Sevgili dostlar,
Erdoğan ve Putin dünkü basın toplantısında Suriye’deki “teröristlerden” yakındılar. Ancak ikisinin söz ettiği teröristler farklıydı:
Erdoğan “terörist” diye Fırat’ın doğusundaki PYD-YPG’yi kastediyordu; Putin ise rejim güçlerine karşı savaşan cihatçıları…
“Teröristler Rus askeri tesislerine saldırı girişiminde bulunuyor” dedi Rus lider: “idlib gerilimi azaltma bölgesinin, militanlar için bir barınak ve platform olarak kullanılmaması gerekir” sözleriyle de, Türkiye’nin kontrolündeki gözlem noktalarına atıf yaptı.
Rusya ve Suriye, Türkiye’nin cihatçılara silah taşıdığına ve gözlem noktalarında sığınak sağladığına inanıyor. Nitekim geçen hafta Türk konvoyuna yönelik Rus hava saldırısından sonra Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, “Teröristleri vurmaya devam edeceğiz” demişti.
AKP hükümeti, yaşanan bütün felaketlere rağmen bölgedeki cihatçıları beslemeye devam ediyor. Dünkü Cumhuriyet’te Alican Uludağ, Suriye’deki cihatçı gruplara silah verilmesi, bu silahların yurtdışından gümrüksüz getirtilmesi ve militanların sınırdan serbestçe geçirilmesi kararının, Ağustos 2015’te Davutoğlu başkanlığındaki Bakanlar Kurulu’nda alındığını yazdı. Silah yüklü MİT TIR’larının 2014 başında durdurulduğu düşünülürse kabine kararının, önceden beri süren ve aslen illegal olan bu silah transferine karışan kamu görevlilerine yasal koruma sağlamak için alındığı tahmin edilebilir.
Sonradan birçok olayda açıkça ortaya çıktığı gibi, Hükümet bu kararıyla sadece Suriye bataklığına dalmakla kalmamış, aynı zamanda “dost unsurlar” dediği cihatçıları Türkiye’de siyasi çıkarları için kullanmaya da başlamıştır.
Davutoğlu’nun geçenlerde, “7 Haziran-1 Kasım 2015 arasıyla ilgili defterler açılırsa birçokları insan içine çıkamaz ” diyerek şantaj yaptığı dönem, tam da bu cihatçıların Türkiye’de katliamlar yaptığı dönemdir.
Türkiye yıllardır, hem içerde, hem dışarda o vahim kararın bedelini ödüyor. Asıl ibret verici olan, o kararın altında imzası olanların, şimdi insan içine çıkmaktan söz edebilmesi…