BBP’nin efsanevi lideri, merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun çok değer verdiği Eyüp Gökhan Özekin, istifa sonrası şu açıklamayı yaptı:
Dostlarımın Dikkatine
Bazen bitirmek başlatmaktır. Bazen dengeler adına tepkisiz kalmayı reddetmek, en önemli dengeleri muhafaza etmektir. Bazen en büyük hile hilesizliktir!
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Sayın Yalçın Topçu ile yalnızca çalışma birlikteliğimiz değil, kişisel bir samimiyetimiz de vardır. Keza sağ kolu pozisyonundaki Genel Sekreter Sayın Mustafa Destici ile de… İyi niyetinden, başka bir ifadeyle “iyi insanlığından” emin olduğum Sayın Yalçın Topçu’nun gerektiği zaman benim için nasıl çırpındığını, uykusuz kaldığını, duygusal bir konu anlattığımda nasıl hislendiğini hiçbir zaman unutamam. Fakat bazı konular vardır ki, aileniz ve yakın çevreniz dahil, herkesi karşınıza alma pahasına dik bir duruş sergilemeniz gerekir. İşte bugün, 14 Temmuz 2010 günü, öyle bir durumla imtihan edildik.
Sayın Başbakan’ın terör konusunda istişarede bulunmak için Büyük Birlik Partisi’ne yapacağı ziyaret öncesi, “Terörle Mücadele İçin Öneriler” adında bir dosya hazırladık. Bu dosyanın hazırlık aşamasında, her konuda olabileceği gibi bir takım görüş ayrılıkları söz konusu oldu. Bunların teferruatına girecek değilim ancak bu görüş ayrılıklarının geneli, tabiri caizse katlanılabilir görüş ayrılıklarıydı. Fakat “Terörün Uluslararası Desteğine Karşı Mücadele” başlığı altında, ilk satırda, Suriye ve İran’ın İsrail ile aynı kategoride değerlendirilerek ülkemizdeki terörü bir nevi müdahale etme ve ceza verme aracı olarak kullanan ülkeler olarak değerlendirilmesi, şahsımın katlanamayacağı bir durumdur.
Bu okuma biçimi, birkaç cihetten arızalıdır. Birincisi mevcut duruma ters bir anlayıştır. Suriye gerek teröristlerin kendisine, gerekse finans kaynaklarına karşı ciddi bir mücadeleye girişmiş, İran idam cezaları dahil bir çok yöntemi kullanarak teröre savaş açmışken, Suriye ve İran’ı İsrail’in yanına iliştirmek insafsızlıktır. İkincisi bizim ideolojik duruşumuzla ilgilidir ki, bu daha da ehemmiyetlidir. Bizler, “bu hududu kimler çizmiş gönlüme, dar geliyor dar geliyor kardeşim” diyen Nizam-ı Alem ülkücüleriyiz. İlayı Kelimetullah için Nizam-ı Alem… Osmanlı mirasını temsil iddiasındayız. Biz medeniyet dairemizin içine giren hiçbir ülkeye, millete yahut etnisiteye tavır alma lüksüne sahip değiliz. Bu teferruat meselesi değil, temel bir meseledir. Mukaddesatımıza, 1993 ruhuna, Muhsin Yazıcıoğlu’na, verilen mücadeleye, mütefekkirlerimizin kanaatlerine, şahsi görüşlerime, yani hangi ölçüye bakarsam bakayım vazgeçilmez, boş verilmez, tevil edilemez bir meseledir.
İşte bu mesele üzerine itirazlarımız oldu. Ardından bugün, Başbakan’ın gelişine ilişkin saat 12:00’da başlayacak Divan toplantısı öncesi, 11:58’de Genel Sekreter Sayın Mustafa Destici’yi arayarak, dosyanın bu şekliyle sunulmasının büyük bir yanlışlık olacağını ve bu ifadenin değiştirilmesi gerektiğini bir kez daha anlattım. Kendisi ne kadar haklı olduğumu ve bunun değiştirileceğini söylemesine karşın saat 15:15’de partiye geldiğimde metne benim aynı fikirde olmadığım başka eklemeler yapıldığını, ancak bu ifadenin aynen muhafaza edildiğini gördüm ve saat 15:30’da partiden çıktım.
Bu ilk kez düşülmüş bir görüş ayrılığı, bir kereye mahsus bir rahatsızlık değildir. Şimdiye kadar birikmiş, lisanı münasiple ifade edilmiş yahut içimizde tutulmuş bir çok konu sıralanabilir. Bugün bunun zamanı değildir. Bu yazdıklarım “bardağı taşıran son damla” ifadesinin eksik kalacağı, temel bir prensip meselesidir. “Altı üstü bir paragrafın kim tarafından ne kadar dikkate alındığı ya da alınmadığı” mühim değildir. Büyük Birlik Partisi’nin devlet, hükümet ve millete sunduğu resmi görüşü, bu olmamalıdır.
Üslup farklılıkları, şekli farklılıklar, daha bir çok şey içimize sindirilebilir fakat bu kadar temel bir konudaki ihtilaf, benim mevcut vazifemi sürdürmeme engel olacak mahiyettedir. “İttifak” konularının en üst düzeyde konuşulduğu bir ortamda, “gökten sana da bir elma düşer” diyen dostlarımıza rağmen, Büyük Birlik Partisi’ndeki Genel Başkan Baş Müşavirliği görevimden istifa ediyorum. Gerekçesi sunulmamış bir istifanın Parti içindeki ortamı çirkinleştirme gayretindeki bazı insanların ekmeğine yağ sürmek olacağını düşündüğümüz için bu metni yazdım. Kalpleri bilen Allah’tır. Söz konusu Dava ise gerisi teferruattır.
Bu hareketin aslına rücu edeceği günleri görmeyi Allah bize nasip eylesin. Herkes hakkını helal etsin.
Alperen Ocakları Eski Genel Başkanı, BBP Eski MKYK Üyesi, BBP Eski Gençlik Müşaviri
BBP Genel Başkan Baş Müşaviri
Eyüp Gökhan Özekin