İran İslam Devrimi’nden sonra, başta ABD olmak üzere bütün batı ülkelerinde, bu arada Türkiye’de de İran aleyhine propaganda hiç hız kesmeden sürdürüldü.
Zaman zaman kullanılan malzemenin tümüyle uydurma olduğu açığa çıksa da, dünya kamuoyunda İran’ı ve İran halkını vahşi ilkeller, kadınlara ve çocuklara işkence yapan karanlık güçler olarak gösterme çalışmaları hiç durmadı. Kuşkusuz bu karalama çabaları, İran’daki resmi ve sosyal baskı mekanizmalarının etkili bir biçimde sürdürüldüğü gerçeğinden kendisine dayanak buluyordu. Ne var ki, benzeri uygulamaların çok daha şiddetle ve en geri biçimler altında yaşandığı Suudi Arabistan, Pakistan vs. gibi emperyalizm dostu ülkeler hiçbir zaman böylesine yoğun bir ilginin konusu olmazken, İran’ın hiç gündemden düşürülmemesi özel bir anlama sahiptir.
Son günlerde biri Amerika’da, diğeri İngiltere’de yayınlanan ve büyük reklam kampanyalarıyla piyasaya sürülen iki kitap, yine İran’ı hedef alıyor.
ABD’de yayınlananın adı “İhanet Zamanı”… Yazarı İran kökenli bir “eski” CIA ajanı. Dünkü Hürriyet gazetesinin pazar ekinde kendisiyle yapılan bir röportaj vardı ve Türkiye kamuoyuna seslenecek sorularla bezenmiş bu söyleşide eski ajan, heyecan yaratacak açıklamalarda bulunuyordu…
Türkiye’de pek çok suikast gerçekleştirmişlerdi, bombalamalar, sabotajlar falan… Bunları yaparken, İran Devrim Muhafızları’na katılmış bir Amerikan ajanıymış… Tam bir “kimin eli kimin cebinde” bulmacası…
Bu iyice gizemli hale getirilmiş ajan hikayelerinin pek çoğu, dikkatli bir gazete okuyucusunun yıllardır bildiği sıradan haberlerden daha ötede değil. Şaşırtmacalar, provokasyonlar, yalan-yanlış mamul haberler…
Amerika’da geçen nisan ayında yayınlanan kitabın Türkiye’ye tam bu sıralarda gelmesinin ve Hürriyet gazetesinin reklamcılığını üstlenmiş olması tesadüf olamaz…
İkinci kitap İran’daki gizli sefahat alemleriyle ilgili… Bu da daha özel bir kesime hitap eden ve aslında İran’ın “ne kadar ikiyüzlü” olduğuna dair bir propaganda kitabı… Tahran’ın lüks mahallelerinde yaşananlar, yıllar önce İngiltere’de yaşamaya başlamış bir alemci kadınının anıları halinde anlatılıyor. Kitaba ilişkin haber, o alemlerde çekilmiş sanısı yaratan çıplak resimlerle süslenmiş…
Sinemadan edebiyata, gazete haberlerinden dedikodulara kadar her alanda yoğun ve abartılı İran haberlerinin çoğalmasıyla Başbakan ve Genelkurmay başkanının NATO’yu sınır bölgelerimize çağıran açıklamalarını alt alta koyup topladığımızda, karşımıza çıkan sonuç, uluslararası bir psikolojik savaşın ortasına düşürüldüğümüzden kuşku duyamayacağımız bir manzaradır.
İran’a karşı yapılan her savaş hazırlığı bizim üzerimizden ve aynı zamanda bize karşı sürdürülüyor. İran’a vurmak için önce bizim zihinlerimizin ezilmesi; zekamızın, aklımızın dumura uğratılması gerekiyor. Bu propaganda savaşında, İran’a sözde dostça yaklaşan hükümetin, ikiyüzlü bir rol oynadığını da açıkça görmek gerekiyor.
Evrensel