Özlem, İdil ve 8 arkadaşının gözaltına alınmalarının üzerinden henüz saatler geçmiş A Haber „Büyükada’da Ajan Avı“ manşetiyle çıktı!
Akşam gazetesi, „Kılıçdaroğlu İstanbul’a yaklaşırken, sinsi plan deşifre oldu, yeni Gezi provokasyonunun hazırlandığı belirlendi“ dedi.
Devletin 1 numarası olan Erdoğan, „15 Temmuz’un devamı niteliğindeki bir toplantı“ dedi.
Star Gazetesi, „Büyükada’da İngiliz parmağı“ manşetiyle çıktığı haberinde şöyle diyordu: „İnsan Hakları savunuculuğu görüntüsü altında Gezi benzeri kalkışma planlanan Büyükada’daki ihanet buluşmasının ardından ABD’nin ‘CIA’ ve İngiltere’nin ‘MI6’ örgütleri çıktı“
5 Temmuz günü gözaltına alınan Özlem Dalkıran, İdil Eser ve 4 arkadaşları 18 Temmuz günü sabaha doğru tutuklandı. Diğer 4’ü hafta da üç gün imza vermek şartı ile serbest bırakıldı.
Basın ve Erdoğan Hak Savunucularının suçlarını saptarken soruşturmanın hiç bir aşamasında soruşturmayı yürüten kişiler ‘yeni bir Gezi mi tertipliyorsunuz?’, ‘CIA ve MI6 ile ilişkilerinizi anlatın!’ demediler!
Polisin bulamadığı örgütü Cumhuriyet Gazetesi buldu: „İnsanlık Örgütü“!
Ben de bu örgütün üyesiyim! Haktan, adaletten ve barıştan yana bütün kadın ve erkekler bu örgütün üyesi!
Tutuklananlardan İdil Eser, Af Örgütünün yaptığı kampanyalar nedeniyle suçlanıyor. Örneğin Af Örgütünün Gezi döneminde ‘Türkiye’ye biber gazı satılmaması’ için yaptığı kampanya nedeniyle İdil Eser DHKP-C’ye destek vermekle suçlanıyor.
15 Temmuz darbe girişimi ardından başlayan toplu tutuklama, ihraç ve kötü muamelelere karşı Af Örgütü’nün kampanya ve acıklamaları nedeniyle İdil, ‘Gülen darbesine’ destek vermekle suçlanıyor.
Yine Af Örgütü Kürt illerindeki insan hakları ihlallerine dikkat çektiği ve buna ilişkin kampanya ve raporlarlar hazırladığı için İdil, PKK’ye destek vermekle suçlanıyor.
İdil Eser gibi Özlem Dalkıran ve diğer İnsan Hakları Savunucuları da yaptıkları ve katıldıkları İnsan Hakları çalışmaları nedeniyle kokteyl (DHKP-C, PKK, FETÖ) Örgüt suçlaması yöneltiliyor.
Bu suçlama özünde üyesi oldukları İnsan Hakları örgütlerine yapılıyor. Bu tutuklamalar Uluslararası Af Örgütü Türkiye Başkanı Tamer Kılıç’ın tutuklanmasıyla başlayan Uluslararası İnsan Hakları örgütlerine dönük operasyonun bir parçası…
Bu operasyonların arkası gelir mi?
Gelme ihtimali çok yüksek!
Özlem Dalkıran, İdil Eser, Veli Acu, Günal Kurşun, Ali Garawi ve Peter Steudter cezaevinde! İlknur Üstün, Nalan Erken, Nejat Taştan ve Şeyhmus Özbekli haftanın üç günü gidip polise imza veriyorlar!
Özlem ve arkadaşlarının suçlarını biliyorum! Türkiye’de işkence mağdurlarının sesini dünyaya duyurdular!
Gezi’deki polis şiddetini kınadılar, bitsin istediler!
OHAL ve KHK’lar ile gelen hak ihlallerine dair raporlar hazırladılar ve insanlık onuruna yakışmayan uygulamaların bitmesini istediler.
Gazeteciler, akademisyenler, siyasetçiler ve insan hakları savunucuları hapsedilirken mağdurlar ile dayanışma içinde oldular.
Türkiye’ye ısrarla uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülüklerini hatırlattılar. Mültecilerin yanında oldular; haklarını savundular.
Sur ve Cizre’deki insanlık dramına sessiz kalmadılar!
İstediler ki;
İşkence son bulsun;
Adil yargılanma olsun;
Adalet varolsun;
Yaşama hakkına saygılı olunsun;
Düşünce ve ifade özgürlüğüne dokunulmasın;
Keyfiyet ve ölçüsüzlük olmasın…
Bu insanlar Erdoğan hapsedildiğinde onun haklarını da savundular!
Erdoğan bunu anlamaz.
O ancak onun gibi düşünenlerin haklarını savunur; o ancak onun etrafındaki dar bir kesimle el ele olur!
İnsanlık Örgütü Cezaevinde ve yazık ki her gün sayıları artıyor!