Yol hüzünlü ve dolmuşun teybinde bir Kürt ağıdı çalıyor. İnsanların yüzlerindeki Hüzün ve belirsizlik duygusu sanki yola sinmiş…
Gever’e GBT, çanta ve üst aramasından sonra girebiliyorum. Van’dan iki saatte gidilebilen yolu 5 saatte kat edebiliyoruz. Uzun araç kuyrukları var ve eziyete varan aramalar…
Şehir bir güvenlik bölgesi… Her tarafta polis araçları ve silahlı özel harekatçılar.
Gever 80 bin nüfuslu ve dağ yamaçlarıyla çevrelenmiş.
Ilk top atışları 13 Mart 2016’da yasağın başlamasına saatler kala yapılmış.
Sokağa cıkma yasağı ve abluka nedeniyle şehrin %80’ni göç etmiş. Silah ve top sesleri nedeniyle köpek ve kediler de kenti terk etmiş.
Çatışmalar yasağın ilk 38 günü sonunda durmuş ve bu sürede 78 YPS’li ve sivil hayatını kaybetmiş. Kaç asker veya polisin hayatını kaybettiği ise bilinmiyor.
Yasak 30 Mayıs günü kalkmış ve gidenler geri geliyorlar. Köpek ve kediler de şehrin diğer sakinleri gibi terk ettikleri sokak ve caddelere dönüyorlar.
Gever yaralarını sarmaya çalışıyor.
HDP’li Milletvekilleri DBP ilçe teşkilatı ve DBP Belediyeleri ile Rojava Derneği dışında yardım eden kimse yok. Bir de iki-üç gönüllü var. Rojava Der ve Gap Belediyeler birliği tüm imkanlarıyla Gever’de; teknik, insani yardım, hukuk ve sağlık komisyonları kurulmuş, yoğun bir faaliyet içindeler.
Yaklaşık 11 bin konut tahrip edilmiş ve yaşanmayacak durumda. Tahrip olmayan evlerin içi ise adeta talan edilmiş; halılarına sigaralarını söndürmüşler, tv’ler parçalanmış ve evlerin içi adeta çöplük! Kanepeler ve döşekler yırtılmış, yastıklar parçalanmış. Şehir yağmalanmış…
Yaralarını sarmak için Gever’in her şeye ihtiyacı var. Gıda lazım, battaniye lazım, buzdolabı lazım, tv lazım, pencere, kapı ve cam lazım… Su, giyim ve cocuk sütü ve pedi lazım… Insanlar dukkanlarını ve işlerini kaybetmişler. Yaşamak için paraya ihtiyaçları var. Tüm bu yardımları Rojava Derneği üzerinden yapmak mümkün. Yine Heyva Sor ve diğer Kürt kurumları üzerinden yardımları ulaştırmak ve Rojava Der ile ilişkilenmek mümkün. Mağdur ailelerle dayanışmak için bu kurumlar üzerinden kardeş aile olmak mümkün ve gerekli. Yine Gelen yardımları dağıtmak ve paketlemek için gönüllülere ihtiyaç var.
Yakılmiş ve tahrip edilmiş bir dükkanın kepengine Gever halkına hitaben şöyle yazmışlar: “Yolumuzu kestiniz şımarık çocuk dedik. Ekmeğimizi çaldınız köpektir aç kalmış dedik. Canımızı yaktınız bekledik, sustuk, sabrettik.
Amaa!
Vatanıma ve bayrağa yan baktırmayız…” Yazan kim?
Koçhisarlı imzalı JÖH ve PÖH uyeleri. Gever’i ablukaya alan, öldüren ve şehri yağmalayan kişiler…
Yazan kişi veya kişiler haksızlığa uğradığına inanıyor. Bilmeyen diyecek ki Türklüğü Gever inkar etmiş, asimile etmeye çalışmış, katliam yapmış, dilini yasaklamış, varlığını yasakkamış ve horlamış. Bilmeyen diyecek ki Kürtler zalim ve zorba. Bilmeyen diyecek ki Gever hakkı gitti Koçhisar’ı kuşatmış, sokağa çıkmayı yasaklamış ve şehri boşaltmış. Bilmeyen diyecek ki Geverliler Koçhisar’ı tank, top ve obüslerle bombalamış ve 78 insan öldürmüşler, şehri yağmalamış ve talan etmişler.
Zalim olan kendini mazlum sanıyor. Mahremine girdiği ve işgal ettiği şehre hala racon kesiyor.
Tarih bunları zalim olarak anacaktır!
Tıpkı Cizre’de, Nusaybin’de ve Şırnak’da olduğu gibi bu zalimin Gever’de vurduğu Kürtlüktür… Tahrip edilen, hırpalanan, öldürülen, bombalanan, yağmalanan, göç ettirilen Kürtlüktür!
Gever’de Bayrağın temsil ettiği enkaz ve ölüm. Bir de utanmadan kalkmışlar enkaza çevrilmiş mahallelerde enkaz olmuş binaların üzerine ay yıldızlı bayrağı asmışlar, yazılımlar yapmışlar.
O bayrak o enkazların üstünde yükseliyor. O bayrak o enkazın üzerinde Gever’in acısını çoğaltıyor.
Ve o acı elbet bitecek!
Bunun için Gever’in ellerimize ihtiyacı var…