16 Eylül tarihi şüphesiz insanlık tarihinin en korkunç, en barbar ve en vahşi katliamlarından biri sayılan Sabra ve Şatilla katliamının yıldönümüdür.
16 Eylül 2010 tarihi yakın geçmişin en kanlı ve vahşi katliamının 28. yıldönümüdür. Sabra ve Şatilla katliamının insanlık tarihinin şahit olduğu katliamların en vahşilerinden biri olduğu konusunda herkes hem fikirdir. Katliamın gerçekleştirilmesi ise şöyle olmuştu: İşgalci Siyonist askerler 16 Eylül 1982 tarihinde Filistinli mültecilerin kaldığı ve Lübnan’ın başkenti Beyrut’un güneyinde bulunan Sabra, Şatilla ve Burc el-Beracine kamplarını buralarda ikamet edenlerin herhangi bir yere kaçmalarını önleyecek şekilde kuşatmaya aldılar. Arkasından Lübnanlı Hıristiyan Falanjist milisler Siyonist askerlerin gözetimi altında kamplara girerek büyük bir katliam gerçekleştirdiler. Lübnan hükümetinin açıklamasına göre bu katliamda toplam 991 kişi öldürüldü. Bunlardan sadece 328 kişinin kimliği tespit edilebildi. Saldırganlar öldürdükleri kişilerin cesetlerini tanınmaz hale getirdiklerinden çoğunun kimliği tespit edilemedi.
Katliam sonrasında hazırlanan raporlarda ifade edildiğine göre; 16 Eylül 1982 akşamı katliamı gerçekleştiren Falanjist milislerden biri söz konusu kampları kuşatma altında tutan Siyonist güçlerin subaylarından biriyle irtibat kurarak, yanında 45 kişinin olduğunu bunlar hakkında ne yapacağını sordu. Siyonist subay: “Tanrının istediğini yap” cevabını verdi. Raporda bildirildiğine göre Falanjist milis aynı soruyu ikinci kez sorduğunda Siyonist subay: “Onlar hakkında ne yapılması gerektiğini çok iyi biliyorsun. Bir daha bu hususu bana sorma” cevabını verdi. Bu cevap Siyonist askerlerin Falanjist milislerle önceden anlaştıklarını, onlara gerekli talimatı verdiklerini ve sadece dünya kamuoyu önünde kendilerini temize çıkarmak için bir gerekçelerinin olması amacıyla bu katliamı kendi elleriyle gerçekleştirmekten kaçındıklarını bütün açıklığıyla göstermektedir.