2015 yılı, ertelenmiş tüm krizlerin birikip önümüze çıkacağı günlerle başlayacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, paralel yapıyla mücadelenin yorgunluğunu atmak için mücadeleyi kazandıklarını ilan etse de durum bu kadar rahatlatıcı değil. Yılın ilk günlerinde meclis genel kurulunda yüce divana sevkleri ele alınacak olan eski bakanlarla ilgili karar vermek son derece zor. “Yedirmeme” refleksi ile hareket edildiğinde suç ortaklığı tescillenmiş olacak. Birkaç kurban vererek hareket edilirse, duvardan sökülecek bir taşın bile tüm duvarı yıkma riski var.
Anayasa mahkemesinin hali ortada. Erdoğan’ın istediği kararın çıkma ihtimali kolay gözükmüyor. Dahası üyelerinin görev süreleri dolayısı ile kısa sürede ciddi bir değişim de mümkün değil.
Seçim sistemi ile ilgili raportör değerlendirmesi üyelerin de kanaati ile bütünleşirse başka bir krizle yüz yüze geleceğiz. Yıllardır çözülmeyen barajdan kaynaklı seçim sistemi sorunu yeni bir kaosa dönüşebilir. Mahkemenin haksızlık olduğu yönünde karar vermesi durumunda YSK ve TBMM ortak sorumlu olacak. TBMM tarafından yeni bir düzenleme yapılmazsa YSK sıfır barajlı bir genel seçim planlaması yapmak durumunda kalır.
Anayasa mahkemesinin kararını yok sayan bir tutum içine girmenin riskini YSK üstlenir mi göreceğiz.
Barajla ilgili TBMM tarafından yeni bir oran belirlendiğinde bunun ilk seçimde geçerli olması için anayasa değişikliği dolayısı ile uzlaşma şart. Bu olmazsa yeni oran bir sonraki seçimde geçerli olur ama ilk seçim sıfır baraj ile yapılmak zorundadır. Yani usulüne uygun yeni bir oran belirlenene kadar baraj yok hükmünde olur. Buna rağmen yüzde on barajlı bir kanun ile seçime gitmek tam bir hukuk katliamı olur.
Anayasa mahkemesi kendisi hüküm koyamayacağına göre top siyasette. Şimdiye kadar inisiyatif almamanın bedeli ağır olacağa benziyor.
Kürt sorununun çözümünde de kritik rol oynayabilecek bir konudan söz ediyoruz.
2015 yılına girerken sahiden Erdoğan’ın ilan ettiği gibi paralelle mücadele zaferle bitmişse acilen kavga edilecek bir muhatap bulunacaktır.
Bu büyük ihtimalle “eski düşman” kataloğundan seçilecek.
Kürtlerin en yakın aday olması ihtimali yüksek. Neyin ne kadar ertelenebilir olduğu konusu bir boyutu ile toplumsal basınç meselesidir diğer boyutu ile uluslar arası gelişmelerle ilgilidir.
Davutoğlu, açıkça ilan etmese de Erdoğan’ın tüm maceralarına ortak olma riskini bir yerden sonra taşıyamayacaktır. Bu iradeyi hangi konuda, ne kadar ve ne zaman sergileyeceği ayrı bir tartışmadır.
Emniyette paralel yapıdan boşalan kadrolara eski milliyetçi kadroları getirerek barış süreci inşa edilebilir ve yönetilebilir mi ?
Askerin adeta “üçüncü göz” gibi durduğu bir süreç ile nereye varılabilir ?
Buradan askerin müdahil olması gerektiği anlamı çıkarılmasın sakın. Sadece durum tespiti yapıyorum. Sivil bir üçüncü taraf inşasına karşı gösterilen direnci kendi lehine kullanacak aktörler bellidir.
2015’in ilerleyen gönlerini bir tarafa bırakalım. Daha ilk aylarda dananın kuyruğunu koparacak gelişmeler kimseye sürpriz olmamalı.