Bildiğin Gibi Değil, iki genç araştırmacı Funda Danışman ve Rojin Canan Akın’ın, 90’lı yıllarda çocukluğu Güneydoğu Anadolu’da geçmiş Kürt gençleriyle yaptıkları on dokuz söyleşiyi bir araya getiren bir döneme tanıklık eden bilgilerin yer aldığı bir kitap.
Okuyacağınız kitap, Türkiye’nin son otuz yılını kuşatmış, Güneydoğu’da ise her anı şiddet, çatışma ve ölümle örülü tarihsel bir dilimin bizzat o ortamda yaşayan, o ortamda büyüyen, o ortamda eğitim alan ve acının her türlüsüne şahit olanların ağzından aktarımına dayalı bir anlatı…
Siyasetin istismar ede ede bitiremediği acıların dışavurumu. Devlet aygıtının uyguladığı baskıyla terörün ürettiği acıların birbirini nasıl beslediği, birbirleriyle sarmaş dolaş sıradan insanın hayatını nasıl kördüğümüne çevirdiğini anlamak için okunması gereken röportajlar üretmiş genç araştırmacılar. İki taraflı şiddetin katlanılamaz kıldığı bir hayatın iz düşümleri…
Şiddetin çocukları
Söyleşi yapılan gençler yoğun bir şiddet ortamında geçen çocukluklarını ve ilk gençlik yıllarını anlatıyorlar: “Kışlaya benzeyen okullarda” geçen, Türkçe bilmedikleri için birçok trajikomik olay yaşadıkları, öğretmenlerden geri zekâlı muamelesi gördükleri, zaman zaman ajanlık teklifleri aldıkları eğitim hayatlarını anlatıyorlar… Babalarının, analarının, kardeşlerinin, arkadaşlarının gözlerinin önünde dayak yediği, öldürüldüğü, koruculuğa zorlandığı, evlerinin kurşun yağmuruna tutulduğu, “sevdikleri, değer verdikleri insanların tek tek kaybolduğu”, kaybettikleri yakınlarının kavurucu özlemiyle dolu aile hayatlarını anlatıyorlar… Sokaklarda, “yanı başlarında sürekli birilerinin öldürüldüğü” bir ortamda, mayınların arasında oynadıkları ya da BM mülteci kamplarında geçen gündelik hayatlarını anlatıyorlar bize.
Kürt gençlerin iç dökmesi
Politik söylemler tek tek insanların ne yaşadıklarını gizliyor, örtüyor. “Bildiğin Gibi Değil”, bu Kürt gençlerinin Batı’daki, büyük şehirlerdeki akranlarına bir iç dökmesi olarak okunmalı. Binlerce insan “çocukluğum sorulduğunda aklıma açlık, rezillik, sefalet, perişanlık, bombalar, savaş uçakları geliyor” diyecek haldeyse, bu gençlerin hemen hepsi “bana yaşatılanları affetmem mümkün değil ama barış mümkün, barış istiyorum” diyorsa, politik kaygılara değil vicdanlara hitap edecek gerçek bir barış ortamı kurabilmek için bu kitaptaki seslere kulak verilmeli.
MURAT GÜZEL / AÇIKGÖRÜŞ KİTAPLIĞI