Şırnak, Silopi, Sur ve Cizre’de yürütülen savaşın ahlaksızca olduğunu” söylediği için hakkında 7 yıl 6 ay hapis cezası istenen Antikapitalist İlahiyatçı-Yazar İhsan Eliaçık, sözlerinin arkasında olduğunu belirterek, “Bizi muhafazakar tabanda itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar” dedi.
İSTANBUL –Demokratik İslam Kongresi (DİK) Gençlik Komisyonu’nun 13 Aralık 2015’te İstanbul Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nde (DİAYDER) düzenlediği “Demokratik ve Özgürlükçü İslam” panelinde yaptığı konuşma nedeniyle Antikapitalist İlahıyatçı-Yazar İhsan Eliaçık hakkında İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından dava açıldı. “Örgüt propagandası” yapmak iddiasıyla yargılanan Eliaçık’ın 28 Mart’ta görülen duruşmasında savcı, mütalaasını sundu. Savcı Eliaçık’ın “örgüt propagandası” yaptığı gerekçesiyle 7 yıl 6 ay hapsini istedi. Duruşmaya katılmayan Eliaçık’ın son savunmasının alınması üzerine duruşma 17 Nisan’a ertelendi.
‘Bunun Ahlaksız Bir Savaş Olduğunu Söyledim’
Kendisi hakkında istenen hapis cezasını değerlendiren Eliaçık, “Yargılandığım dava, 2015 yılı sonlarına doğru Yenibosna’da bulunan DİAYDER’de yaptığım konuşmanın gazetelere, internet sitelerine yansımış halidir. Bir soru üzerine Hendek Savaşı’nı anlatmıştım. Anlattığım Hendek Savaşı’nın, o dönem Şırnak, Silopi, Cizre, Sur’da kazılan hendeklerle ilişkili olduğu iddia edildi. Sanki Peygamber’in Medine’de yaptığı Hendek Savaşı’nın buradakilere benzetiyormuşum, dini bir meşrutiyet kazandırıyormuşum gibi bir sonuca varmışlar. Ben konuşmamda herhangi bir örgüt propagandası yapmadım. Şırnak, Silopi, Sur ve Cizre’de ‘terörle mücadele’ adı altında yapılanları eleştirdim. Cenevre Sözleşmesi’ne, uluslararası evrensel ahlaki ilkelere, İslam dinine ve hatta Türk töresine aykırı bulduğum manzaralarla karşılaşınca bunları eleştirdim. Bunun ahlaksızca yürütülen bir savaş olduğunu söyledim” diye aktardı.
‘SÖZLERİMİN ARKASINDAYIM’
Eleştirdiği konuları Eliaçık şöyle anlattı: “Eleştirdiğim 3 başlık şunlardı: Birincisi Taybet Ana’nın cenazesinin 7 gün dışarda bekletilmesi. İkincisi PKK’li kadın Kevser Öztürk’ün öldürüldükten sonra cesedinin çırılçıplak soyularak teşhir edilmesi ve resimlerinin çekilip sosyal medyada paylaşılması. Üçüncüsü de Hacı Birlik’in ölüsünün zırhlı aracın arkasına bağlanıp sürüklenmesiydi. Bunların savaş ahlakına da, İslam dinine de aykırı olduğunu ve hatta Türk töresine de aykırı olduğunu söyledim. Aynı zamanda bunu yapanların derhal görevden alınmasını, soruşturmaya tabi tutulması gerektiğini söyledim. Nitekim dönemin valileri ve Başbakan Ahmet Davutoğlu bunlar hakkında soruşturma açacağını söylemişti. Benim eleştirdiğim konular da bunlardı. Ben sadece burada gördüğüm evrensel ahlaki ve dini ilkelere ters uygulamaları bir din, düşünce adamı olarak, dikkat çekerek uyardım. Savcı bunu bir terör örgütü propagandası olarak değerlendiriyor. Bu söylediklerimin yine arkasındayım. Ben genel olarak hem çözüm süreci hem de çözüm sürecinden sonra olan söylediğim tüm sözlerin arkasındayım” dedi.
‘ÇİFTE STANDART UYGULANIYOR’
“Eğer bana açtıkları davada samimiyseler, kendilerine de dava açmalılar” diyen Eliaçık, “Burada çifte standart uygulanıyor. Benim 7,5 yıl ceza almamı istiyorlar. Ama onlara hiçbir şey olmuyor. Benim söylediğim yanlış değil, ben doğru bir şey söylemiş oluyorum. Ben bir gerçeği ifade etmiş oldum. Bunun terör propagandası ile hiçbir alakası yok” ifadelerini kullandı.
‘Bizi Muhafazakar Tabanda İtibarsızlaştırıyorlar’
Son dönemde iktidarın özel olarak hedefi haline geldiğinin altını çizen Eliaçık, fuarlara alınmamasının ve bir grubun sözlü sataşmasına maruz kalmasının ardından bu son olayın bunların devamı olduğunu belirtti. Eliaçık, “Çorlu’da onur konuğuydum ve hükümete yakın finans kuruluşu Çorlu Kitap Fuarı’ndan desteğini çektiğini ilan etti. Geçtiğimiz ay da, bu sefer MHP’nin Isparta Belediye Başkanı, önce Isparta Kitap Fuarı’na geleceğimi ilan etti arkasından kitap fuarına sokulmayacağımı bildirdi. Burada Devlet Bahçeli etkili oldu. Türklerin dünyayı ele geçirme ideali anlamında ‘Kızıl Elma şirktir’ dediğim için Devlet Bahçeli beni hedef gösterdi. Bütün bu baskıların bizim savunduğumuz fikriyatla ilgili olduğunu düşünüyorum. Şu anda beni terör örgütü propagandası yapmaktan cezalandırmak istiyorlar fakat bu işin bahanesidir. Asıl cezalandırılmak istedikleri yer burası değil. Biz mevcut hükümete esastan eleştiriler yöneltiyoruz. Mesela ne diyoruz: ‘Kapitalizme abdest aldırıyorlar’ diyoruz. ‘Haram para kazanıyorlar’ diyoruz. ‘Servet biriktiriyorlar’ diyoruz. ‘Haksız kazançlar elde ediyorlar, din istismarı yapıyorlar’ diyoruz. Bunlara bir şey diyemiyorlar. Bunları mahkemeye veremiyorlar. Onlardan ceza vermeye kendilerini yediremiyorlar ama ‘terör örgütü propagandası’ diyerekten muhafazakar tabanda da bizi dini olmayan bir konudan cezalandırmak istiyorlar. Bizi muhafazakar tabanda itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar” şeklinde konuştu.
MA / Bilal Seçkin