2009 yılında ulaşıma yapılan zamların ardından turnikeden atlama eylemleriyle köşeye sıkışan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İETT’nin ayda 12 milyon TL zarar ettiğini iddia etmişti. Zam mahkemeden döndükten sonra da bu beyanını sık sık tekrarlayan Topbaş’ın hesabı hep şüphe uyandırsa da, o bu iddiadan hiç vazgeçmedi.
2012 yılı Eylül ayında hazırlanan ve Halkın Sesi’nin ulaştığı, “Toplu Ulaşımda Tarife Değişikliği Raporu” başlıklı bir kurum içi çalışmada yer alan veriler, “zarar ediyoruz” söyleminin palavra olduğunu ortaya koyuyor. İETT’nin kendi hesaplarına göre İETT sadece bilet satışlarından ve akbil dolumlarından aylık 131 milyon 453 bin TL gelir elde ediyor. Bayilere ödenen primlerden sonra elde 130 milyon kalıyor.
İETT bu miktarı kendi içinde raporluyor ve örneğin aktarmalardan, aylık abonman satışlarından elde edilen gelirleri, her abonman sahibinin ortalama ne kadar otobüse bindiğini tek tek hesaplıyor.
Zarar etmek için büyük çaba gerek
Gelirini bu kadar sıkı kontrol eden İETT’nin bir de masraflarına bakalım. Kurum içinden yapılan çeşitli açıklamalara bakarak aylık akaryakıt masrafının yaklaşık 30 milyon TL olduğu söylenebiliyor. 7 bin personelin kuruma maliyetinin ise fazla fazla hesaplandığında 40 milyon TL’yi aşmayacağı tahmin ediliyor. Bu iki kalemin, yani 70 milyonun İETT’nin maliyetlerinin çok büyük bir bölümünü oluşturduğu biliniyor. Geri kalan 60 milyonun nerelere harcandığı ve üstelik zarar edildiği ise tam bir muamma.
Ya diğer gelirler?
Muammayı büyüten nedenlerden biri de İETT’nin tek gelirinin bilet satışı ve akbil dolumu olmaması. Rapora göre İETT sadece Eylül ayından 87 bin 830 adet kart dağıtmış. Bu kartların küçük bir maliyeti olduğu muhakkak ancak en az 10 TL’ye satılan, kayıp halinde bedeli 40 TL’ye kadar çıkabilen kartlardan 1 milyon TL’nin üzerinde kazanıldığını tahmin etmek güç değil.
Ayrıca yaklaşık 1 milyon 300 bin indirimli kart sahibi, vize ücreti adı altında her yıl 5 TL ödemek zorunda. Buradan elde edilen hasılat da 6 milyon TL’yi geçiyor. Yani ayda 500 bin TL!
Bu gibi gelirler buzdağının görünen yüzü. Metrolarda, metrobüslerde, otobüslerin üstünde, içinde alınan reklamların hesabı işin içine hiç katılmıyor. İETT’nin resmi bütçe verilerine göre aylık reklam gelirleri 2 milyon TL civarında. Kira gelirleri de cabası. İETT’ye göre bu gelirler ayda sadece 1 milyon TL. Oysa metroda bir dükkanın, otomatın veya ATM’nin metrekaresinin kirası en az aylık 1000 TL. 22 bin metrekaresi kiralanmak istenen metroda hedefin altında kalınsa da sadece 1000 metrekareyle bu rakam aşılıyor. Hızlı tramvayın, metrobüsün vs. kira gelirleri bu hesaba dahil değil.
Ufacık bir zamla günde yarım milyon TL!
İETT verilerine göre günde ortalama 4.5 milyon kere İETT araçlarına biniş yapılıyor. Yani ulaşıma yapılan 1 kuruşluk zam İETT’ye günde 45 bin TL fazladan kazandırıyor. Eylül ayındaki 10-15 kuruşluk zam, İETT’ye günlük 500 bin TL, aylık da 15 milyon TL fazla kazandırıyor. Diyelim ki 12 milyon zarar enflasyon nedeniyle arttı ve 15 milyona çıktı.
Acaba Topbaş bu “zarar”ı karşılamak için 10-15 kuruş daha zamdan geri durur muydu? Tabii ki hayır. İETT’nin kendi raporlarına ve bütçe verilerine göre her şey ortada: İETT halkı fena kazıklıyor.
(ajanslar)