“Etnospor” diye diye antropolojik bilgi eksikliğinin yanı sıra çok ciddi bir etik zafiyet de sergilenerek, komik olmanın ötesinde âleme nasıl rezil olduğunun hazin hikâyesini öğrenmek istiyorsanız bu yazıyı okuyun!
Salı günkü yazımda Bilal Erdoğan’ın başkanlık koltuğunda oturduğu “Dünya Etnospor Konfederasyonu” adlı oluşumun bünyesinden çıkma “4. Etnospor Kültür Festivali” üzerine bir değerlendirme yazısı kaleme aldım.
Bugün başlayacak ve 6 Ekim’e kadar “Atatürk Havalimanı” arazisinde gerçekleştirilecek bu etkinliğe ilişkin yazımın başlığı “Etnospor komedisi” idi. Yazıda, antropolojinin anahtar sözcüklerinden “etnos”un nasıl yanlış ve özüne 180 derece karşıt bağlamda işlerliğe sokulup kanımca komik duruma düşüldüğüne işaret etmeye çalıştım.
Bu yazıda ise ortada komediden öte bir rezalet; bilgi eksikliğinden ziyade de çok ciddi bir etik zafiyet olduğuna dikkat çekmeye çalışacağım.
Önceki yazıya tekrar uzun uzadıya dönmek istemiyorum, okumamış olanlar yukarıda verilen linkten ulaşıp bakabilirler. Sadece birazdan mevzubahis edeceklerimize köprü mahiyetinde birkaç not düşelim:
Son derece hamasi, Türk’e Türklük Müslümana Müslümanlık propagandası yapan alabildiğine “bizmerkezci” bir festival etkinliği, “etnospor” adı altında, adeta yazım-hatası üretir mahiyette işlerliğe sokulmakta. Yapılan, Batı kültürel hegemonyasına karşı yeryüzü halkları, yani “etnos”ların kültürel zenginliklerinden yanaymışçasına “retorik” (lafta) bir izlenim bırakılarak buz gibi Türk-İslamcı bir karşı-hegemonyanın yapı taşlarını döşemeye çalışmaktan ibaret.
Tamam, yapılacaksa yapılsın ve Allah yollarını açık etsin, ama bu yapılanı “etnospor” adı altında “satmak” komik kaçıyor.
Çünkü böyle bir işe soyunanın kendi “ethnie”sini, yani kavmini-kültürünü-kimliğini merkez alan, yücelten, parlatan bir “etnosantrik” motivasyon içinde değil, başka “ethnie”leri öne çıkaran “etno-plüralist” (çok-kültürcü) bir çaba içinde olması gerekiyor.
Böyle bir çabanın kırıntısını ne önceki yazımızın hareket noktası olan aşağıdaki tanıtım filminde, ne de festival üzerine Bilal Erdoğan’ın yaptığı konuşmada bulabiliyoruz. İzlediklerimiz ve dinlediklerimizden öğrendiğimiz, bu etkinliğin “Türk-İslam” kimliğinin taşıyıcıları olarak, “Bizim kültürel dirilişimiz” yolunda bir yeni merhale oluşturacağı sadece…
* * *
Şimdi bu meselenin bir de 2018 yılında gündeme gelmiş hayli yüz kızartıcı bir başka boyutu daha var ve ondan söz etmeden de bugün başlayan “4. Etnospor Kültür Festivali”ne dair bahsi tamamlamak doğru olmaz. Zaten bu yönde dikkatimi çekenler de oldu ilk yazıdan sonra sosyal medyada.
“Etnospor” diye diye komik olmanın ötesinde âleme nasıl rezil olunduğunun da hayli hazin bir resmi bu ve şöyle şekilleniyor:
2012 yılında akademik-antropolojik altyapılı olarak Kanada’da kurulan ve “etnospor” (ethnosport) kavramına evrensel popülarite kazandırmış, Dünya Etnospor Cemiyeti (Ethnosport World Society) isimli bir NGO var.
Bütün kıtalarda ve 48 ülkede örgütlü bu Cemiyet, tam da önceki yazımda belirttiğim üzere, “etnospor”u bizmerkezcilikten uzak bir kültürel görelilik, çeşitlilik ve çoğulculuk olarak anlıyor. Kültürler-arası diyalog doğrultusunda ve “Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması İçin UNESCO Mutabakatı”yla uyarlı şekilde çalışmalarını yürütüyor.
Amaç, farklı halkların-kültürlerin geleneksel oyunlarının modern toplumdaki rolünü, sporun insani potansiyellerini geliştirme yolunda yeniden düşünmeye ve değerlendirmeye dünya ülkelerini teşvik etmek.
Görüldüğü gibi “etnospor” başlığı altında “bizlik”ten çok “ötekilik”, hamasi milliyetçilikten ziyade de insanîlik ve evrensellik öne çıkarılıyor.
Dünya Etnospor Cemiyeti
* * *
Dünya Etnospor Cemiyeti, 26 Ocak 2018’de Bilal Erdoğan’ın başkanı olduğu “Dünya Etnospor Konfederasyonu” üzerine kamuoyuna “uyarı” mahiyetinde bir bildiri yayımladı.
Türkiye’de geçen yıl haber sitelerinde de gündeme gelen zehir zemberek bildiri, “Dünya Etnospor Cemiyeti olarak 17-18 Şubat 2018’de Antalya’da düzenlenecek Birinci Dünya Etnospor Forumu’na ‘Dünya Etnospor Konfederasyonu’ isimli ‘sahte-uydurma’ (fake) bir organizasyon tarafından davet edildikleri” cümlesiyle başlıyor!..
Sonra da birileri adına hayli yüz kızartıcı olması gereken şu cümleyle devam ediyor:
“İlginçtir ki bu, ikinci kez ‘birinci’ forum; ilki Ekim 2017’de planlanmıştı ama davetin gönderildiği hiç kimse buna itibar etmediği için o girişim başarısızlıkla sonuçlandı.”
Yani 2017’de “Birinci” diyerek bir “etnospor forumu” düzenlemek üzere ortaya çıkmışlar, tutturamamışlar; ardından 2018’de tekrar “Ya tutarsa” deyip “ikinci bir ‘birinci’ forum” denemesinde bulunmuşlar.
Dünya Etnospor Cemiyeti, bu “Konfederasyon” hakkında, onun 2015’te kurulduğu yer olarak gösterilen Kırgızistan’ın yöneticilerine de kendilerine ha bire bu “Konfederasyon” adına mektuplar yağdırılan Türkiye’nin yetkililerine de kuruluş kaydı ile ilgili bilgilendirme ricasında bulunmuşlar. Kırgızistan hükümetinden gelen cevapta, ülkelerinde bu ad altında bir organizasyonun kayıtlı olmadığı bildirilmiş.
Türkiye’den ise tıs yok! Kendilerine hiçbir cevap verilmemiş!..
Bilal Erdoğan
* * *
Bunlara bağlı olarak Dünya Etnospor Cemiyeti, amaç ve hedeflerinin ne olduğu hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadıkları, kimler tarafından temsil edildiğini de bilmedikleri bu “Konfederasyon” adına hareket edenlerin iş ahlâkı açısından hayli problemli bir pratik sergilendiğini işaret ediyor. Ayrıca hem Cemiyet olarak kendilerine ait bir “marka” isme (etnospor) ilişkin özel haklarının; hem de kavramı akademik literatüre kazandıran Rus kültürel antropolog Alexey Kylasov’un entelektüel emek hakkının ihlal edildiğinin altı çiziliyor.
Bitmedi, daha kötüsü var: Bilal Erdoğan’ın başkan diye takdim edile geldiği “Konfederasyon”un resmi bildirimler ve diğer materyallerinde “etnospor” kavramını hem işlerliğe sokmuş hem de kuramsallaştırmış Kylasov’un makalelerinden parçalar da referans verilmeksizin kullanılmış. İntihalden bahsediliyor.
Bütün bunlara bağlı olarak bildiride “Dünya Etnospor Konfederasyonu” adına konuşanların genel etik ve ahlakî kurallardan uzak oldukları kaydedilmekte.
Son olarak da Dünya Etnospor Cemiyeti üyelerine ve bağlantılı kuruluşlara, bu “Konfederasyon” adına hareket edenlerle her türlü temastan uzak durmaları şiddetle tavsiye edilmekte!..
Alexey Kylasov
* * *
Bugün İstanbul’da ve artık viran “Atatürk havalimanı” arazisinde başlayacak olan, ülke içi kamuoyuna da âlâyıvala ile takdim edilmiş “etnospor festivali”nin dünya ölçeğinde sahip olduğu “kredi” bu.
Türkiye’nin dünyada nerede olduğuna, ne kadar itibarlı bir yerde durduğuna dair yıllardır ekranlarda-meydanlarda ne nutuklar atıldı değil mi?..
Ama işte Türkiye’nin dünyada nerede olduğuna dair başka ve hayli iç acıtıcı bir gösterge olarak da yukarıdaki ifadeler karşımızda!..
Kendilerine dair böyle bir bildiri dünyanın gözüne sokulmuş ve hâlâ içlerinde hiçbir sıkıntı olmaksızın, “sindire sindire” bu sene de “etnospor” festivali yapıyorlar.
Belli ki kim ne derse desin ne yazarsa yazsın onlara “yağmur yağıyor”, vız geliyor tırıs gidiyor, yanlıştan dönmüyorlar.
Yanlış, “pilav” bunlara…
O yüzden olsa gerek işte bu seneki “Etnospor-Türkiye”nin sloganı da…
Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın!..