İlkokulda çözülemeyen bir matematik sorusunu çözdüğü için okuldan uzaklaştırma cezası aldı, öğretmenleri onun için “Aman matematik okumasın” dedi. Ancak o söz dinlemedi; Türkiye’nin en önde gelen matematik araştırmacılarından biri oldu. Şimdilerde Rize’de ateş yakıp, etrafına topladığı öğrencilerine oyunlar eşliğinde matematik öğreten Mushab Bedirhan Andız ile tanışmaya hazırlanın… .
‘Sevdim Seni Matematik’ başta olmak üzere popüler matematik kitaplarıyla tanınan Mushab Bedirhan Andız, Türkiye’nin önemli matematik dehalarından biri. TÜBİTAK matematik araştırmacısı olan Andız’ın en büyük amacı ise, ‘korkulu rüyamız’ı bize sevdirmek.
İlkokul yıllarında çözülemeyen bir problemi çözerek okuldan uzaklaştırma cezası almışsınız. Bunu biraz anlatır mısınız?
İlkokulda pek başarılı bir öğrenci olduğum söylenemez. Fakat matematiği diğer derslerden farklı bir yerde tutuyordum. Öğretmenini de… Bir gün okuldan çıkarken okulun önemli haberlerinin olduğu panoda renkli bir kağıt parçası ve üzerinde ödüllü soru yazıyordu. Hiç ilgimi çekmeyen bu pano bana o gün büyülü gibi gözüktü. Orada yazan soruyu hemen çantamdan çıkardığım kağıda not aldım. Eve gidince yemek bile yemeden soruyu çözmeye çalıştım. O kadar kendimi kaptırmışım ki annem odama gelip uyku vaktimin geldiğini söyledi. Soruyu çözmek için 5 gün okula gitmedim ve sonunda çözdüm. Fakat soruyu çözebilmek için 7. sınıfı bitirmek gerekiyordu. Hocalarıma gösterdim fakat kimse soruyu çözdüğüme inanmadı. Kağıdımı bile yırtmışlar. İtirazlarım sonucu okuldan uzaklaştırıldım fakat işin peşini bırakmayıp soruyu kendi başıma çözdüğümü gösterdim. Bu şekilde okulda biraz insanlara hava atmaya başladım. Sınıf sınıf gezip okulda matematik sorularını çözüyordum ki bu yaptıklarım okul yönetimine gitmiş ve bir kez daha kınama cezası aldım. O zamanlar çok kızsam da şimdi iyi ki cezalandırılmışım diyorum.
‘AMAN MATEMATİK OKUMASIN…’
Yine lisede öğretmenlerinizin matematik okumamanız yönünde telkinleri olmuş. Neden?
Lisede matematiğim iyiydi. Fakat bunu derslerde gösteremiyordum. İngilizceyle ise pek aram yoktu. Sınavlarım düşük ve ödevleri de yapmayan bir öğrenciydim. İngilizce ve matematik öğretmenleri, “Öğrencinin durumu iyi değil. Aman matematik ya da İngilizce bir bölüm okumasın. Rehber öğretmeni ile konuşmak gerek” demişler. Fakat ben İngilizce matematik bölümüne girdim. Kader…
‘AYLIK NE KADAR KAZANIYORSUNUZ?’
Her yıl onlarca ilkokul, lise ve üniversitede matematiği sevdirmeye çabalıyorsunuz. Matematiği sevdirmek için hangi yöntemleri kullanıyorsunuz?
Geziyorum, anlatıyorum ve severek öğretiyorum. Şu ana kadar 138 konuşma yaptım. Konuşmaların ardından matematik bölümü okumak isteyenlerin sayısı oldukça artıyor. Matematiğe aşık olduğum için insanları da aşık edebiliyorum. Özellikle insanlara matematiğin eğlenceli ve serüven dolu bir bilim dalı olduğunu anlattıktan sonra yüzlerindeki şaşırtıcı bakış amacıma ulaştığımı gösteriyor. Genellikle insanlara matematiği sevdirmek adına matematik tarihi ve felsefesini kullanıyorum. Matematikçilerin hayatlarını, matematik formüllerinin arka planındaki gerçekleri…
Bu konuşmalar sırasında şimdiye kadar karşılaştığınız en ilginç tepki neydi?
Bir konuşmamın sonunda dinleyicilerden biri çıkıp “Hocam anlattıklarınız güzel ama aylık ne kadar kazanıyorsunuz?” diye sordu. Bu soru, salondakileri kahkahaya boğdu. Matematik elbette para için yapılacak bir iş değil. Bunu para kazanmak için yapanlar ise, matematikçi değildir.
‘MATEMATİĞİN SEVİLMEME NEDENİ; DÜŞÜNMEYİ SEVMEMEK’
Bu ülkenin insanları sizce neden matematiği sevmiyor ve neden matematikten korkuyor?
Matematiğin temelinde ne dört işlem vardır ne de başka bir şey. Matematiğin esasında derin düşünce vardır. Yani matematiği zor yapan, içindeki semboller ya da kavramlar değil, saatlerce yaptığımız düşünme eylemidir. İnsanların matematiği sevmemesinin en önemli nedeni; aslında düşünmeyi sevmemeleri. ‘Matematiği yapamıyorum’ diyenler ve matematiği sevmiyorum diyenlerin hemen hemen hepsi düşünmeyi sevmemektedir. İlkokulda öğretilen matematikle, matematiğe olan ilgimiz gittikçe azalırken lise ve üniversite bu heyecanı iyice söndürür. Ama hiç düşünmeyiz ki matematik hayatın kendisidir. Matematik tüm bilimlerin anası ve babasıdır. Matematiği icra edebilmenin temel koşulu ise, analitik aklın hücrelerini harekete geçirmektir.
‘HİÇ 4 SAYISINI ÖĞRENEMEYEN ÇOCUK GÖRDÜNÜZ MÜ?’
Matematik sevgisini artırmak için nasıl bir eğitim sistemi dizayn etmeli?
Okul öncesi ve ilkokulda öğretilen matematik, öğrencinin matematiğe karşı düşüncesini olumlu ya da olumsuz etkiliyor. Matematik, öğrencilere oyunlarla öğretilmeli. Onları bir sınıfta tutmak yerine ormanlara ve doğaya çıkarıp doğanın içerisindeki matematiği keşfettirmek gerekiyor. Aslında bu eğitim sistemini kısım kısım uygulayan devletler var. Öğrencilerden “İki basamaklı sayıyı toplayan öğrenciler bizim eğitim sisteminde başarılı sayıldı. Oysa bu çok yanlış bir başarı ölçeği. Bu zamana kadar “4” sayısını öğrenemeyen bir çocuk gördünüz mü? Bizim eğitim sistemimizde aile, öğrencinin rakamları öğrenememesinden korkuyor. Bundan dolayı teorik dersler ön plana çıkıyor. Ünlü matematikçi Arf’in de dediği gibi “Matematiği keşfederek öğrenin, ezberleyerek değil.”
Rize’de doğanın içinde matematik dersleri veriyorsunuz. Bu fikir nasıl ortaya çıktı?
Rize’nin Ardeşen ilçesinde doğdum. Bu bölgenin doğası, bana matematiği sevdiren etkenlerden biri. Havası, suyu ve doğası gereği düşünmeyi ve huzuru tetikliyor. Kulübelerden yaptığımız iki katlı tahta evlerde huzurla birlikte matematik öğretiyoruz. Tek kaygımız yakacak odunumuz. Öğrenciler ilk geldiklerinde “Ben burada kalamam, dönelim” diyorlar fakat bir gün kaldıktan sonra giderken gözlerinden yaşlar akıyor. Bizim de amacımız bu… Gece ise ateş yakıp gruplarımıza dışarıda çay eşliğinde matematik tarihi anlatıyorum. Gönüllülük esas olan bu gruplarda insanlar yardımlaşmayı öğreniyor. Henüz hiçbir maddi destek almadığımız halde bayağı ziyaretçi geliyor. İleride daha büyük bir yer yapıp sadece matematik konuşulan bilim yuvası yapacağız.
‘İDEAL GÜZELLİK BİLE MATEMATİKLE AÇIKLANIR’
‘Logaritma gerçek hayatta ne işimize yarayacak ki’ diyenlerle karşılaşmışsınızdır. Bu cümleden hareketle pratik yaşamda matematik ne işimize yarıyor gerçekten?
Bugün matematiğin günlük hayatta kullanılmayan alanı maalesef yok. En basitinden saat kaçta kalktığınızı matematik söylerken, en zoru matematiğin alt dalı olan cebir anabilimindeki grup teori ile kanser hastalarını tedavi edebilmekteyiz. Türev ve integralin sayısız kullanım alanları ile birçok şirket şu anda zengin olmaktadır. Dünyanın en büyük uzay araştırma kurumu olan NASA’ya matematik bilmeyen giremez. Logaritma devasa kütlelere sahip gökyüzü cisimlerinin arasındaki mesafeyi ve çok küçük mikroskobik canlıların boyutlarını işlevlerini bizlere gösterir. Özellikle dünyanın enerjisini boşalttığı deprem gerçeği sadece logaritma ile hesaplanabilmekte. ‘Altın oran’ denilen ideal güzelliğin matematiği ile dünyanın en güzel insanları seçilebiliyor. Bugün matematik, bin 500 alanda kullanılmakta. Matematiğin düşmanı gibi görünen edebiyatta dahi aruz ölçüsü, hece ölçüsü gibi biçimler matematiğin ne kadar büyük bir bilim dalı olduğunu gösteriyor.
‘AŞKTA DA MATEMATİK VARDIR MÜZİKTE DE…’
Aşkta, müzikte, sinemada matematik nerede duruyor?
Bu saydıklarınızın hepsinde kuvvetli bir matematik altyapısı var. Yaptığımız araştırmalarda ayrılma riski düşük olan çiftlerin genelde birbirleri ile pozitif etkileşim içinde kalırken, ayrılma olasılığı yüksek çiftlerin kolayca negatif etkileşim sarmalına girdiklerini tespit ettik.
Birbirlerine pozitif yaklaşan çiftlerden biri kötü bir davranışta bulunduğunda diğeri bu davranışı olağan dışı görüp fazla kafaya takmıyor. Örneğin, eşi akşam eve gelip bütün akşam söylendiğinde bunun iş stresinden veya kötü bir gün geçirmesinden kaynaklı olduğunu düşünüp aldırmıyor.
Negatif ilişkilerde ise durum tam tersi. Kötü davranış şekli karakter özelliğine bağlı sürekli tekrar eden bir durum olarak algılanıyor. Yine aynı örnekten yola çıkarsak, eşlerden birinin akşam eve gelip söylenmesi onun negatif kişiliği ve benmerkezciliğinden kaynaklı tipik bir durum olarak algılanıyor. Bu matematiksel modelleme dediğimiz alanın kendisi aslında.
Tuşlu ve telli çalgıların hepsinde matematik vardır. Matematik olmasaydı kulağa güzel gelen bir ses olmazdı. Seslerin tuşlarının vuruş oranları ve tellerin kalınlıkları birbirine göre farklılık gösterdiğinden dolayı bir ses ahengi oluşmaktadır. Bu ise matematiğin cilvesidir. Baktığımız zaman birçok müzik bestecisinin ve müzisyenin iyi bir matematik alt yapısını görmekteyiz. Pisagor, Yunan kültüründe müzik ve matematik arasında bir ilişki olduğunu gösteren ilk kişi. O aslında tüm müzik çalgılarının bir oransal uyumundan çıkan seslere müzik demiştir. Aslında bakarsanız haklı da. Matematiğin kullanım alanlarından en önemlisi de müziktir. Mesela gitarı ele aldığımızda tellerin inceliği seslerin daha farklı yoğurulmasını sağlar. Bu incelik meselesi ise tamamen matematiktir.
2+2=4 müdür gerçekten?
Her zaman 2+2=4 değil. Kayserililerin dediği gibi alırken mi satarken mi diyemeyeceğim. 2+2=4 evet ama 10’luk sistemde. Eğer 5’lik sistemde bunu hesaplarsanız daha farklı bir sonuçla karşılaşırsınız. Ama internet ortamlarında dolaşan 2+2=5 ifadesinde matematiksel bir hile vardır. Hile ama matematik açısından yanlış bir hile.
Matematikten gerçekten zengin olmak mümkün değil mi?
İlla ‘Zengin olmak isterim’ derseniz, borsanın matematiğini öğrenebilirsiniz. Bugün birçok profesyonel matematikçi borsadan yüklü bir miktarda para kaldırıyor. Eğer bunu da yapamam derseniz, matematikteki milenyum sorulara yönelin derim. Her bir soru için yaklaşık 1 milyon dolar para ödülü var. Eğer çözebilirseniz bu para sizi zengin etmeye yeter.
‘MATEMATİK, BİR PARTİYİ İKTİDAR YAPAR’
Türkiye siyasetinin matematiğini nasıl görüyorsunuz?
Matematik her alanda olduğu gibi siyasetin de temelini oluşturur. Bir kişinin aldığı oy oranı tamamen matematiksel dizgi içerir. Oran ve oy sayısı… Seçimlerde, seçim barajı denilen olgu ise, büyüklük kuramlarının sonucudur. Bugün bir partinin iktidar olmasını sağlayan yegane ölçüt matematiktir. Bunlara ek olarak siyasilerin söylemleri ise olasılık hesabına dayanan bir alt yapıdadır. İki gün önce medya ve ortamın nabzına göre söylenen bir söz bir hafta sonra ilk söylenilen sözlere ilave edilerek bir matematiksel modelleme kuramı gerçekleştiriliyor. Yani ucu açık söylemler gündeme göre yoğrulup tekrar halka söyleniyor. Bu tamamen analitik düşüncenin ürünüdür ki analitik düşüncenin temelinde matematik vardır.
Devlet Bahçeli’nin 41. yıl için yaptığı matematik hesabını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Devlet Bahçeli’nin yaptığı matematiksel işlemler temel düzeyde matematik bilenlerin yapacağı ve hemen hemen herkesin anlayacağı düzeyde ama ne yazık ki bunun da bizim için herhangi bir bilimsel yanı yok. Bunlar halkı eğlendiren matematik oyunundan başka bir şey değil.
Atatürk’ün doğum tarihinden tutun da Kuran-ı Kerim’de geçtiği söylenen sayıların dört işlem ile bir anlamı olduğunu savunanlar var.
Biz matematikçiler, bunlara inanmıyoruz. Özellikle Kuran’da geçtiği söylenen ve bu konu hakkında 19 sayısını referans noktası kabul eden araştırmacılar, çok yanlış yolları kabul edip birçok şeyi hiçe sayarak bu rakama ulaşıyor. Atatürk bilimi ve matematiği çok severdi. Özellikle geometriye dair güzel notları ve kitapları var. Atatürk’ün doğum tarihindeki rakamların toplamı 19 ediyor. Bu diğer 19 sayısı ile pek ilgili gözükmüyor, tamamen tesadüf niteliğinde. Bilirsiniz, Hristiyanların en sevmediği sayı 13’tür ve uğursuz kabul ederler. Bunun başlıca sebebi Hz. Muhammed’in doğum tarihinin rakamları toplamının 13 (5+7+1=13) olması ve ayrıca İstanbul’un fethinin rakamları toplamı da 13 (1+4+5+3=13). 19 sayısı da bunun gibi. Bilimsel olarak bizlere güçlü bir his vermediği için reddetmek zorundayız. Hıristiyanlar 13 sayısını bu yüzden mi sevmiyor? Bunun kesin bir yanıtı yok. Siz bana bir kitap verin herhangi bir sayı söyleyin söylediğiniz sayıyı kitabın içerisinde şifreler oluşturarak bulabilirim…