İktidar karşıtlık yaratarak varoluşunu garanti altına alırken muhalefet ne yapıyor? Muhalefette iktidar karşıtlığıyla var oluyor. Ezilen kesimleri dile getiriyor. Nitekim bu bizi yanıltıyor. Muhalefet iktidar üzerinden varoluşunu meşru hale getirirken çözüm üretmiyor. Geniş halk kesimi de sanki muhalefet sorunları çözecekmiş gibi ona inanıyor. Muhalefetin söylemlerine bir bakalım. Bir gün iktidara geldiklerinde ne yapacaklar? Bir yol haritaları var mı? Tüm bu eşitsizlikleri bitirecekler mi? Burjuvaziye darbe indirecekler mi? Gençlere iş verecekler mi? İş şartlarını düzeltecekler mi? Dezavantajlı gruplara ışık olacaklar mı? Cinayetleri bitirecekler mi? İktidar yüzünden haksızlığa uğrayan binlerin hakkını teslim edecekler mi? Nasıl yapacaklar? Muhalefet şov yapmak yerine niçin bu sorulara odaklanmıyor. Niçin halka umut olmuyor? Niçin realist bir şekilde çözüm üretmiyor?
Acaba muhalefet bir gün iktidara gelince yandaşlara hesap soracak mı? Milyarlarca dolar peşkeş çekilen paralar çetelerden toplanıp gençlere aktarılacak mı? Acaba muhalefet iktidara gelince, gücü ele geçirince şımaracak mı? Eğer haktan yana olacaksa bunun garantisi nedir? Benim bu sorularıma karşı muhalefetin bir cevabı yok. Varsa yoksa sürekli iktidar üzerinden söylem yaratıyor ama içi boş. Gençler, ezilenler, çaresizlerde muhalefetten umut bekliyor. Muhalefet bir gün gelince sorunlar düzelecek sanıyor. Ben soruyorum; acaba muhalefet gücü eline geçirince 8 milyon üniversite mezununa çare olacak mı? Cevap vereyim: olamayacak. Köklü bir değişim olmadıkça maalesef olmayacak. Özelleştirmeler yeniden kamulaşmadan, fabrikalar açılmadan, düzenli planlamalar olmadan olmayacak. Ne yapsın gariban, kötünün iyisine de razıyım diyor. En azından şimdiki halimden daha iyi şartlarda yaşarım diyor. Hiç yoktan iyidir diyor.
Okudukça, derinleştikçe olay ve olguları araştırdıkça yalnızlaşıyorum. Umudum azalıyor. Düzenin ancak köklü bir değişimle düzeleceğine kanaat getirdikçe kendi kabuğuma çekiliyorum. Niçin böyle oluyor? Çünkü geniş kesimlerden farklı düşününce yalnız hissediyorsunuz. Sorunların çözümü ancak burjuvaziye darbe indirmekten geçer. Burjuvazi var oldukça, iktidarlar burjuvaziye az veya çok hizmet ettikçe insanlığın en büyük belası olan bu paraya tapma son bulmayacak. Sömürü bitmeyecek. Filmlere, şarkılara konu olan zenginlik ve fakirlik var olacak. İşte muhalefet gerçekten sorunları çözmek istiyorsa burjuvaziye hizmet etmemeli, proletaryadan yana olmalıdır. Ama muhalefet içerisinde patron olanlar varken bu iş olmayacak. Neo liberal belayı savundukları müddetçe acılar dinmeyecek. Sorunun çözümü belli: Sorun paranın yanında mı olacaklar yoksa ezilen kesimlerin yanında mı?
Sosyalistler diyor ki kahrolsun sömürü düzeni. Kahrolsun burjuvazi, kahrolsun emperyalizm, kahrolsun eşitsizlikler. Bizler de onlardan yanayız. İnsanı iliklerine kadar sömüren, eşitsizlikleri artıran, zengin fakir diye sınıflar oluşturan sistem kahrolsun, yok olsun.
Sorunun çözümünün serbest piyasayı denetlemekten geçtiğini söyleyen bazı kişiler çözüm olarak sosyal demokratlığı öneriyor. Ne diyor sosyal demokrasi? Kapitalizm yine var olsun, zenginler yine zengin olsun ama denetleyerek eşitsizliklerin büyümesine engel olalım. Fakire yardımcı olalım. Yani kapitalizm var olsun ama vahşiliğini biraz kırpalım. Tamda kapitalizmin işine gelecek bir durum. Kapitalizmin devam etmesi için halkı uyuşturan modern bir çözüm. Sömürü düzeni devam ettiği sürece, zengin zenginliğini her geçen gün büyütürken ezilenler var olduğu sürece ne işe yarar!
Eğer sosyalizme karşılarsa, en azından sosyal refah devletlerini örnek alalım. Öyle bir hale gelindi ki insanları kapitalizmin vahşi olmayanına razı hale getirdiler. Ezilen diyor ki zengin yine zengin olsun ağabey. Ben aç olmayayım. En azından asgaride olsa temel ihtiyaçlarımı karşılayayım. Evet, insanları bu hale getirdiler. Bakın Avrupa’ya orada da kapitalizm var. Orada da sömürü var. Ama sosyal politikalarla en azından kimseyi aç bırakmamak için devlet bir şeyler yapıyor. Zengin ile fakir arasındaki farkı koruyor. Evet onlarda uyuşturuyor ama olsun acıya karşı afyon veriyor.
Doğunun kapitalizmi batı kapitalizminden daha vahşi bir hal almıştır. Bir bireye soralım: Acaba Çin’de mi yoksa ABD’de mi yaşamak ister? Elbette cevap ABD olacaktır. Dünyanın en acımasız devleri bile kendi vatandaşlarına uyuşturucu yöntemleri devreye sokarak kapitalizmin vahşiliğini kırparken bu doğuda tam vahşi bir hal alıyor. Yani doğu kapitalizmi bile ustaca kullanamıyor. Büyük eşitsizliklerle son buluyor.
İnsanın vicdanı sızlıyor. İçi paramparça oluyor. Pazar yerlerinde yerlere dökülen sebzeleri toplayan insanlar, bir tarafta son model arabalara binen insanlar. Bir yanda çöpten kâğıt toplayan 18 yaşında bile olmayan çocuklar diğer yanda en iyi okullara giden zengin çocuklar. Niçin çözüm üretmiyorsunuz? Niçin bu eşitsizlikler için çırpınmıyorsunuz? Niçin gücü eline geçiren geçmişini unutarak güç sarhoşluğu içinde olurken tüm bu rezilliklere karşı bir şey yapmıyor.
Gösteriş yapıyorlar. Onların derdi ezilenler değil gücü ele geçirmek. Gelince ne mi olacak? Başı kapalı son model arabalara binenler yerine başı açık olanlar son model arabalara binecek. Muhafazakârlar yerine Kemalistler zengin olacak. Yine burjuvazi kazanacak. Para öyle bir güç ki muhafazakarı Allah yerine kendine taptırıyor. Solcusunu da çelişkilere sokuyor. Kendi idealleriyle ters düşürüyor. Neredeyse sosyalisti bile zıvanadan çıkaracak. Neredeyse para için insanlar yakında şereflerini satacak. Geçmişten beri değişen bir şey yok. Adlar değişiyor, kavramlar farklılaşıyor, yorumlar yorumlara yol açarken para değişmiyor. Düzen değişmedikçe de değişmeyecek. Ancak kendimizi kandırarak, umudumuzu kaybetmemek için kötünün iyisine razı olacağız. Başka çare yok.