2021’e veda ederken konuştuklarım, “aşırı karamsarlar” ve “erken iyimserler” olarak iki cepheye savrulmuş durumda:
“Aşırı karamsarlar”, iktidarda kalmanın Erdoğan için bir ölüm-kalım meselesi olduğu inancıyla, asla bırakmayacağını düşünüyorlar. Seçime gitmeyeceğine, giderse de sonucu önceden garantileyeceğine inanıyorlar. Daha da karamsarları, Erdoğan gitse bile yerine daha beterinin geleceğinden endişeli…
“Erken iyimserler” cephesinde ise “Bu iş bitti” rehaveti var. Daha azınlıkta olan bu kesim, Erdoğan ne yaparsa yapsın sarayda kalma şansını yitirdiğine ve ilk seçimde devrilip gideceğine inanıyor.
Bence gerçek, bu iki uç teşhisin arasında bir yerde:
Erdoğan’ın eriyen popülaritesiyle, sendeleyen bedeniyle, tenhalaşan çevresiyle, çöken ekonomisiyle siyasi ömrünün sonuna yaklaştığını herkes görüyor. Ancak Erdoğan, kaybetmenin kendisi ve ailesi için ne anlama geldiğini herkesten iyi biliyor. O yüzden oyun üzerine oyun kuruyor. Muhtemelen en tehlikeli kozlarını da sona saklıyor.
Ama böyledir diye, “Asla bırakmaz” karamsarlığına girmek de büyük yanılgı. 2022’de 20 yılı doluyor. Karşısındaki cephe giderek büyüyor. Yakın çevresindeki bütün adayları temizlediği için, yerine bir benzerinin ya da daha beterinin geçme şansı da yok.
2022, Türkiye’nin kader yılı olacak. Yapılacak seçim, tek adam diktatörlüğü ile demokrasi arasında olacak.
“Erdoğan’ın kaybetme lüksü yok” diyenler bilmeli ki, bu halkın da kaybetme riski yok. Hiçbirimizin yok. Çünkü bu kez kaybedeceğimiz, sadece bir seçim olmayacak. Bu kez kaybedersek, demokrasinin son kırıntılarını, özgürlüklerin arta kalanını, bir arada yaşam imkânını, laik yaşam tarzını, kısaca Türkiye’yi de kaybedeceğiz.
Kaybedemeyiz.
Evet, zor bir yıl olacak. Evet, AKP, can çekişirken can yakacak. Ama demokrasi güçleri kararlı olursa, bir arada durdursa, özgürlükçü bir rejimde uzlaşırsa kazanacak. Türkiye halkı, bu yükü sırtından atacak; 20 yıllık bu berbat parantezi kapatacak.
Hepinize özgür, aydınlık, mutlu bir yıl diliyorum.