Barış masasındaki taraflar, Temmuz 2017’de masadan kalkarken Crant Montana’da ne oldu?
Kıbrıs sorununu yakından bilen ve takip eden yazar Niyazi Kızılyürek ‘Crant Montana’da ne olduğunu ya hiç bilmeyeceğiz ya da azını bileceğiz’ dese de aslında herşey aşikar;
Ekonomi, AB, mülkiyet, toprak, nüfus ve yönetim modeli konularında anlaşmazlıklar kimi küçük pürüzler dışında aşılmış durumda.
Tarafların anlaşmadığı iki konu var: 1-) Ada’da garantör ülkelerin asker bulundurması ve 2-) Garantörlük!
Garantör ülkelerden Yunanistan çözüm önünde engelleyici olmayacağını taahhüt etti. Nitekin Yunanistan Başbakan’ı Cipras, “Kıbrıs’ta asker bulundurmak ve garantörlük hakkından feragat“ edeceğini açık söyledi.
Türkiye ise pozisyonunu koruyor ve geri adım atmamakta ısrarlı. Türkiye, askerlerinin Kıbrıs’ta sonsuza kadar kalmasında ısrarcı ve garantör ülke olarak tek taraflı müdahale hakkının baki olmasını istiyor.
BM Genel Sekreteri gözetiminde yapılan Montana görüşmelerinin başarısız kalmasının ana nedeni Türkiye Hükümetinin Kıbrıs’ta kalıcı olarak kalma ısrarı ve 1960 garanti anlaşmasının (tek taraflı müdahale hakkı) korunması..!
Türkiye ‘ben ne zaman istersen 1974’teki gibi askeri müdahale ederim’ diyor.
Anlaşmazlığın nedeni budur!
‘Ne olduğunu ya bilmeyeceğiz ya da azını bileceğiz’ demek kafa bulandırıcıdır ve çözümsüzlüğe hizmet ediyor.
Türkiye hükümeti birçok konuda olduğu gibi Kıbrıs konusunda da Batı’ya kafa tutuyor ve çözümsüzlük kartını oynuyor. Hatta tehdit ediyor; ‘benim istediğimi kabul etmezseniz çaresiz değiliz’ diyor. Akıncı’da bu meal de cümleler kurdu. Açıkça ‘Kıbrıs’ı kendime bağlarım’ diyor! ‘İşgali’, ‘ilhak’ ile neticelendirmek istemektedir.
Son zamanlarda AKP basınında bu minvalde yazılar da yazılıyor.
Anastasiadis ve Akıncı görüşmeler de yapıcıydılar. Asker bulundurma ve garantörlük konusunda ise iki tarafta katı; Anastasiadis ‘Kıbrıslı Türklere herşey, Türkiye’ye hiçbir şey’ derken; Akıncı, ‘ya Türkiye’ye de herşey, ya da bize de hiçbir şey’ noktasında!
Hangi yaklaşım Kıbrıs Türklerinin yararına? Trajiktir ama Kıbrıslı Türkleri temsil eden Akıncı’nın yaklaşımı hiç değil…
Akıncı, ‘KKTC’ Cumhurbaşkan’ı adayı olurken çözüm yanlısı, özgürlükçü ve iradeli bir profil çizdi ve seçimleri kazandı. Barış görüşmelerindeki tutumu iradesiz ve çözümsüz!
Hangi bağımsız ülkenin yetkilisi bir başka ülkenin kendi egemenlik haklarına tecavüzcüsünü savunur?
Sanırım Mustafa Akıncı dışında hiç kimse…!
Eğer çözüm olur ve Kıbrıs AB üyesi olarak egemen bir devlet olacak ise kimseye tek taraflı müdahale hakkı tanımaz.
Anastasiadis ve Akıncı bu konuda anlaşsalar da AB üyesi ülke ve kurumlar bunu kabul etmezler. Aksi bir durum Avrupa Birliği topraklarına işgal daveti olur!
„Sıfır garanti, sıfır asker“ formülünü gerçekçi bulmayan ve Türkiye’nin fotoğrafın içinde olmasını savunanlar kendi pozisyonlarına bakmazlar ise çözümsüzlük yanlılarıyla aynı meydana düşeceklerini bilmeliler.
‘Yeşil Hat’ bütün ‘haşmeti’ ile iki toplum arasında parıldarken o hattın içinden yükselen genç kadın ve erkeklerin çözüm sesleri ise ‘din ve bayrak arkasına saklanmış’ kirli kulaklara ulaşmak için epey kısık kalıyor…