”Halbuki biz ancak ve sadece zalimle mazlumun bir uzlaşma zeminin de buluşamayıcağına inanıyoruz. Ama bunun dışında Sünnilerle Aleviler, Türklerle Kürtler, AKP’ye oy verenlerle CHP’ye oy verenler yan yana gelemez, ya da dindarla ateistler, solcularla sağcılar, muhafazakarlar bir araya gelemez konuşamaz mahalle duvarları keskin bir şekilde ayrılmıştır diye bir şey yok. Bunu kabul etmiyoruz.”
25-26 Ocak 2020’de İstanbul Balat’taki İnşa Kültürevi’nde yapılan 2. İslam ve Sol Çalıştayı’na 24 konuşmacı katıldı. Ayrıca yurt dışından ve cezaevlerinden yazılı tebliğler ve video mesajlar sunuldu. İki gün süren çalıştayda Tarhisel Tecrübeler, Çağdaş Tecrübeler, Karşılaşmalar ve Yüzleşmeler, Kişisel Tecrübeler, Kadın, İslam ve Sol başlıkları altında 6 oturum yapıldı. Tüm konuşmaları ”2. İslam ve Sol Çalıştayı Konuşma Metinleri ve Kayıtları” yazı dizisi ile sunuyoruz. Bugün R. İhsan Eliaçık’ın yaptığı açılış konuşmasını yayınlıyoruz.
Değerli misafirler hepiniz hoş geldiniz.
2.İslam ve Sol Çalıştayı’nın ülkemize hayırlar getirmesini cenabı haktan niyaz ediyorum. Öncelikle 2.İslam ve Sol Çalıştayı’na bu Cumartesi sabahı bir deprem haberi ile uyandık. Malumunuz dün gece Elazığ’da tüm bölgeyi etkisi altına alacak şekilde bir deprem yaşandı. Şu anda Türkiye’nin birçok yerinden, bir çok sivil toplum örgütü, kişi ve şahıs harekete geçerek oraya gittiler. Biz de dün akşam her hafta canlı yayınlanan Bana Dinden Bahset programımdaydık, gelen deprem haberi üzerine programı yarıda keserek ikinci ve üçüncü bölümlerini iptal ettik. Dün geceden beri tüm TV kanalları deprem bölgesinden haberler veriyorlar. Bu vesile ile ben depremde hayatını kaybedenlerin sayısının az olmasını temenni ediyorum, hayatını kaybedenlere Cenab-ı Allah’tan rahmet niyaz ediyorum, etkilenen vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum. Böylesi bir Türkiye sabahında 2. İslam ve Sol Çalıştayı’na başlamış bulunuyoruz.
Değerli kardeşlerim şimdi ben uzun uzadıya konuşmayacağım ama kısaca bir açılış konuşması yapmam Düzenleme Kurulu tarafından istendi. Ben geçen yıl konuşmacılar arasındaydım, geçen yıldan hiç kimse bu yıl konuşmacılar arasında yer almıyor. Ben de kısa bir açılış konuşması yapmak için huzurlarınızdayım.
İnşallah bugün sabah ve öğleden sonraki oturumlarla ve yarın sabah ve öğleden sonraki oturumlarla 6 oturumda 25’e yakın konuşmacıyı dinleyeceğiz ve uzakta olan 8 arkadaşın gönderdiği mesajlar burada okunacak. Gün boyunca da geçen sene olduğu gibi sürekli izleyici sirkülasyonu olacaktır. Şu anda nispeten sabah saatlerindeyiz ama başlangıcı saat 11:00 olarak ilan ettiğimiz için başlamak durumundayız. Miting alanı dolsun da öyle başlayalım diyen siyasetçiler gibi olmadığımızdan başlayacağız. Bazı mesajlar geliyor ‘’başlamayın durun geliyoruz’’ diye ama yapamayız. Şu anda zaten canlı yayınla sosyal medya hesaplarımızdan yayınlanıyor oradan izleyebilirler.
Değerli kardeşlerim İslam ve Sol Çalıştay’ı neden yapılıyor? Öncelikle şunu ifade etmek isterim. Geçen yıldan beri İslam ve Sol Çalıştayı’na Türkiye alıştı, alışacak ve bundan sonra bu tür çalıştaylar burada veya orada, şu şekilde veya bu şekilde, şunun öncülüğünde veya bunun öncülüğünde, şu grubun organizasyonuyla veya bu kişinin çağırmasıyla gerçekleşmeye devam edecektir. Artık Türkiye buna alışacak, İslam ve Sol Çalıştayı inşallah giderek büyüyecek, yayılacak ve kurumsallaşacak. Biz sanki lanetli gibi yan yana gelmez gibi görünen bu iki kelimeyi ısrarla yan yana getirerek ve üzerinde vurgu yaparak bu çalıştayları inşallah devam ettireceğiz. Çünkü insanlar ‘’İslam ve Sol nasıl yan yana gelir?’’ diye garip bir soru soruyorlar. Bu çok ilginç. Şu an bile İslam ve Sol Çalıştayı’nın çağrılarının yapıldığı Twitter ve Facebook mesajlarının altındaki yorumlara bakarsanız, ‘’Siz İslam ile solu nasıl bir araya getirirsiniz?’’ dediklerini görürsünüz. Adeta şeytan, lanetli iki kelime görmüş gibi asla yan yana gelemez bunlar diye bir algı var. Bunu hep birlikte el ele vererek yıkmamız gerekiyor. Şu anda bizler bir zihniyet devrimi yapıyoruz. Bunun böyle bilinmesi gerekiyor. Devrimler çeşit çeşittir. Bizim yaptığımız zihniyet devrimidir. Yan yana gelemeyen kelimeleri yan yana getirmek, onların aynı zihinde düşünülmesini sağlamak. Birbirine yaklaşmayan, birbirinden kaçan, ötekileştirilen, birbirine düşman uçlarmış gibi algılanan, hele hele şu günlerde ötekileştirme diz boyu devam ediyor. Ve maalesef egemen siyasetçiler bu ötekileştirmeden ve gerilimden yararlanıyorlar. Bu gerilim devam ettiği sürece de insanları birbirleri ile zıtlaştırıp zihin dünyalarına girilemediği için biri diğerini asla dinlemiyor. Dinlemediği zaman da bir kabile mantığı oluşmuş oluyor. Kabile mantığı çerçevesinde ‘’bu kabile öbür tarafı dinlemez, o kabileye geçtiysen artık bu kabilede itibarın kalmaz, bu kabile ile o kabile asla yan yana gelmez, birbirinin zihin dünyasına giremez, Türkiye’nin, memleketin, dünyanın geleceğini birlikte düşünemez, asla olamaz’’ önyargılarından egemen siyasetçiler yararlanıyorlar. Halbuki biz ancak ve sadece zalimle mazlumun bir uzlaşma zeminin de buluşamayacağına inanıyoruz. Ama bunun dışında Sünnilerle Aleviler, Türklerle Kürtler, AKP’ye oy verenlerle CHP’ye oy verenler yan yana gelemez ya da dindarla ateistler, solcularla sağcılar, muhafazakarlar bir araya gelemez konuşamaz mahalle duvarları keskin bir şekilde ayrılmıştır diye bir şey yok. Bunu kabul etmiyoruz. Çünkü bundan daha çok egemen siyasetçiler yararlanıyorlar. Şu anda bu salonda çeşitli kesimlerden insanlar var. Bu insanlar neden bir araya gelip de İslam’ın ve Solun geleceğini konuşmasın, Türkiye’nin geleceğini konuşmasın? Neden İslam ve Sol birbirine düşman edildi, ediliyor ve edilmeye devam ediliyor. Bunu bizler konuşmayacağız da kim konuşacak?
Sevgili kardeşlerim gün boyunca, yarın da sunulacak tebliğlerde ve yapılacak konuşmalar da arkadaşlar derinlemesine bu konuları ele alacaklar ama ben epeydir bu mevzu üzerinde kafa yorduğum için yaşadığım bazı tecrübeleri sizlere aktarmak istiyorum. Şöyle deniliyor; İslamiyet esasında bir ticaret dinidir. Ticaret dini olduğu için, kapitalizm de temel olarak ticareti esas aldığı için ve ticaretin gelişimden kaynaklanan faizle, kârla, kirayla, işçileri sömürmekle beslenip büyüyüp geliştiği için, boş yere İslamiyet’te sosyalizm arayıp durmayın diyorlar. Ve İslamiyet’e sol bir yaklaşım, sosyalist bir bakış açısının imkansız olduğunu, ben ve benim gibilerin de beyhude bir uğraş içerisinde olduğumuzu, eninde sonunda bunun böyle olmadığını anlayacağımızı ve bu işten vazgeçeceğimizi söylüyorlar. Ve ne zaman bu işlerden vazgeçeceğiz diye nereden bakılsa 15 yıldır bekliyorlar.
Şimdi ben şunu ifade etmek istiyorum şu ana kadar 26 tane kitap yazdım, bunlardan yarıdan fazlası İslam’la Sosyalizmin birbirine düşman olamayacağı, İslamiyet’in 7. yüz yılda, Mekke, Medine Arabistan’ın da (yani bundan 14 asır evvelinden bahsediyoruz, şu anda 21. yy’dayız ben 7. yy’dan bahsediyorum) bugünkü tabirlerle söyleyecek olursak sol, sosyalist bir çıkış olduğu üzerinedir, evet bu kesinlikle böyledir. Ben bunu herkesle tartışmaya hazırım.
Dolayısıyla biz Kur’an metnine, İslam düşüncesine, hariçten, Batı Avrupa’da çıkmış olan sol ve sosyalist fikirleri aşılamaya, ayetleri zorlayarak eğerek, bükerek oradan bir sosyalist İslam çıkarmaya çalışıyor falan değiliz. Kimilerinin iddia ettiği gibi ben bir ‘ayet bükücü’ değilim. Ayetin bünyesinde olmadığı halde zorla sosyalist bir yaklaşım getiriyor değilim. Tam tersi ben, ‘bükülmüş ayetleri doğrultucu’yum” diyebilirim. Ayetler zaten bükülmüş, Emevisi, Abbasisi, Selçuklusu, Osmanlısı zaten bükmüş, 1400 yıldır büke büke Kur’an’ın zaten canını çıkarmışlar. Eğri büğrü olmuş. Kur’an tanınmaz hale gelmiş. Şimdi biz kendi yaklaşımımıza göre bu şekilde düzeltiyoruz. Bükülmüş ayetleri düzelterek bu işin aslı buydu, doğrusu buydu diyerek bir yorum yapıyoruz. Şöyle denilebilir; senin yaptığın bu yorum faydasız. Hayır, doğru olan bana göre budur ve ben şu anda doğru olanın bu olduğuna inanıyorum. Bunun arkası da gelecektir. Bunu ilk defa da biz yapıyor da değiliz. Gerek Türkiye’de, gerek İslam dünyasında bu işin üstatları vardır. Şu anda içinde bulunduğumuz salonun ismi ‘’Hüseyni İrşat Seminer Salonudur’’. Kapıda da dikkatinizi çektiyse Ali Şeriati’nin fotoğrafı asılmıştır. Salon ona ithaf edilmiştir. Yaklaşık 7 yıldır burada bu şekilde faaliyet gösteriyoruz. Uzman arkadaşlar var Ali Şeriati’yi anlatmayı onlara bırakayım ama onu da burada rahmetle anıyorum. Özellikle İranlı Ali Şeriati dünyadaki Müslüman Sosyalist fikriyatın babalarından, kurucularından, ileri gelenlerinden birisidir. Onlar olsun, Mısır’da, Türkiye’de olsun bu fikirler bir çok kişi tarafından söylenmiştir. Ama daha çok dergi ve kitap sayfalarında kalıyordu biz onları sokağa, medya merkezlerine taşıdık, kitlelere yaymaya çalıştık. Bu fikriyatı yaymaya elimizden geldiğince de devam edeceğiz.
Ben sözlerimi burada bitirmek istiyorum. Tekrar hepinize hoş geldiniz diyerek, 2.İslam ve Sol Çalıştayı’nın tekrar hayırlara vesile olmasını diliyor ve herkese başarılar diliyorum.
adilmedya.com