yaptığı, “Uluslararası güçler bize Öcalan’ı niye teslim ettiler anlamadım” sözünü hatırlatan Demirtaş, Kürt sorununun çözümü için adım atmadığı gerekçesiyle AKP’yi de eleştirdi. Demirtaş, AKP’ye “Her seçim öncesi ateşkes ilan edilmiş. Bu nasıl bir provokasyon hazırlığıdır. Bunları neden anlatmıyorsun. Senin anlayışın kamuoyunda milliyetçiliği arttırıp, oy devşirecek. Medya önünde anneleri kullanıp, oy alacaksın, asker ile PKK’yi çatıştırıp güç olmaya çalışacaksın. Senin anlayışın budur” diye seslendi.
Demirtaş, İmralı Cezaevi’nin kapatılması gerektiğini söyledi, “Bütün dünyada isyan liderlerine yaklaşım isyanın kaderini belirler. Eğer siz barışla sonlandırma iradesi sahibiyseniz o isyanın liderine de öyle yaklaşmalısınız” dedi.
DAVA DOLMABAHÇE’DE Mİ GÖRÜLÜYOR?
BDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, Balyoz davası tutuklamalarına da değinerek, “Darbeyle yüzleşmek önemlidir. Gerçekten bunun hazırlığı varsa bunun hesabı bağımsız yargınındır. Eğer gerçekten darbeyle hesaplaşma olsaydı ‘Nitekim’ci rahatça resim yapabilir miydi? E-muhtıracılara zırhlı araç verilir miydi? Darbeyle hesaplaşma olsa Sayıştay Kanunu öyle geçer miydi? Ortada bir hegemonya savaşı var” diye konuştu.
Selahattin Demirtaş, Başbakan Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Koşaner’in Balyoz tutuklamaları sonrası Dolmabahçe’de yaptıkları görüşmeyi ise şöyle değerlendirdi: “Buradaki mühim olay görülmekte olan bir dava ile ilgili bu ülkenin Başbakanı ve Genelkurmay Başkanı resmi görüşme yapıyor. Dolmabahçe’de ne konuşulmuş bunun açıklanması lazım. Dava Dolmabahçe’de mi Silivri’de mi görülüyor? Genelkurmay Başkanı ile Başbakan Dolmabahçe’de bunları zaten hallediyor. Yargıya ne gerek var.”
‘KOMİSYONUN KENDİSİ KAYIP’
Demirtaş, kayıplarla ilgili TBMM’de açılan alt komisyonu da eleştirdi, “Bir komisyon kurdular, kendi döneminde kaybolan 1 kişi içinmiş. Onlarca anne onu ilgilendirmez. 20 gün sonra parlamento kapanacak ve o komisyonun yetkisi düşecek. Alt komisyona Akın Birdal’ı almıyorlar. Ama talebi olmamasına rağmen MHP’li üyeyi koyuyor. O istifa ediyor ısrarı olan BDP’yi koymuyor. Komisyonun kendisi kayıp, bu komisyon nasıl kayıpları araştıracak. Acılarla oynamayın. Analarımıza da barışı özgürlüğü armağan ederek, o acıları hafifleteceğiz” dedi.