Kuşkusuz, göklerde ve yerde, iman sahipleri için sayısız âyetler vardır.
(Câsiye Sûresi 3. Âyet)
Bilimsiz bir yere varılamayacağı çok açık. O nedenle biz (akılcılar) gerçeğe bilimle gideceğiz. Bilim karşıtları da kendi yollarından gidecek.
O eski, güç toplayıp kaba kuvvetle bilimi kontrol altında tutma çağı kapandı. Bu evreden sonra her şey akıl, bilim ve teknik güce dayalı.
Akıl mı, inanç mı? Anlamsız ikilemine saplanıp inancı seçenler insanlık târihinde son dönemece girdiklerini farketmediler henüz. Sâdece bir krizin varlığının farkındalar. Ancak krizin ne olduğunu çözemediler.
Kendileri yıkılırsa kutsal saydıkları bütün değerler yok olur sanıyorlar. Boşa bir korku. Çünkü bütün bu değerler onların anlam dünyâlarına mahkûm değil. Zâten eskiden de değildi. Yine başka bir fikir inşâsı ve kültürel yaratımla var olmaya devam eder. Biten şey, sâdece akıl karşıtlığına dayanan tahakküm zihniyeti olur.
Varlık ve oluş bizim zihniyet sınırlarımız kadar değildir.
Tutuculuğun bilgi endüstrisi çağında bir anlamı kalmadı. Baskıcılık yerine yeni teknikler ve kolay çözüm getiren teknolojiler işlevsel.
Biz eski dünyânın bize dayattığı konuları bırakıp bilim dünyâsının konularıyla ilgilenmeliyiz. Akıl/bilim karşıtlarının soramadığı soruları sormalıyız.
Örneğin;
Evren hayatla dolu mu, değil mi?
İnsan türü bütün vahşiliğine, doğaya açtığı savaşa, rant iştahına, kendi türüne karşı gaddarlığına rağmen hayatta kalabilecek mi?
Fermi Paradoksu (açmazı) aslında tam da bu konu ile ilgili en esaslı soruyu sorar. Ancak büyük soruya gelmek için önce Drake denklemini bilmek gerekir.
Frank Drake; İstatistik verilerle evrende başka yerlede hayat (zekî hayat) olabilme ihtimalini hesaplayabilecek bir formül geliştirdiğinde doyurucu bir cevap bulmayı umdu.
Formül şöyle;
N= R* . Fp . Ne . Fl . Fi . Fc . L
N: Samanyolu Galâksisindeki yıldız sayısı.*
R*: Galâksimizde yıllık yıldız oluşum miktârı.
Fp: Gezegen sistemleri bulunan yıldızların oranı.
Ne: Belirli bir sistemde çevresel koşullar açısından yaşamaya elverişli gezegen sayısı.
Fl: Hayâtın başladığı ve yaşamaya elverişli gezegenlerin sayısı.
Fi: Bu gezegenlerin kaçında zekî yaşam oluşabileceği.
Fc: Haberleşebilecek teknik düzeydeki uygarlıkların geliştiği gezegenler.
L: Bir gezegenin ömrünü teknik uygarlığın süslediği ortalama süre.
(Bkz. Carl Sagan; Cosmos, Sayfa 318 – 321)
Bu formüle göre; sâdece galâksimizde birkaç tane ile 10 bin arasında değişen sayıda uygarlık olması gerekiyor. Bu sayı evrene vurulduğu zaman çok daha büyük. Bu nedenle bizden ileri uygarlık olması da çok muhtemel. Ancak işin tuhaf tarafı eldeki teknik imkânlarla uzayı taramamıza rağmen en ufak bir belirti dahi göremiyoruz. Devâsa araçlar yapabilen akıl almaz gelişmişlikteki bir uygarlığın, evrenin diğer ucundan dahi farkedilir olması gâyet mümkün. Fakat en küçük bir iz bile yok.
Enrico Fermi’nin sorusu tam da bu.
“Herkes nerede?”
Drake denklemine yaslanıp konuyu kolaydan UFO’lara bağlamak yerine ciddî bilimsel sorgulama bizi gerçeğe götürecektir.
Herkes nerede olabilir?
1) Kimse hayatta kalamadı.
Uygarlık düzeyi, belirli bir çizgiyi geçen uygarlıkların tamamı kendini bir biçimde yok etti ya da bir doğa olayına kurban gitti.
2) Kimse yabancılara güvenmediği için çıtını bile çıkartmıyor.
3) Diğer bütün evren uygarlıklarını yutan başka bir büyük uygarlık var. Herkesin başı zâten belâda.
4) Tamâmen farklı bir iletişim sistemleri olduğu için onları yanlış araçlarla arıyoruz.
5) Oradalar hattâ bizi farkettiler. Ancak önemsemiyorlar bile böyle bir arayışları bile yok. Uygarlığımız onlara göre ciddiye alınmayacak kadar ilkel.
6) Evrende bizden başka kimse yok.
7) Benim teorim bunların dışında:
Çok daha başka yüksek bir enerji/var olma kaynağı/imkânı bulan herkes o sahaya gitti. Evrenimizi ve bilebildiğimiz enerji kaynaklarını verimsiz, gereksiz saydıkları için ilgilenmiyorlar artık.
Bu soruların cevâbı kesin değil. Ancak kesin olan, insan türünün ve uygarlığının çok kritik bir evreye girdiği, önünde ölüm kalım seçimi olduğu.
Elimizdeki değerler, inanç ve düşünceler; birbirimizi sömürmeye değil, ülkelerimizi, insanlığı, gezegenimizi koruyup geliştirmeye yönelmedikçe gelecek karanlık.
Daha fazla güç hırsı, tahakküm, baskı, adaletsizlik, kavga iyi/yüce/kutsal bir amaca hizmet etmiyor ve etmeyecek.
“Doğru amaçları” için vahşileşen türümüz;
Benimsediği değerlerin peşin doğruluğunu değil, düşüncesinin müspetliğini değer olarak esas almalı.
İnsanlık dünyâsı olarak; insanları, toplumları, bireyleri bir bütün olarak mutlu kılacak bir yol arama idealinden henüz kopuğuz.
Carl Sagan “İnsan türünün yumurta kapıya dayanmadan doğru bir amaç için yaratıcı davranmadığını. Ancak bunu sonunda başarabileceğini” umuyor. (Carl Sagan; Milyarlarca Ve Milyarlarca, Tuzaktan Kurtulmak, S. 158)
Umarım öyle olur ve insanlık yaşananlardan ders alıp aydınlanır ve ötelere yelken açar.
_____________________________
*Kaynakça’da belirtilen diğer kaynaklara göre:
(N: Galaksimizde elektromanyetik radyo sinyalleri tespit edilebilecek medeniyet sayısı.)
Kaynaklar: Space.com, Muhendistan.com, Vikipedi (Fermi Parafoksu Maddesi), Carl Sagan, Cosmos – Milyarlarca Ve Milyarlarca