Geçtiğimiz pazartesi günü, Rize’de partisinin il kongresinde Erdoğan sözlerine, “İşte şu salonun hali… Bakın, salgının olduğu bir dönemde kongre yapıyoruz ve Rize’de salon lebaleb dolu” diye başladı.
Virüse karşı mücadelenin öneminin farkında olan vatandaşlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözlerinden sonra, “Bu ne aymazlık, bu ne densizlik. Maske, mesafe, temizlik diye bas bas bağırıyoruz. Siz salona binlerce kişiyi dolduruyorsunuz, slogan attırıyor, virüsün yayılması için ne lazımsa onu yapıyorsunuz. Bu yüzden ülkede en yüksek bulaşı sıralamasında 2’nci olmuşsunuz. Bundan dolayı utanmalısınız!” demesini beklerken, o böyle demedi. Tersine o, salonun böyle doldurulmuş olmasıyla övündü; salonu dolduran il yöneticilerini kutladı, salona gelenleri coşturan bir üslup kullanarak kapalı salonu dolduran kalabalığın saatlerce gösteri modunda kalması için gayret sarf etti…
Tıpkı, bundan önce il kongrelerinde yaptığı ve salı günü Trabzon, bir sonraki gün Ankara İl Kongrelerinde yaptığı gibi!
LEBALEB DOLDURULAN SALONLAR VİRÜSE KARŞI MÜCADELEYİ ARKADAN HANÇERLEMEKTEDİR
Bu tabloyu görenler;
- “Acaba virüs AKP kongrelerine bulaşmıyor mu?” diye soruyor; bir talebini duyurmak için 15-20 kişilik basın açıklamalarını bile yasaklayıp, toplantı yapmak isteyenlere “Virüse karşı mücadele önlemleri” çerçevesinde para cezaları kesilirken, binlerce kişinin salonları doldurmasının övülecek ve övünülecek bir marifet olarak gösterilmesine karşı hakkaniyet-adalet, kamu sağlığı açısından pek çok konuyu tartışıyorlar.
- Soruna siyasi açıdan bakanlar ise; bir zamanlar kendilerini dinlemeye gelenleri meydanlara sığdıramayan AKP ve yöneticilerinin, şimdi bir salona doldurdukları 3-5, bilemediniz 10 bin kişiyle övünmelerini, AKP’nin geldiği yeri, Erdoğan ve AKP yöneticilerinin beklenti çıtasını nerelere düşürdüğünün ifadesi olarak konuşuyorlar.
Bu değerlendirmeler şöyle ya da böyle tartışılabilir ama burada tartışılmayacak bir şey varsa, o da; Rize’de, Trabzon’da, Ankara’da… lebaleb doldurulan salonlar ve bu salonlarda oluşturulan gösteri düzeninin, sadece bu salona gidenler, sadece bu kentlerde değil bütün ülkede virüse karşı mücadelenin arkadan hançerlenmesi olduğu gerçeğidir.
Çünkü böylece Cumhurbaşkanı Erdoğan halka; “Siz bakmayın ekranlardan “Aman ‘maske mesafe, temizlik’ üçlüsüne dikkat edin’ diye öğüt vermemize, uymayanlara para cezası yazmamıza. Bakın salonları binlerle dolduruyoruz, hiçbir kurala uymuyoruz, kimseye de bir şey olmuyor!” demiş olmaktadır.
Virüse karışı mücadele önlemleri, böyle en tepeden ve giderek katlanılmaz hale gelen yasaklar, ekonomik ve sosyal sorunlardan bunalmış hale gelen halkın gözüne sokularak ihlal edilirken Erdoğan, çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, önlemlerin mart başından itibaren tedricen kaldırılmaya başlanacağını duyurdu.
Bilim Kurulunun kamuoyu önünde konuşan üyeleri, TTB ve konunun uzmanları, Erdoğan’ın “Mart başından itibaren önlemlerin tedricen kaldırılacağı” açıklamasına karşı çıkıyorlar.İtirazların başlıca gerekçeleri ise;
- Vaka sayısının haftalardır 7-8 bine takılıp kalmış olması,
- Her 100 testte pozitif çıkma oranının son dört hafta içinde yüzde 3.3’ten 6.2’ye çıkması,
- Dünyada ve ülkemizde mutant virüslerin ortaya çıkıp yayılması ve öteki etkilerinin henüz yeterince bilinmiyor olması,
- Aşılamanın, kitle bağışıklığını sağmaktan çok uzak olması… gibi ciddi nedenlere dayanıyor.(*)
Geçtiğimiz yıl, virüse karşı önlemlerin haziran ayında, tamamen ticari ve “Ekonominin çarklarının dönmesi” kaygısıyla kaldırmasının sonbaharda yeni bir “pik”e yol açması gibi, martta önlemlerin kaldırılmasıyla, katlanılan onca sıkıntı ve verilen emeğin heba olmasını getirme ihtimali, bilim çevrelerini, sağlık çalışanlarını… virüse karşı mücadeleyi ciddiye alan her vatandaşı da endişelendirmektedir.
VİRÜSE KARŞI MÜCADELE, ‘HALK SAĞLIĞI SORUNU’DUR
Sağlık Bakanlığı, illerde günlük olarak vaka sayılarını gösteren haritayı kamuoyuna açarak, virüse karşı mücadelede somut adımlar atmayı, en azından atılacak adımların bilim çevreleri ve halk tarafından görülmesini kolaylaştırmıştır.
Ancak ilden ile değişen önlemler alınmasında, virüsle mücadele ile ilgili oluşturulan ve oluşturulacak olan kurullarda TTB’nin, ilgili hekim örgütlerinin, yerel yönetimler, odalar, esnaf örgütleri ve sendikaların temsilcilerinin yer alması, en önemlisi de iktidarın virüse karşı mücadeleyi kendisinin “kapalı av alanı” gibi görmekten vazgeçmesi gerekmektedir. Aksi halde ne illerin vaka sayısı haritasının kamuya açılması ne de bu haritaya göre mücadelenin yeniden biçimlendirilmesinin bir işe yaraması beklenebilir.
- Ekonomik kriz ve pandeminin faturasını halka yıkmanın,
- Kendisi için siyasi ranta dönüştürmenin vesilesi olarak kullanması vardır.
Bu tutum değişmedikçe ne vakaların haritalanması ne de uygulamaya sokulacak palyatif önlemlerin bir işe yarması beklenmez.