Ortadoğu uzmanı Cockburn, Havalimanı saldırısının Türkiye’deki son saldırı olmayacağına vurgu yaptı. Saldırının kendisini şaşırtmadığını söyleyen Cockburn, “Türkiye IŞİD’e gösterdiği müsamahanın sonuçlarını yaşıyor” tespitinde bulundu
Batı medyası İstanbul saldırısının ardından yaşanan gelişmeleri çok yakından takip ediyor. Saldırının niteliği, kapsamı ve nedenleri masaya yatırılırken, yapılan analizlerde, Türkiye’nin “radikallerin Suriye’ye geçiş noktası olmasına” sıklıkla vurgu yapılıyor. İngiliz Independent Gazetesi’nin deneyimli Ortadoğu Muhabiri Patrick Cockburn, son dönemde ard arda yaşanan saldırılardan önce, “AKP’nin Suriye’deki politikalarının bir dizi yanlış hesaplamadan ibaret” olduğunu belirtmiş, “radikallere gösterilen müsamahanın Türkiye’yi de Suriye’de yaşanan iç savaşın içine çekeceğini” söylemişti.
İstanbul saldırısının ardından BirGün’ün Skype marifetiyle ulaştığı Cockburn, yaşananların AKP’nin yanlış politikalarının eseri olduğu görüşünü yineledi, saldırının kendisini şaşırtmadığını belirtti: “Suriye’deki şiddetin Türkiye’ye sıçraması her zaman olasıydı. Epeyce erken evreden itibaren IŞİD’in Türkiye’de hücrelerinin olduğu da belliydi, bunu önceki saldırılarda da gördük. IŞİD’in baskıya karşı saldırılarla yanıt verdiği de biliniyor. Ve Türkiye özellikle sokaklardaki turist sayısıyla, az sayıda saldırıdan çok büyük zarar görmeye açık. Bu nedenlerle bu saldırı beni şaşırtmadı.”
Saldırılar devam edecek
Cockburn’a göre, havaalanı saldırısı Türkiye’deki son saldırı olmayacak. Çünkü “Ne yazık ki, onları durduracak bir şey yok.”
“Açık ki Suriye iç savaşının erken evresinden bu yana, IŞİD, El Nusra ya da Ahraruş Şam gibi radikal Selefi cihatçı hareketlerin sınırı geçmesine, Türkiye’yi sığınak olarak kullanmalarına ve yabancı gönüllülerin Türkiye’den Suriye’ye geçiş yapmasına müsamaha gösterildi” diyen Cockburn’un anlattıklarına göre, AKP’nin politikaları radikallere can suyu oldu: “Ve bu (müsamaha) köktencilerin Suriye’de bir alt yapı kurmalarına olanak sağladı. O altyapı olmasaydı bunları yapamazlardı ve o alt yapı hâlâ orada duruyor.” Cockbburn’a göre, “Türkiye’nin, daha önce Suriye’de cihatçılara gösterdiği müsamahanın sonuçlarını yaşadığı ileri sürülebilir.”
Suriye politikası değişmez
Suriye’de iç savaşın başında, AKP hükümetinin Müslüman Kardeşler’le ve giderek artan şekilde diğer radikal gruplarla işbirliğine açık olduğunun altını çizen Cockburn, “Türkiye’nin Suriye politikası çok acemice, savaşın en başından beri Esad’ın gitmeyeceği belliydi fakat Ankara’da düşeceğine dair bir inanç vardı” diyor.
Cockburn’a göre, dış politikada yeni bir döneme giriyor gibi görünen AKP’nin Suriye politikasının değişmesi ise beklenemez.
“Türkiye’nin büsbütün izole edildiği açıkça ortada, komşularla sıfır sorun politikası bütün komşularla soruna dönüştü” diyen Cockburn, İsrail’le anlaşma ve Rusya’dan özür hamlelerinin AKP’nin bu izolasyonu kırmak için sürdürdüğü politika değişikliğine örnek olduğunu belirtiyor. “Politikalarının nereye gittiğini görebiliyoruz. Düşmanlarını ve Türkiye çevresindeki düşman devletlerin sayısını azaltmak istiyor, bu konuda da başarılı. Ama bunun da sınırları var. Bu işin Esad’a kadar varıp varmayacağını konuşuyoruz. Olacak gibi görünmüyor. (…) Her iki tarafında da Kürtler’le ilgili kaygıları olması, Türkiye’nin Esad’la bir anlaşma noktasına varmasını sağlamaz. Türkiye’nin Esad’ın gitmesine dair isteğinden geri dönmesi zor.”
AB ile ilişkilerde de radikal bir değişiklik beklemiyor İngiltereli gazeteci. Cockburn, ABD’nin YPG’ye desteği konusunda AKP’deki rahatsızlığın ise devam ettiğini, ancak bu konuda bir çeşit anlaşmaya varıldığını söylüyor. Bu anlaşma, Türkiye’nin bu konuda sessiz kalmasını da içeriyor olabilir.
***
‘Bölgedeki başarısız politikalarının sonucu’
ABD Dışişleri Bakanlığı’nda uzun yıllar üst düzey danışmanlık yapan David L. Phillips de Huffington Post’a yazdığı makalede, İstanbul saldırısı için AKP’nin “Bölgedeki başarısız politikalarının sonucu” diye yazdı.
AKP’nin Suriye’de radikalleri desteklediğini ileri süren Phillips, “MİT savaşçıları desteklemek için altyapı oluşturdu” dedi. Phillips, bu desteğin boyutlarını, “Askeri işbirliğinden ve silah transferinden lojistik desteğe, finansal yardımdan sağlık hizmeti tedariğine kadar” ifadeleriyle açıkladı.
“Cihatçı otobanı Türkiye’de Urfa’dan Suriye’de Rakka’ya kadar uzanıyordu” diyen Phillips, “Türkiye sınırını kapatmayı başaramayarak, IŞİD’in petrol ticaretine göz yumdu. Türk kaçakçılar IŞİD’e her yıl 500 milyon dolar sağlayan petrol ticaretini kolaylaştırdı. Türkler tedarik zincirinden çıkar sağladı” dedi.
Yazısında “İstanbul saldırısının IŞİD’le mücadeleyi yükseltmek için bir uyarı alarmı olabileceğini” ifade eden Phillips’e ulaşıp, saldırı sonrası gelişmelerin AKP’nin ABD ile yakınlaşması konusunda etkili olup olamayacağını sorduk. Phillips şöyle konuştu: “ABD bu trajedi döneminde Türkiye’nin yanında duruyor. İlişkileri tam anlamıyla yenilemek için ise Türkiye IŞİD’le mücadelede daha aktif olmalı. Erdoğan her ikisine aynı anda sahip olamaz.”