Dinî duyguları kirletenler, inancı istismar edenler muhaliflerini suçlamak için öteden beri “din elden gidiyor!” diye feryat ederler
Oya Baydar
Mahkûm edildiğimiz şu çılgın ve abuk ortamda artık bönlük sınırına varan saflığımdan bir türlü kurtulamayacağım anlaşılan. Geçen hafta, çizmelerini çekmiş, Zeki Müren eşliğinde odada efe edasıya dolaşan Devlet Bahçeli videosunu tatsız ve seviyesiz bir şaka sanmış, adamcağızı küçük düşürmek, alay etmek için birilerinin böyle bir video imal etmelerinin etik dışı, ayıp, kaba olduğunu düşünmüştüm. Meğer gerçekmiş, Kıbrıs’ta Yeşil Hat’ta KKTC’nin yapmak istediği bir yol inşaatını engelleyen BM Barış gücüne korku salmak, “Geliriz ha!” demek için özel olarak çekilip MHP tarafından servis edilmiş.
Pilotların kokpitte namaz kılmasına izin çıktığını okuduğumda da herhalde bir Zaytung haberi diye düşündüm, ne akılla ne de dinle bağdaşan bu şaka-haber üzerinde fazla durmadım. Meğer doğruymuş. THY Yönetim ve İcra Kurulu Başkanı Ahmet Bolat, bu konuda bir düzenleme getirileceğini haber verdikten sonra Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü THY Uçuş Operasyon Yönergesi’nde gerekli düzenlemeyi onaylamış. Bu arada kokpitte namazın riskli olduğunu söyleyen bir personel işten atılmış.
Tatsız şakaların gerçek olduğu, akla ziyan işlerin normalleştiği, siyasetin pespayeleştiği bir ülkede yaşamanın şaşkınlığı…
Kokpitte namaz kılmayı kim talep etti?
Günbegün dökülen, gerileyen THY’deki tek eksik, pilotların namaz vaktini kaçırmamak için kokpitte namaz kılmaları özgürlüğü/hakkıymış meğer.
Müslümanlığın dinî pratikler açısından esnek bir din olduğu bilinir. Mücbir sebep; mesela yol hali, mesela modern dünyanın iş düzeni, ülkeler-kıtalar arası saat farkları vb. nedenlerle kaçırılan namazları kılma (telafî namazı) olanağı vardır. Nitekim gerçek Müslümanlar böyle davranırlar.
Kokpitte namazın mantıklı bir nedeni olmadığı gibi dinî bir açıklaması da yok. Benzer uygulamalar gibi bu karar da iktidarın çarpık zihniyetinin yeni bir propaganda salvosundan, gösteriden ibaret. Ne var ki, sadece lâfta kalmayacak, insan yaşamını hiçe sayan, son derece tehlikeli, sorumsuz, ilkel bir gösteri.
Kokpitte namazın riskli olduğunu söyleyen personeli işten atmak yerine, hemen işten uzaklaştırılması gerekenler bu uygulamaya izin verenlerin tümüdür. Yarın öbür gün meydana gelebilecek bir kazadan da onlar sorumludur.
Ben kokpitte namaz talebinin kimden geldiğini, fikrin nereden çıktığını merak ediyorum. THY pilotlarından mı? Kaç pilottan? “Çoğundan” cevabı verilse de hiç önemi yok, çünkü görev bilinciyle ve sağduyuyla karşı çıkanların işten atılma tehlikesiyle karşı karşıya kalacakları besbelli. Uçuş güvenliği gerekçesiyle risk faktörüne dikkat çektikleri için değil, bu ilkel zihniyeti paylaşmadıkları, öteki mahalleden oldukları için…
Peki, madem pilot kokpitte namaz kılabilecek; uçuş sırasında namaz kılmak isteyen dini bütün yolcuların ne günahı var? O yönetmelik de değişsin, onlar da koridorlara seccadeyi serip namaza dursunlar. (Belki bunun da hazırlığı yapılıyordur…)
Ey Müslümanlar! Din elden gidiyor, farkında mısınız?
Dindar değilim ama bütün inançlara ve dinlere saygılıyım. Sorularına cevap arayan, ölümlü olup da ölümü kabullenemeyen, bu dünyadaki acılarının öteki dünyada dineceği umuduna sarılan, kısaca insan olma trajedisiyle baş etmeye çalışan insanın inanca ihtiyacı olduğunu düşünürüm. Dinî inanç, çok büyük bir çoğunluk için ağırlığı altında ezildiği sorulara ve sorunlara verilmiş bir cevap, daha doğrusu cevap arayışıdır. Ancak, iktidar sahipleri kitlelerin inancını çıkarları ve bekaları için araç olarak kullanırlar.