Açlık ve yoksulluğa sürüklenen emekçiler, yeni bir ücret kaybı ile karşı karşıya. AKP dönemi boyunca ücretleri sürekli enflasyon karşısında hayat pahalılığına yenik bırakan AKP politikaları, Asgari Ücret Tespit Komisyonu altında, işçilerin temsiliyetini yok sayarak ücreti belirliyor, toplu iş sözleşmesi hakkını yine yok sayıyor.
Sürece ilişkin bugün ÖDP ve KESK basın açıklaması yayınlayarak asgari ücretin sermaye için değil, insanca yaşam için insanca ücret olması gerektiğine dikkat çektiler.
ÖDP: Asgari Ücret Sermayenin İhtiyaçlarına Değil İşçilerin İnsanca Yaşama Talebine Yanıt Vermelidir!
ÖDP Eş Başkanları Alper Taş ve Bilge Seçkin Çetinkaya tarafından yapılan açıklama şu şekilde;
AKP’nin sefalet ücretlerini dayatma zeminine dönüşen Asgari Ücret Tespit Komisyonu, bugünlerde sadece işçiler için değil ücretli çalışan tüm kesim için yaşamsal önemi olan asgari ücreti belirlemek için toplanıyor.
Bu kez de hedef sermayenin ihtiyaçlarına yanıt vermek için işçileri sefalet ücretine mahkûm etmektir. AKP her alanda olduğu üzere asgari ücretin belirlenmesi de kendi tekelinde yürütmektedir. Yasalarla ve baskılarla emekçilerin örgütlerini, sendikaları etkisizleştirmeye çalışan AKP, sermaye ve yandaş sendikalarla tek taraflı olarak asgari ücreti belirlemektedir.
AKP, böylece on yıllık iktidarından zenginlerden yana ve yoksullara karşı oluşturduğu dengeyi sürdürme gayretindedir. AKP’nin on yıllık karanlık iktidarının sonucu açlık sınırının altında yaşayanların sayısı 20 milyonun üzerindedir.
Bugün açlık sınırı 4 kişilik bir aile için 1101 TL, yoksulluk sınırı ise 3481 TL’iken asgari ücret ise yaklaşık 740 TL’dir. Yani aileleri ile birlikte yoksulluk sınırı altında yaşayanların sayısı 20 milyonun üzerindedir.
Bu büyük adaletsizliği ve işçilerin, emekçilerin boğazını sıkan sömürü politikalarını sürdürme gayretinde olan AKP iktidarının belirleyeceği sefalet ücretlerini reddediyoruz. Sefalet ücretlerini kabul etmeyen işçilerin insanca yaşam mücadelesinin yanında olacağız.
İnsanca Yaşam İçin
* Sefalet ücreti değil, bir işçinin ailesi ile birlikte tüm zorunlu ihtiyaçlarını karşılayacağı, insan yaşanabilecek ücret belirlenmeli;
* Asgari ücret gelir dağılımını düzenleyici yönde belirlenmeli ve ülke gelirinin büyümesine paralel olarak refah artışından pay almalıdır
* Asgari Ücret Tespit Komisyonu lağvedilmeli; asgari ücret, işçi sendikalarının katılımlarıyla toplu pazarlık gücüne dayanan Toplu İş Sözleşmesi ile belirlenmelidir. Toplu İş Sözleşme Hakkını yok etmeye, örgütsüz bir işçi sınıfı yaratmaya yönelik hayata geçirilen “Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu” geri çekilmeli, işçi sendikalarını işyerlerinin dışına iten baraj uygulaması kaldırılmalıdır. Ancak özgür bir Toplu İş Sözleşmesi ile emekçinin kazanımları korunabilir.
* Asgari ücretin herkese bölge, yaş, işkolu vb. ayrımı yapılmaksızın aynı oranda belirlenmesi esas alınmalı, Bölgesel asgari ücrete uygulanması yolundaki girişimlerden uzak durulmalıdır.
* Asgari ücret üzerinden vergiler kaldırılmalıdır
KESK: Sefalet İçin Değil, İnsanca Yaşam İçin Ücret!
İktidara geldiği tarihten bu yana emekçilere işsizlik, yoksulluk ve güvecensizlikten başka bir hayatı sunmayan AKP, yeniden inşa ettiği düzende emekçilerin kazanımları üzerinden güçlenme hedefindedir.
AKP’nin politikaları, artan işsizlik tehdidiyle baskı altında tutulan; keyfi işten çıkarmalara ve artan sömürüye karşı korunmasız, örgütsüz, sefalete mahkum edilmiş emekçi sınıfının yaratılması üzerine kurulmuştur. AKP hükümeti, açlık sınırına hapsettiği ücretlerle işçileri, emekçileri ve emeklileri, toplumun ezilen tüm kesimlerini açlıkla terbiye etme ve biat edecek bir toplumu yaratmanın poltiikalarını hayata geçirmektedir.
AKP hükümetinin sendikaları hedef alan uygulamaları, sendikaları mücadele alanları olan işyerlerinin dışına iten yasaları, baskı ve zorla sendikasız yaşamı emekçilere dayatması, emekçilerin kazanımlarını yok etmeyi temel alan bütünlüklü saldırılara bir zemin hazırlığıdır. Çünkü kendi de bilmektedir ki, bu saldırıları püskürtecek tek etkili güç emekçilerin örgütlü mücadelesi, sendikal mücadeledir.
Emekçilerin tüm kazanımlarına göz diken, sosyal hakları kökünden budamaya girişen AKP hükümeti bugünlerde sadece işçiler için değil, tüm ücretli çalışanlar için yaşamsal öneme sahip asgari ücreti belirlemek için emekçilerin azınlık olarak temsil edildiği masaya oturuyor. Toplu İş Sözleşmesini bertaraf ederek, söz yetki kararı kendisinde topladığı komisyonda sefalet ücretini belirliyor, işçilerin gerçek temsilcileri sendikaları ise karar mekanizmasının dışında tutuyor.
Tüm ücretleri doğrudan etkileyen, aileleri ile birlikte 20 milyonu aşkın işçinin geliri olan asgari ücret, hükümetin kararlarını doğrudan geçirdiği bir komisyonla değil; emekçilerin ücretlerinin yanında sosyal ve demokratik taleplerinin kazanımlarını gözeten Toplu İş Sözleşmesi ile belirlenmelidir. Emekçilerin toplu pazarlık gücünü sağlayan Toplu İş Sözleşmesiz belirlenen asgari ücret, sefaletin emekçilere zorla dayatılmasıdır. AKP hükümetinin yoksullaştırma politikalarının bir devamıdır.
Bugün asgari ücretli bir aile yoksulluk sınırının altında, açlıkla mücadele etmek zorunda kaldığı bir yaşama mahkum edilmektedir. Ülkede gerçek işsizlik yüzde 17’nin üzerine çıkmıştır. Emekçilerin enflasyon karşısında alım güçleri sürekli zayıflamakta, temel ihtiyaçları dahi karşılanamaz hale gelmiştir. Başta eğitim ve sağlık olmak üzere kamusal hakların ticarileştirilmesine yönelik hızlanan piyasacı adımlar, insanca yaşamı sağlayacak zorunlu ihtiyaçların karşılanamaz hale gelmesini sağlamaktadır. Bugün asgari ücretli bir işçi çocuğunu okula göndermede başta ulaşım giderleri olmak üzere yüklü masraflarla karşı karşıyadır. Sağlık hizmeti ise tamamen bir lüks tüketim malına dönüşmüş, sağlıkta dönüşümle berbaer katlanan katkı payları birçok emekçinin tedavi hakkından mahrum kalmasına neden olmuştur. Kentsel dönüşüm gibi rant ekonomisinin bugünlerdeki gözde projeleri, barınma sorununu emekçiler için büyük bir krize dönüştürmektedir. AKP iktidarında geçen 10 yıl boyunca sadece doğalgaza gelen zam yüzde 208, elektriğe gelen zam ise yüzde 120’ye ulaşmıştır. 2001’den bu yana işsiz sayısı yüzde 33 artmıştır.
En adaletsiz vergi sistemini dolaylı vergiler kanalı ile daha da körükleyen, toplam vergi yükünün ağırlığını emekçilerin sırtına yükleyen AKP hükümeti, bugün ısrarla yoksulluk sınırının altında tuttuğu asgari ücetler üzerinden dahi vergi almaktadır. Asgari ücretli bir işçi dayatılan vergilerle mücadele ederken, servet gelirleri vergilendirilmemekte, finansal rantiyenin yüklü faturası emekçilere kesilmektedir.
Bizler, dayatılan bu sefalete boyun eğmeyeceğiz!
Eşitsizliği, adaletsizliği, sömürüyü arttıran bu saldırılara karşı emeğimizin gerçek değerini alana kadar mücadele edeceğiz. Türlü takiyelerle sırtını yasal düzenlemelere dayayan, bizlere kölelik düzenini dayatan bu oyunu biz bozacağız!
Asgari ücret yoksulluğun değil, insanca yaşamın ücreti olmalıdır!