Bugün 1 Mayıs, İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü!
Bugün, bütün dünyada işçiler, alanlara çıkarak sermayeye karşı, sömürüye karşı öfkelerini haykıracaklar; daha iyi çalışma koşulları, daha insanca bir yaşam, sömürüsüz ve savaşsız bir kardeşlik dünyası istemlerini dile getirecekler.
Ancak iki yüz yıldan beri süren işçi sınıfı mücadelesi göstermiştir ki, talepleri dile getirmek ya da öfkeli biçimde haykırmak yetmemektedir. Ancak bu talepler etrafında işçilerin birleştiği, bu talepler uğruna gerekli mücadeleleri yürüttüğü, bu mücadeleler içinde sınıfın çeşitli kesimleri birbiriyle dayanıştığı ölçüde, talepler elde edilebilir hale gelmektedir.
1 Mayıs’ın kendi tarihsel ve sınıfsal karakterine uygun olarak kutlanması da, sınıfın birliği ve mücadelesinde bir ilerleme sağladığı ölçüde anlamlı olmaktadır. Yani, 1 Mayıs’a doğru giderken yapılan çalışmanın kapsamı, alanlardaki buluşma, gösterilerde öne çıkan talepler, sendikalar başta olmak üzere çeşitli emek güçleri için asıl bu amaca hizmet ettiği ölçüde önemlidir.
Bugün de, bütün dünyada 1 Mayıs alanları; işçiler arasında birliği güçlendiren, işçilerle her türden emekçi kesimin birbirini tanıyıp aynı talepler için mücadele etmek istediklerini gördükleri, alandaki kitlesellikten güç ve moral aldıkları alanlar olursa, çalışmalardan öte kutlamalar da, 1 Mayıs’ın ideallerine hizmet etmiş olacaktır.
Elbette bugün Türkiye’de onlarca merkezde ve pek çok mahalli alanda 1 Mayıs; mitingler, gösteriler, basın açıklamaları, çeşitli türden etkinliklerle kutlanacak. Şu da belli ki, 2010’un 1 Mayıs’ı, başta İstanbul olmak üzere ülkenin her yanında daha kitlesel ve daha coşkulu bir biçimde kutlanacaktır.
Bu yaygınlık ve kitleselliğin, işçiler (emekçiler) arasındaki birlik duygusunun, mücadele duygusunun gelişmesi, sermaye saldırıları karşısında emekçi kesimler arasında dayanışmayı güçlendirmenin bir vesilesi olarak değerlendirdiğimiz ölçüde anlamlı olacağı da, artık herkesin bildiği bir gerçektir.
Bu açıdan bakıldığında, 2010 1 Mayıs; birlik ruhunun bilince çıkarılması, konfederasyonlar ve sendikalar arasındaki rekabete son verilerek dayanışmanın geliştirilmesinin olduğu kadar grupçuluğa, sekterliğe, emek mücadelesini hor görmeye, işçileri kendi günlük taleplerine hapsetme eğilimlerine karşı mücadelenin bir günü olarak da önemlidir.
Biliyoruz ki; ülkemizde işçileri, emekçileri, kendilerine göre öne sürdükleri gerekçelerle 1 Mayıs alanlarından uzak tutmak için uğraşan sendikal eğilimler olduğu gibi, kendilerini işçi sınıfının yerine geçirerek, 1 Mayıs’ı kendi grubunun “bayramı” ilan eden, emekçilerin de kendi istedikleri gibi 1 Mayıs’ı kutlamalarını dayatan siyasi çevreler de vardır. Ancak bu 1 Mayıs, her iki eğilimi de mahkum edecek gibi görünmektedir.
Tabii ki, alanlardan yansıyanlar anlaşılabilirse!..
Elbette bu gelişmeler; hem emekçilerin 1 Mayıs’ı daha coşkulu ve kitlesel kutlamak için harekete geçmiş olması, hem de mücadeleyi zayıflatan eğilimler ve onlara karşı mücadele son derece önemlidir. Çünkü 2010 1 Mayıs’ı, ülkemizde işçi-emekçi mücadelesinin önemli bir aşamaya yöneldiği bir döneme rastlamıştır. Özellikle de 26 Mayıs’ta konfederasyonlar tarafından alınmış bir “genel eylem” kararı olması, bu aşamanın öneminin bir işaretidir. Bu yüzden de 1 Mayıs alanları, bu eylemin başarısı için toplu bir karar ve tutum ilan etme günü olarak da önem kazanmıştır. Başka bir söyleyişle; 1 Mayıs’ta alanları dolduracak olan örgütlü işçi-emekçi kesimleri, aynı zamanda 26 Mayıs’ı bir genel grev gününe, bir genel direniş gününe çevirmek üzere ilk harekete geçecek, genel grevi örgütleyecek kesimi de oluşturmaktadır.
YAŞASIN 1 MAYIS!
HAYDİ 26 MAYIS’I ÖRGÜTLEMEYE!
Evrensel