Ankara Mamak’taki kadınlar ‘Kriz yok’ diyenlere tepkili: Her geçen gün yaşamımız daha da zorlaşıyor.
Eren SANCI /Burcu AKTAŞ/ Ankara
Yıllık enflasyon yüzde 24.5 seviyesinde. Her ne kadar Hükümetten “Kriz mriz yok” şeklinde açıklamalar gelse de emekçilerin yaşamları yukarıdan bakıldığı gibi değil. Ankara Mamak’ta General Zeki Doğan Mahallesi’nde yaşayan kadınlar gün geçtikçe yaşamın daha da zorlaştığını söylüyor. Kadınlar artık kuaförün de giyinmenin de lüks hale geldiğini söylüyor.
Önce Ankara’daki musluk suyunun kirliliğinden dem vuruyor bir kadın. “Zaten içmeye kullanamıyoruz. İçmek için dışarıdan alıyoruz. Eskiden sudan ucuz derdik, şimdi ona bile zam geldi.”
Ülkenin durumunun gittikçe kötüye gittiğini, bunun kendilerini direkt etkilediğini örneklerle anlatıyor: “Benim biri üniversiteye giden, biri de küçük iki çocuğum var. Tek maaşla geçiniyoruz. Başka da gelirimiz yok. Üniversiteye giden çocuğum harçlığını çıkarmak için yarı zamanlı işlerde çalışıyor. Eskisi gibi rahat değiliz. Çocuklarım okuyor ama bir yandan okul parası, bir yandan dershane parası veriyoruz. Bir de okuduktan sonra işsiz kalmaları korkusu var, hangi birine yanayım…” Geçen ay 150 lira elektrik, 110 lira su faturası ödediğini söyleyen kadın, elektriğe gelen zamlarla birlikte faturalar için daha da endişendiliğini söylüyor.
Yüksek enflasyon ve TL’nin değer kaybetmesiyle birlikte ceplerinden daha fazla paranın çıktığını ancak karşılığında ellerine geçenin azaldığını söylüyor: “Önceden 50-100 liranın kıymeti vardı. Sabah 50 lira bozuyorum akşam yemek yapmadan para bitiyor. Gıdım gıdım idare ediyorum. Bir şeyleri yaparken bir şeyler eksik kalıyor.”
Ekonomik sıkıntıların artmasıyla kadınların kendilerine bile zaman ayıramadığını ifade eden kadın, “Ben bir kadın olarak kendime bakamıyorum. Kuaförü unuttum, doğru düzgün giyinmeyi unuttum” diyor.
Gelinen noktanın iktidarın yanlış politikalarından kaynakladığını, iktidardakilerin insanları sürekli kutuplaştırdığını ifade eden kadın, “Açlık Alevi, Sünni, Kürt diye ayrım yapmıyor. Bu yüzden bu durumdan çıkmak için insanların birleşmesi gerekiyor” diyor.
Sohbetimize katılan diğer kadın ise dört yıllık üniversite mezunu olduğunu, eşinin inşaat işçisi olduğunu söylüyor. Geçimlerini tek maaşla sağladıklarını ifade eden kadın şunları anlatıyor: “Ben işsizim. Eşim maaşını aldığında parayı elimizde göremiyoruz, olduğu gibi kredi kartı borçlarına gidiyor. Şu anki durumun başka bir partiyle de değişmeyeceğini düşünüyorum. Gittikçe daha kötüleşen bir durumdayız. Kriz var bile diyemiyoruz sürekli bir baskı altındayız.”
Patronlar şirketlerini kapatarak paralarını başka ülkelere aktarıp yurt dışına kaçtığını, iktidarın ise faturayı emekçilere ödetmek istediğini belirten kadın, “Seçim dönemlerinde kötünün iyisi diyerek hareket etmemeliyiz” diyor.