Sevgili dostlar, |
Geçen yıl tam da Nisan ayında Macaristan’da seçim vardı. Ülkeyi 12 yıl yönetmiş otoriter Orban yönetiminin, karşısına “Orban gitmeli” ortak paydasında birleşmiş altı partili ittifak çıktı. İttifakın içinde sosyal demokratlardan muhafazakârlara, “Yeşil Sol”dan bağımsızlara kadar tamamen farklı görüşlerden partiler vardı. Muhafazakâr bir adayla ve ortak listeyle sandığa gittiler. Kamuoyu yoklamaları, iki ittifakı yüzde 41’e karşı yüzde 39 oyla başabaş gösteriyordu. Kararsızlar, yüzde 16 civarındaydı. Sonuçlar açıklandığında herkes şok oldu: Orban, rakip ittifaka yüzde 20 fark atmış, yüzde 34’e karşı yüzde 54’le kazanmıştı. Seçim sonrası yapılan siyasi analizlere göre, işler son birkaç haftada değişmişti. Seçime altı hafta kala Rusya, Ukrayna’yı işgal etmişti. Putin’e yakınlığıyla bilinen Orban, bunu fırsata çevirdi. O güne kadar muhalefet gıda fiyatlarındaki artışı tartışırken Macar lider, “gündem güvenliktir” dedi. Kontrolündeki medyayı da kullanarak, yaklaşan fırtınada ülkeyi en iyi kendisinin koruyacağı mesajını zihinlere kazındı. Aniden beliren belirsizlikte, seçmen yeni, tecrübesiz bir lider yerine, güvenlik vaat eden, tanıdığı otokrata oy verdi. İnsanlar, “Güvenlik mi, özgürlük mü” sorusuyla karşı karşıya kaldığında, dünyanın hemen her yerinde güvenliği seçiyor. O yüzden özgürlüğü savunan muhalifleri karşısında otokratlar, güvenlik endişelerini büyütüyor. Buradan dersle diyeceğim şu ki; seçime üç hafta kala Kılıçdaroğlu’nun gittiği yerlerde kışkırtılan gerginlik, hayra alamet değil. Cuma gecesi Berlin’de Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in de katıldığı basın balosunun açılış konuşmasını yaptım. Yemek boyunca hem Cumhurbaşkanı Steinmeier’le, hem Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’la sohbet şansı buldum. Hem Alman siyasetçiler, hem Alman gazeteciler, otokratları sandıkta yenmenin güçlüğünü iyi biliyorlar. O yüzden mevcut kamuoyu araştırmalarını temkinlilikle izliyorlar. Türkiye birçok açıdan farklı; muhalefet cephesi çok daha güçlü… Yeter ki, son haftalarda, kışkırtılan bir “güvenlik krizi” ile karşı karşıya kalmayalım. Demokrasiyi kullanarak iktidara gelip demokrasiye büyük darbe indiren Erdoğan rejimi demokratik yollarla devrilirse bu, dünyaya da ümit veren bir örnek olacak. |