Kotka’da bir parkta bulunan Lenin heykeli, belediye kararıyla kaldırıldı. Rivayete göre devrim öncesinde Lenin bu civarda bir evde saklanmıştı. Heykelin kaldırılması, Finlandiya tarihinde de kritik rol oynamış, bağımsızlığını tereddütsüz tanımış Lenin’e haksızlık.
Çağrı YALGIN*
Finlandiya’nın güneydoğusundaki Kotka şehrine üç yıl önce ilk geldiğimde, bir ara sokaktaki küçük bir parkta duran Lenin heykelini ziyaret etmiştim. Rivayete göre devrim öncesinde Lenin bu civarda bir evde saklanmıştı. Bu sebeple, Eston heykeltraş M. Varik’in eseri olan heykel Kotka’ya, Estonya SSC’ndeki kardeş şehri Tallinn tarafından 1979’da bağışlanmıştı. Bu dönemde Finlandiya ile SSCB’nin ilişkileri genelde iyiydi.
FİNLANDİYALAŞMA
İyiydi zira İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Finler, Batılı ittifakların bir parçası olmakta yarar görmemişti. Ülkelerini önce Napolyon, sonra Hitler Ruslara satmış, kendi canının derdine düşmüş Batılı devletler Finlerin yardım isteklerine kulak tıkamıştı. Cumhurbaşkanı J. K. Paasikivi, Finlandiya’nın bağımsızlığını korumak kaydıyla artık Rusların suyuna gitmeyi tercih etti. Sovyetler, Leningrad’a Finlandiya üzerinden gelecek bir saldırıdan çekindiğine göre, bunu gözetmek kaydıyla Finlandiya kendi yoluna gidebilir, bağımsızlığını koruyabilirdi.
Başbakan U. K. Kekkonen de denge politikası taraftarıydı; Finlandiya NATO gibi bir Batılı askeri birliğe girerse birliğin kararlarına etkisi olmayan bir ileri üs olup kalacak ama savaş çıkarsa Sovyetler’in işgal edeceği ilk ülke olacaktı. En iyisi Sovyetlerle iyi geçinmeli ama bağımsız ve tarafsız kalınmalıydı. Mesela Finler, Marshall yardımını yarım ağızla da olsa reddetti. Güçlü komşuyu kızdırmamaya dayalı bu siyasete “Finlandiyalaşma” denecekti. Finlandiya’da ise bu döneme 1948’de imzalanan antlaşmaya atfen ‘Dostluk ve İşbirliği Antlaşması Dönemi’ adı verilir. Bu antlaşmayla Finlandiya, Soğuk Savaş’ın iki tarafının da dostu oldu.
SOĞUK SAVAŞ’IN KAZANANI
Finler bu tarafsızlığı çok iyi kullandı. Eskiden beri üstün kalitesiyle bilinen Fin ürünleri hem Batı hem de Doğu’ya ihraç edilebildi. İhracatın yüzde 15-20’si kadarı, büyük bir pazar olan SSCB’ye yapılıyordu. Onlardan petrol, doğalgaz ve nükleer enerji alınıyor geriye giysi, mobilya, makine ve gemi satılıyordu. Ağır savaş tazminatı bu ürünlerle tam zamanında ödendi. Ayrıca Fin firmaları SSCB’de birçok hastane, otel, liman ve endüstriyel kompleks inşa etti.
Bu esnada Finlandiya yeniden imar edildi. Kaybedilen topraklardan gelen göçmenlere ev ve iş bulundu. Bu konuda özellikle 19’uncu asrın sonlarında kurulmuş kooperatifler ve kooperatif bankaları büyük rol oynadı. Daha 1952’de Helsinki’ye Olimpiyat oyunları için gelenler, ülkenin kendini ne kadar çabuk topladığına şaşırmıştı. Öte yandan bu dönemde fikir özgürlüğü, özellikle SSCB eleştirisi kısıtlandı. Örneğin, Soljenitsin’in kitapları yayınlanmadı.
Paasikivi’den sonra cumhurbaşkanı seçilen Kekkonen, dikkatlice iki blok arası bir yol izledi. Diplomatik bağlantıların ustasıydı. Türkiye ziyaretinde Boğaziçi’nde bizzat çapari atarak avladığı istavritleri Emirgan’daki Abdullah Lokantası’nda kızarttırıp diplomatik heyete ikram etmişti. Sovyet liderleriyle de sauna-sosis-bira ikramı sırasında kişisel bağlantılar kurdu. Soğuk Savaş’ın krizlerini ustalıkla atlattı. Hem Doğu hem de Batı ile iyi ilişkilerini kullanarak 1975’te Helsinki’de Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı’nı düzenledi.
İçeride ise kurt politikacıydı. Milliyetçi gençlik örgütlerinden gelmişti ve kırsalı temsil eden merkez sağ Köylü Birliği (şimdiki Merkez) Partisi’nin mensubu idi. Yine de kendisini Sovyetler ile anlaşabilecek tek kişi olarak kabul ettirip partiler üstü bir konum elde etti. Finlandiya Komünist Partisi’nin (bugünkü Sol Birlik) siyaset yasağı Sovyet baskısıyla kaldırıldı, hatta parti seçimlerde başarı yakalayarak iki dönem hükümete dahi girdi. Kekkonen, büyük toplumsal değişimlerin yaşandığı bu dönemde her siyasi kesimin ülke yönetimine katkı yapmasını sağladı ve bu şekilde kendisini de üst üste 4 kez seçtirerek 25 yıl cumhurbaşkanlığı yaptı.
PUTİN PEYNİRLERİ
Kekkonen 1982’de sağlık sebebiyle görevi bıraktı. SSCB ortadan kalkınca YYA sona erdi, Finlandiya Avrupa Birliği’ne üye oldu ve avroya geçti.
NATO’ya girmek için ise uzun süre tereddüt etti. Ülkenin önde gelen gazetesi Helsingin Sanomat’ın anketlerinde, Finlerin NATO üyeliğine desteği uzun yıllar çok düşük seyretti. Rusya savaştan önce Ukrayna sınırına yığınak yaparken dahi NATO üyeliğini destekleyen Finlerin oranı yüzde 28 idi. Nitekim Fin şirketlerinin Rusya’da birçok yatırımı vardı. Ayrıca Ruslar, Finlandiya’ya alışverişe gelip iyi para bırakıyordu.
Bu ticari ilişkilerin kolayca bozulabileceğini Finler 2014’te anlamıştı: Rusya’nın Kırım’ı işgalinin ardından, Finlandiya AB’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlarına katılmak zorunda kalmıştı. Rusya da Valio şirketinin Rusya’ya ihraç ettiği peynirleri bir bahaneyle iade ederek misilleme yapmıştı. Finler süpermarketlerinde gördükleri bu Rusça paketli ürünlere ‘Putin peynirleri’ demişti.
U DÖNÜŞÜ
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı her şeyi bir anda değiştirdi. Hemen Sovyetler’in 1939’daki saldırısı akla geldi. Finlandiya’nın Rusya ile şimdi bin 400 km sınırı vardı. Komşunun yeniden saldırganlaşması hemen her siyasi kanattan insanı tedirgin etti. Sosyal demokratlar arasında Rusya’ya en ılımlı bakan isimler dahi bakışlarını değiştirdi.
Rusya’yı destekleyen tek grup, aşırı sağcı parti PS’den bile ırkçılık sebebiyle atılmayı başaran bir milletvekilinin kurduğu yeni bir parti (VKK) oldu. Önceleri kendilerine Covid-19 inkârcılığıyla yeni bir niş arayan grup, ilginç bir şekilde, savaşın başlamasıyla her şeyi bırakıp var gücüyle Putin propagandasına başladı.
Ülkenin geri kalanı Ukrayna ile dayanışma gösterdi. Tabii NATO üyeliği tartışmaları yeniden başladı. Finlandiya anayasasına göre dış politikanın en önemli iki ismi olan Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö ve ve Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto, NATO üyeliğini eskiden beri destekliyordu. Başbakan ve SDP lideri Sanna Marin de kararını NATO’dan yana kullandı. Kekkonen’in partisinin halefi Merkez de Marin’e uydu. Bütün bu partiler, NATO’ya başvuru teklifi parlamentoya geldiğinde tam kadro evet dedi. Yalnızca sosyalist Sol Birlik Partisi’nin 14 milletvekilinin sekizi ret oyu verdi. Sol Birlik milletvekilleri, birçok Fin’in aklındaki nükleer silah konusunu meclis gündemine taşıdı. Haavisto, NATO üyesi olarak Finlandiya’nın nükleer caydırıcılıktan yararlanacağını söyledi. Öte yandan Finlandiya’nın mevcut yasaları nükleer silahların ülkeye konuşlandırılmasına izin vermiyordu.
Fin kamuoyunda NATO üzerine sıkça sorulan sorulara bakıldığında, Finlerin NATO’nun askeri gücünden ve nükleer caydırıcılığından yararlanmak istediği ancak Fin askerinin başka bir ülkenin savunmasına gönderilmesine ve nükleer silahların Finlandiya’ya konuşlandırılmasına sıcak bakmadığı göze çarpıyor.
LENİN’E HAKSIZLIK
Bütün bu tartışmaların arasında Kotka’daki Lenin heykeli akla gelmiş olacak ki belediye meclisi kararıyla heykel kaldırıldı. Halbuki SSCB 30 yıl önce dağıldığı halde heykel bugüne dek yerinde durmuştu. Üstelik Çarlık Rusyası’ndan da Finlandiya çok çektiği halde, imparator II. Aleksandr’ın heykeli Helsinki’nin en önemli meydanını süslemeye devam ediyor. Bunun sebebi, fethettiği Finlandiya’ya geniş haklar ve imkânlar tanımış olması.
Lenin de Finlandiya tarihinde kritik bir rol oynamış, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı ilkesi gereğince Finlandiya’nın bağımsızlığını tereddütsüz tanımıştı. Dünyanın geri kalanı ancak bu onaydan sonra Finlandiya’yı bağımsız bir devlet olarak kabul etti. II. Aleksandr’a gösterilen nezaket Lenin’e de gösterilebilir, heykeli yerinde bırakılabilirdi. Lenin’e ayıp edildi.
*Finlandiya Yeşiller Partisi üyesi