Deklasifiye edilen belgeler İsrail’in 1973 yılındaki Yom Kippur Savşı’nda Mısır ve Suriye birliklerinin ilerlemeleri nedeniyle nükleer bir saldırı ihtimalini gündeme aldıklarını ortaya koydu.
9 Ekim’de başlayan Mısır karşı-saldırısının ardından İsrail birlikleri geri çekilmeye başladıklarında, dönemin Başbakanı Golda Meir kendi ofisinde bazı bakanlarıyla biraraya geliyor. Bu toplantıda Meir “çılgın bir planı” olduğunu belirtiyor ve bu plan nedeniyle ivedilikle Washington’a gidip dönemin ABD Devlet Başkanı Richard Nixon ile görüşmesi gerektiğini söylüyor. Hiçbir zaman yürürlüğe konulmamış planın en büyük destekçisi ise Savunma Bakanı Moşe Dayan. Aynı toplantıda İsrail Suriye’deki bazı önemli askeri hedeflere yönelik büyük çapta bir hava saldırısı yapılmasını kararlaştırıyor.
Toplantının hemen akabinde ise Moşe Dayan İsrail devletinin “yokolması” ihtimalinden bahsediyor ki bu İsrail’in “Ortadoğu’da varlığımız tehlikeye girmedikçe nükleer silah kullanmayacağız” sözüyle birlikte düşünüldüğünde Meir ve Dayan’ın nükleer felaket silahlarını kullanmaya hazırlandıklarını gösteriyor.
Araştırmacı yazar Seymour Hersh’e göre İsrail Devleti’nin elinde bulunan nükleer silahları kullanması planı “Samson Seçeneği” olarak adlandırılıyor. Bu seçenek kapsamında İsrail yönetimi eğer İsrail’in varlığının tehlikede olduğunu düşünürse elindeki bütün nükleer silahları kullanmaktan çekinmeyecek.
Uluslararası kaynaklara göre 1967 İsrail-Arap Savaşları’ndan önce de İsrail’in elinde nükleer silahlar mevcuttu. 1991’deki Körfez Savaşı’nda Saddam Hüseyin yönetiminin İsrail’e scud füzeleri atmasının ardından İsrail kabinesinin bazı üyeleri Irak’a nükleer bir saldırı yapılmasını istemişti.
İsrail’in Güney Afrika’daki Irkçı yönetimle ortaklaşa geliştirdiği nükleer kapasitesini 1990’lara kadar resmi olarak reddetti ve bu konudaki hiçbir anlaşmayı imzalamadı. Buna rağmen elindeki nükleer gücü yavaş “varlığını savunma” amacından çıkararak bir dış politika kozu haline getirmeye başladı. 2003’teki Irak Savaşı’nda da Scud füzelerinin topraklarına düşmesi durumunda ABD’den izin alarak Irak’ı nükleer silahlarla vurabileceklerini duyuran İsrail yönetimi İran’ın da barışçıl olarak nitelendirdiği nükleer faaliyetleri nükleer silahlarla vurabileceğini açıklamıştı.