Sevgili dostlar, |
6 Ekim, Bahriye Üçok’un katledilişinin 32. Yıldönümü… Ben televizyon haberciliğine TRT’de Ali Kırca’nın Açık Oturum programında başladım. 1988 Kasım’ındaki bir programa İlahiyat profesörü Üçok, bir türbanlı gençle birlikte konuk oldu ve “İslam’da örtünmenin zorunlu olmadığı” iddiasını dile getirdi. O günden sonra aldığı tehditler, kapısında patlayan bir bombayla son buldu. Patlamadan hemen sonra oradaydım. Görüntü, hala gözümün önündedir.
Yine de o dönem ders verdiğim üniversitede örtünmeyi seçen öğrencilerime konan yasaklara karşı çıktım. Meclis’te Merve Kavakçı’nın varolma hakkını savundum. O dönemki yazılarım şahittir. Yani bu konuda “geçmişinde yanlışları olanlar” arasında değilim.
Ama gelinen noktada çok net gördük ki, o dönem türbanı, kıyafet özgürlüğü adına savunanlar, iktidar olduklarında diğer kadınların giyinme özgürlüğüne sahip çıkmadı. Kadınlar dekolte ya da etek boyu yüzünden saldırıya uğradığında, İstanbul Sözleşmesi rafa kaldırıldığında, İran’da örtünme baskısıyla cinayet işlendiğinde görmezden geldiler. 90’ların mazlumları, yeni zalimin yanında saf tuttular. Günümüzde tehdit edilen, baskı gören, savunulması gerekenler, bu ülkenin laik kadınlarıdır.
Kılıçdaroğlu’nun bunu çok iyi bildiği halde, durduk yerde başörtüsü meselesini gündeme getirmesi, önemli bir yol kazası oldu. Belki herkes için giyim kuşam, özgür yaşam hakkını savunsa bu kadar göze batmazdı, ama İran nedeniyle kadınlar ayağa kalkmışken, medya sansür yasasıyla kuşatılmışken, enflasyon tarihi rekor kırmışken, ülke yoksulluktan kırılırken önüne tespih koyup başörtüsü dosyası açması, karşı tarafı tatmin etmediği gibi kendi tabanında ciddi tepki yarattı. Erdoğan, tam da köşeye sıkıştığı anda uzatılan bu ipe sarılıp pek sevdiği kimlik siyasetine, inanç alanına döndü; muhafazakârlık yarışında el yükseltti ve “Madem öyle anayasayı değiştirelim” dedi. Sonra da “örtünün Rabb’in emri” olduğunu söyledi.
Onu dinlerken, 32 yıl önce, bunun tersini söylediği için öldürülen Bahriye Üçok’u andım.
Bence CHP lideri, önce önüne tespih koyup başörtüsü yasası çıkararak muhafazakârların oyunu alabileceği fikrini veren danışmanını kızağa çekmeli, sonra da ev stüdyosunu yeniden halkın canının yandığı yere, mutfağına taşımalıdır.