Gül, Kazakistan’daki temaslarını izleyen Türk gazetecilerle sohbet toplantısı yaptı. Bir gazetecinin, Türk demokrasisi önünde en büyük engel olarak neyi gördüğünü sorması üzerine şöyle konuştu:
”En önemli engel, herkesin mutabakat içinde olduğu bir meselenin bile çözülememesi. Türkiye’nin noksanlığı bu. Siyasette yarış var ama siyasette çekişme doğruya doğru, iyiye iyi, kötüye kötü demek. Kalbinle ‘iyi’ dediğine dilinle niye kötü diyesin ki! Bu önemli bir mesele. Mutabakat içinde herkes kimliğinden uzak olsa, ‘şu şöyle olsun mu, olsun’ diyeceği konuda, ‘onu sen mi yapacaksın, ben mi yapacağım’ noktasına geliyor. Olacak iş olmaz oluyor. Bu, Türkiye’nin siyasi geleneğinin kötü miraslarından biridir. Türkiye’nin daha demokrat, standartlarının daha yükselmesi istenmiyor mu? Hep beraber yapma alışkanlığı yok.”
Gül, Türk televizyonlarında 27 Mayıs 1960 tarihiyle ilgili tartışma programları yapıldığının belirtilmesi ve bu konuda ne hissettiğinin sorulması üzerine, bu tarihin üzerinden yarım asır geçtiğini söyledi. O dönemde çocuk olduğunu, radyodan Yassı Ada duruşmalarını dinlediğini anlatan Gül, ”Geçti gitti onlar artık. Tarih oldu. Yıl dönümü bende heyecan yaratmıyor. Türkiye’de olumlu gelişim yönünde heyecan yaratan yeni şeyler var artık” diye konuştu.
Gül, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kastedilerek, ”Yeni bir liderin aldığı gömleği, Başbakan’a hitap şekli tartışılıyor” sözleri üzerine, bu konuların konuşulmasının normal olduğunu ifade etti. ”Bu konu benim alanımın dışında” diyen Gül, ”Zaman zaman bunu denedim; siyasi partileri barıştırmak benim Anayasa’daki görevim değil. Devlet organları arasındaki uyumu sağlamak anayasal görevim” diye konuştu.
Zaman zaman siyasi parti liderleriyle telkinlerini paylaştığını anımsatan Gül, Kılıçdaroğlu’nu da kabul edebileceğini, DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk’u, mevcut görevine seçilmesinden sonra kabul ettiğini anımsattı.
AA