Tam olarak bir yıl önce…
Cumhurbaşkanı Erdoğan günlerdir ekranlara çıkmıyor ve nerede olduğunu kimse bilmiyor. Öğlen saatlerinde bir binbaşı MİT’in kapısını çalıyor: ‘Askerin içinde bir hareketlilik var. Bu bir darbe hazırlığıdır. Bu gece Hakan Fidan’ı alacaklar.’
Bunun üzerine Fidan, darbecilerin kontrolündeki Genelkurmay’a gidiyor. ‘Kontrolünde’ diyorum çünkü Harekat Daire Başkanları ve o gün Genelkurmay’da görevli neredeyse bütün subaylar bugün ‘darbeci’ suçlaması ile tutuklu.
Akar’la saatlerce görüşüyor. Fidan, akşam 20:30 gibi elini kolunu sallayarak Genelkurmay’dan çıkıyor. Hükümete darbe hazırlığındaki Darbeciler Hükümetin merkezi Ankara’da değil İstanbul’da harekete geçtiler.
Ne zaman? Akşam saatler 22’yi gösterdiğinde.
Neden o saatte? Deniyor ki ‘efendim darbeciler Akar ve Fidan görüşmesi nedeniyle girişimin deşifre olduğu evhamına kapıldılar ve erken harekete gectiler.’
Madem öyle Akar ve Fidan tam Genelkurmay’da kucaklarına düşmüşken harekete geçselerdi ya..!
Ama yok! Darbeciler neden Ankara’da değil de İstanbul’da harekete geçtiler? Bunun yanıtı yok. O gece neden ilk hedefleri Boğaz Köprüsü oldu? Bunun da yanıtı yok.
Boğaz Köprüsünün tanklar ile kapatıldığı saatlerde Hükümet kalemlerinden Fatih Tezcan 1. Ordu Komutanı için ‘darbeci’ dedi! Neden mi? 1.Ordunun hemen dibinde tanklar saatlerce köprüde durdular, insanları ezdiler.
Tezcan, her ne olduysa ithamını geri aldı ve 1’nci Ordu Komutanından özür diledi. Uçaklar uçtu, tanklar sokaklara indi ve 16 Temmuz sabahına 300 ölü insan ile uyandık…
Türkiye, geri dönülemez bir sürece girdi. O geceden aralanamayan çok nokta var. Birçok soru var…
Darbenin üzerinden henüz 12 saat geçmeden hazırlanmış listelerle çoğunluğu sivil üç bin insan gözaltına alındı.
Darbenin kilit ismi Adil Öksüz ise 48 saat sonra Başbakanlık müsteşarı ile görüştükten sonra kayıplara karıştı. Nerede olduğunu kimse bilmiyor. Müsteşar ve bırakma kararı veren savcı ise halen aramızdalar. İşin ilginci Cemaatin de Öksüz’e ilişkin hiç bir açıklaması olmadı. Aradan geçen bir yılda Öksüz hala bir muamma olarak duruyor.
Darbeden 5 gün sonra Olağanüstü Hal rejimi (OHAL) ilan edildi. Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile meclisin yasama yetkisi bypas edildi.
AKP binlerce muhaliflerini hapse attı. Muhalif Gazete, Televizyon ve dernekler kapatıldı. Yandaş olmayan işletmelere kayyum atandı.
MİT’ci Mahir Kaynak yıllar önce şöyle demişti: ‘bir eylemi kimin yaptığını bilmek için o eylemin sonuçlarından kimin faydalandığına bakın.’
O zaman sorulması gereken soru şu: 15 Temmuz darbe girişiminden kim faydalandı?
Erdoğan, 20 Temmuz’da ‘TEK’ oldu…!
Nitekim 15 Temmuz için ‘bir lütuf’ dedi. Haklıydı; bu ‘lütuf’ ona muhaliflerine karşı sınırsız ‘terör’ imkanı verdi!
Darbenin iki kilit ismi AKAR ve FİDAN Meclis Darbe Araştırma Komisyonuna gitmediler. Darbeye karşı mücadele eden ve açığa çıkmasını isteyen hükümet neden iki bürokratını göndermez?
Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi ‘hakikaten anlamak mümkün değil.’ Onun yerine gönderilen sorulara yazılı yanıt verdiler.
Akar tam olarak şöyle dedi: „Alınan tedbirlerle darbe öne çekildi.“ Hangi tedbirler ve darbe nasıl öne çekildi? Bilmiyoruz. Çünkü komisyon bu soruları sormadı, soramadı. Akar’ın, „Alınan tedbirlerle darbe öne çekildi“ sözü bir itiraftı ancak, kimse bu cümlenin üzerine gitmedi, gidemedi.
Darbe girişiminden 1 gün önce Ankara’da; Fidan, Akar ve devletin diğer kritik yerlerindeki bürokratlar saatlerce süren kritik görüşmeler yapıyorlar. Ankara’da ilginç bir trafik var.
Darbenin hedefindeki Hükümet ise Ankara’dan adeta taşınmış…
Bu hızlı trafik neticesindedir ki; 15 Temmuz gecesi İncirlik’e hızlı bir şekilde blokaj uygulandı; binlerce harfıyat kamyonu kışlaların kapılarında bitiverdi; binlerce silahlı kişi sokaklara döküldü; Diyanet Başkanlığı hızlı bir şekilde koordine oldu ve bütün minarelerden sela okundu!
Darbe kime yönelik?
Erdoğan ve Hükümete! Pekki o zaman darbede ilk hedef alınması gereken Başbakanlık ve Bakanlıklar değil mi?
Evet! Ama yok; tekine dönük o gece darbecilerin bir harekatı yok.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik ise Atatürk Havalimanında basın toplantısı yaptığı saatlerde Marmaris’e bir operasyon oldu.
Darbenin hedefindeki kişi önce Marmaris’te kaldığı otelde basın mensuplarına acıklama yapıyor, oradan İstanbul’a uçuyor ve konum bilgileri internette dolaşırken darbecilerin kendisine yönelik tek bir hamlesi yok!
Ne zaman ki Atatürk Havalimanında halkla buluşup basın açıklaması yaptı işte o zaman Marmaris’te silahlar patladı.
Tam bir komedi…!
Darbenin 1 numaralı adamı Öksüz ve darbeyi MİT’e bildiren Binbaşı kayıplarda… İki kilit isim konuşmuyor; diğer ikili ise kayıp… Tam da bu nedenle CHP Genel Başkanı, „Kontrollü darbe“ dedi. Onu da şöyle formüle etti: „Bilinen, önlenemeyen ve sonuçlarından yararlanılan darbeye kontrollü darbe denir.“
Soru şu: O gece yaşananların tümü hükümetin tezgahı mıydı?
Kanaatimce değil.
Bir darbe hazırlığı var ve ciddi bir ekip bu! Ancak o gece her ne olduysa Erdoğan ve ekibi darbe merkezini ele geçirmiş, işlemiş ve şekillendirmiş.