“Büyük felaket”in üzerinden bir hafta geçti. Bilanço günden güne ağırlaşıyor. Yaşananlara “Yasın Beş Aşaması” teorisiyle bakarsak bölge, “Olamaz” dedirten inkâr döneminden, “Neden ben” diye sorduran “öfke” dönemine geçti. İlk dört gün bir umutla yardım bekleyen aileler, beşinci günden itibaren ölüme terk edilmenin öfkesiyle isyan ediyor. Teoriye göre bunu, “pazarlık” aşaması izleyecek. Devletten yardım alma, yeni bir hayat kurma çabaları gelecek. Sonra ağır bir “depresyon” dönemi ve nihayet “kabulleniş”…
Bu, işin psikolojik yanı… Siyasi yanına gelince:
Muhtemelen depremin ilk siyasi sonucu, 14 Mayıs’ta yapılması beklenen erken seçimin ertelenmesi olacak. Avusturya büyüklüğünde bir bölgede, 13 milyon insanı vuran bir depremin ardından üç ay içinde seçim örgütlenmesi çok zor görünüyor. Muhalefetin etkili ismi Meral Akşener, seçimin zamanında, yani 18 Haziran’da yapılabileceğin söyledi. Kimileri ise, Erdoğan’ın depremin yaralarını sarmak için bir yıl süre istemesinden seçimi bir yıl erteleyeceği sonucunu çıkarıyor. Cumhurbaşkanı’nın anayasada böyle bir yetkisi yok, ama uzun süredir ülkede Anayasa’yı uygulayan da yok. 31 Mart 2024’te yerel seçimler var. Erdoğan’ın genel seçimi de o tarihe erteleyebileceği ve iki seçimi bir arada yapabileceği konuşuluyor.
“Diktatörün El Kitabı” eserinde Bruce Bueno de Mesquita ve Alistair Smith, deprem türü felaketlerin demokrasilerde ve diktatörlüklerde farklı sonuçlar yaratabildiğini anlatır. Demokrasiler yöneticiye hesap verme sorumluluğu yüklerken, diktatör, olanlardan kaderi, Tanrı’yı ya da (çok sıkışırsa) bürokratlarını sorumlu tutabilir. Bu açıdan depremin vurduğu iki ülkede Esad’ın Erdoğan’a göre daha şanslı olduğu söylenebilir. Erdoğan’ın depremzedelere “Bu, kader planında var” demesi, onu kurtarmaya yetmeyebilir. Depremden ziyade hükümetin beceriksizliği nedeniyle can verenlerin aileleri, sandıkta bunun hesabını soracaktır. Ancak sandık gelir mi; gelirse de Erdoğan’ın ilan ettiği Olağanüstü Hal koşullarında mı gelir? O koşulda yapılacak seçime ne kadar güvenilir? Türkiye’nin önündeki soru bu…