İktidar yani güç farkında olmadan sinsi bir şekilde gündemi değiştirir ve bunun ayırdına varanlar azınlıkta olur. Ülkemizde 6 milyon genç gelecekten umutsuzken, ekonomi her geçen gün kötüye giderken iktidar zamanında bir hareket yaptı ve papağan etkisi oluşturarak gündemi değiştirdi. İktidarın bu hamlesi kendi açılarından yerinde bir karar. Eşitsizlikleri unutturup kutuplaşma yaratmak ve kendi destekçilerini bir arada tutarak düşman var etmek. Sabaha kadarda yazsam iktidarın bu sinsi oyununu geniş halk kitlesine anlatmak mümkün değil. Bu sebeple iktidar ancak karşıtlık yaratarak var olur. Ve bunu başardılar. Daha öncede defalarca başarmışlardı. Ve halada gücü kullanarak başarıyorlar.
Türk burjuvazisi yaratmada son halka olan iktidar yıllardır ettiği mücadele sonucu bunu başardı. Yüzlerce yandaşı zengin etti. Torpille kendi kadrolarını doldurdu. 6 milyon genç ise karamsar bir yaşamla yaşama tutunmaya çalışıyor. Ne okuyor nede çalışabiliyor bu gençler. Çünkü onların torpilleri yok. Onlar maymunluğu beceremediği için bu haldeler.
O kadar vicdansızlar ki yedikçe yiyorlar ve doymuyorlar. Onlar yedikçe halka daha çok yük biniyor. Yandaşlara peşkeş çekile çekile paraları koyacak yer bulamaz hale geldiler. Tüm bunlar karşısında insanın vicdanı nasıl sızlamaz? Suçu onlar işler ama bizim vicdanımız sızlar. Aklım almıyor. Tüm bu olanlara rağmen nasıl oluyor da halk uyanamıyor? Sömürüldüğü halde niçin uyanmıyorlar? Zenginlerin her gün zenginleştiğini, son model arabalara bindiğini, çocukları en iyi okullara gönderdikleri gördükleri halde, bu nasıl bir uyuşmadır ki göremiyorlar?
Rüşvet, torpil, liyakatsizlik, yolsuzluk ne ararsanız var bunlarda. Ama azda olsa adalet, liyakat, eşitlik, kardeşlik yok. Ve her geçen zaman zarfında daha da saldırganlaşıyorlar. Milyarlarca çarçur edilen garibanın parası yetmiyormuş gibi devletin her ay doyurması gereken milyonlarca memurda cabası. Yandaşları doyurmak için vergileri çok fazla almaya başladılar. Nereye gidiyor bu vergiler? Neyin vergisidir ki bu kadar yüksek? Yandaşlara gidiyor. Çünkü doymuyorlar. Para geldikçe daha bir sarhoş oluyorlar. Garibanın alın terini hiç ettikçe huzur buluyorlar. Garibanda ezildikçe, bu aşağılık zihniyet refah içinde şımardığı ölçüde beli bükülüyor. Bu zihniyetin adı değişir, tarihi de değişir ancak kafa yapıları asla değişmez. Kur’an’da bir ayet vardır: Yedikçe yiyenleri, mal mülk hırsıyla dolup taşanları zenginlikten şımaranları eleştiriyor. Gerçekten aklım almıyor. İslamcı olduklarını söyleyen bu insanlar bu kadar Kur’an ayetini görmüyorlar mı? Milyonlarca insanın hakkına girdiklerini hiç mi düşünmüyorlar? Kendilerini kusursuz mu sanıyorlar? Hadi bizim eleştirilerimiz ciddiye alınmıyor. Peki destur ile andıkları Muhammed’in yaşamını da mı görmüyorlar. Muhammed’i niçin örnek almıyorsunuz? O sizin peygamberiniz değil mi? Eğer sizler gerçekten ölümden sonra bir yaşam olduğuna inanıyorsanız hesap vermekten hiç mi kokmuyorsunuz? Bir ateist bunları yapsa ve korkmasa anlayabilirim. Nasıl olsa yok olacağını düşünür. Sizler ebedi bir cennet ve cehenneme inanan insanlar olarak bir ateist kadar bile ahlaklı olamıyorsunuz? Medeniyette en ileri ülkeler en fazla ateiste sahip ülkeler. Bu nasıl olur hiç sorgulamıyor musunuz? Biz beklerdik ki tam tersi olsun. Hayır, bizler yanıldık. Maalesef din öyle bir duygu ki en büyük anlamı insana verdiği gibi onu rezalete sevk edebiliyor. Bu kadar farklı durumlar ortaya koyuyor. Dinin olduğu yerde aklın esamesi okunmuyor. Eğer şu dine halen sarılıyorsam Ali Şeriatilerin İhsan Eliaçıkların anlattığı dinin gerçek olduğuna inandığım için. Yoksa bu dinin en büyük düşmanı olurdum. Hayatımı bu dini yok etmek için harcardım.