CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Radikal gazetesinden Deniz Zeyrek ve Zihni Erdem’e röportaj verdi. Kılıçdaroğlu, “Başörtülüler üniversiteye gidebilecekler mi?” sorusuna, “Herkesin okumasına olanak sağlayacağız. Bu konuda kimsenin endişesi olmasın. Biz bu sorunu çözeceğiz” yanıtını verdi.
Gediktepe’ye gitmesi konusunda görüşmelerin sürdüğünü belirten Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın tartışılan “çömelme” fotoğrafıyla ilgili olarak “O fotoğrafta sayın Başbakan’ın gözlerine bakacaksınız, oradaki korkuyu endişeyi göreceksiniz. O fotoğrafın temel özelliği odur. Sayın Başbakan’ın eğilmesi ya da siperde yatması değil. Siz kendi toprağınızdasınız, kendi ülkenizdesiniz ve güven içinde değilsiniz, korkuyorsunuz, sorun burada zaten” yorumunda bulundu.
Erdoğan’ın fotoğrafının tartışılmasının ardından “Ben de Gediktepe’ye gideceğim” diyen Kılıçdaroğlu’nun ayakta poz verme çabası, bazı köşe yazarlarınca “fırsatçılık” ve “ucuz siyaset” olarak nitelenerek eleştirilmişti.
Kılıçdaroğlu, röportajda türbanla ilgili soruları şöyle yanıtladı:
“İktidar olursanız başörtülü kızların üniversiteye gidebilmesi için bir şey yapacak mısınız?
O konuda söyledim. O sorunu biz çözeriz ve çözmeye de kararlıyız.
Nasıl çözeceksiniz?
Onu bize bıraksınlar. Terörü de çözeceğiz, türban sorununu da çözeceğiz.
Türbanlı kızlar üniversiteye gidebilecekler mi?
Toplumsal desteği sağlayacağız. Herkesin okumasına olanak sağlayacağız. Kmsenin endişesi olmasın. Biz bu sorunu çözeceğiz.”
Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi’nin sadece CHP’nin iptalini istediği yüksek yargıyla ilgili maddeleri iptal edip, diğerlerini referanduma götürmesi durumunda ne yapacakları sorusuna “Referandumda değişikliğe destek veririz. Gerçi o maddeler bizi tatmin etmiyor. Örneğin, Avrupa Sosyal Şartı gereği memurlara grev hakkı verilmesi lazım ama o yok burada. Bir aldatmaca ama sonuçta biz karşı çıkmayız” yanıtını verdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Ecevit dönemine ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “Ecevit hükümetinin en büyük zaafı, ekonomiyi yönetememesi olmuştur. Eğer yönetebilselerdi bu acı tabloyla karşılaşmazlardı. Bunu şimdi CHP’nin genel başkanı olarak rahatlıkla söylüyorum. Biz ekonomiyi iyi yöneteceğiz. Nasıl yöneteceğimizi de çok iyi biliyoruz. Geçmişte hatalar yapıldı. Bu hatalara düşmeyeceğiz. Sosyal piyasa ekonomisi uygulayacağız. Devletin hantal yapısına ekonominin tümünü teslim edemezsiniz. Ederseniz geçmişte yaşanan pek çok sorunu bugüne taşırsınız. En iyi ekonomi ve tarım uzmanlarının CHP’de olduğunu bilmeniz lazım. Ekonomide, sosyal güvenlikte, tarımda, sağlıkta daha çağdaş modeller üzerinde gideceğiz. Dünyadan AB’den kopuk, kendimize özgü projeleri olan bir siyasal parti değiliz. Dünya ekonomisi ile sağlıklı bazda bağlı bir ekonomi istiyoruz. Devlet sanayicinin daha etkin ve güvenli bir hukuk içinde kendisini ve Türkiye’yi hızla kalkındıran, istihdam yaratan bir noktaya taşıyacaktır.”
Kılıçdaroğlu, “İngiltere İşçi Partisi’nin ortaya koyduğu ‘yeni sol’dan mı bahsediyorsunuz?” sorusuna ise “Aynen öyle, İngiltere’deki, Almanya’daki sosyal demokrat partiler gibi” diye yanıt verdi.
Bilindiği gibi İngiltere İşçi Partisi, Avrupa’da işçi sınıfının sosyal haklarının tasfiye edilmesi sürecine öncülük eden partilerden birisiydi. İşçi Partisi, Tony Blair zamanında Irak işgaline katılmış, işgal başlamadan önce “gerekirse bahane yaratmak için yalan uydurmayı” planladığı ve bunu uyguladığı açığa çıkmıştı.
Kılıçdaroğlu, sendikaların rolüne dair sınıf sendikacılığı değil, ücret sendikacılığına dahi karşı çıkması ve sendikaların asli görevinin “işyerini yaşatmak ve güçlendirmek” olduğunu söylemesi dikkat çekti: “21. yüzyılda artık özel sektörü reddeden bir anlayışın olmadığını çok iyi biliyoruz. Sosyal piyasa ekonomisi diyoruz. Çalışanların hakları da olacak. Sendikalarla da işverenlerle de konuşuyoruz. Şunu söylüyorum: İşçi ve işveren artık karşıt kutuplar değildir. İşbirliği yapıp üretimi maksimize eden, yaratılan katma değeri de hakça bölüşen bir alanda çalışılmalı. Biz ücret sendikacılığına da karşıyız, bundan vazgeçmeliyiz. Sendika her şeyden önce işçinin çalıştığı alanın yaşamasını ve güçlenmesini istemeli. Yoksa onu da kaybeder.”