AKP’li milletvekilleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 1 Temmuz günü yaptığı “sosyal medyanın yeni bir düzenleme ile kontrol altına alınması” çağrısına 9 maddelik teklifle yanıt verdiler.
AKP sözcüleri, günlük yurtdışı ve yurtiçi iletişim sayısının bir milyonu aşan sosyal ağ sağlayıcılarının Türkiye’de temsilcilik açmaları ve elde ettikleri kazançlardan vergilendirilmesinin amaçlandığı belirtilen teklifte, yükümlüklerini yerine getirmeyen kuruluşlara yaptırım getirilmesi amaçlandığını öne sürüyorlar.
AKP’li yetkililerin, “Almanya örneğini inceleyerek hazırladık” diyerek bir sansür amacı taşımadıklarına Almanya’yı kefil gösterme ihtiyacı duydukları ortada. MHP ile istişare edilerek hazırlanan teklif dün de muhalefet partilerinin bilgisine sunuldu. Teklifin en geç perşembe günü de Mecliste komisyona geleceği belirtiliyor.
ERDOĞAN SOSYAL MEDYANIN ‘KAPATILMASI’ YA DA ‘KONTROL ALTINA ALINMASI’NI İSTEDİ
Teklif her ne kadar sosyal ağ sağlayıcıların “Türkiye’de temsilcilik açmaları”, “vergilendirilmeleri”, bunlara eklenen “sahte hesapların kontrolü ve mahkeme kararlarının uygulanmaması ya da geciktirilmesi durumunda “yaptırım getirilmesi” gibi ilk bakışta “masum” görünen gerekçeler sunsa da asıl amacın ifade edilenlerden ibaret oluğunu söylemek elbette ki aşırı iyimserlik olur.
Çünkü yukarıda sözü edilen düzenleme girişimi, olağan olarak bir sosyal medya alanı düzenlemesi tartışmaları arkasından gelen olağan bir düzenleme girişimi değildir. Tersine bu girişim, Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın eşi (Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da kızı) Esra Albayarak’ın doğum haberine yönelik hakaret içerikli paylaşımlara tepki gösteren Cumhurbaşkanının açıklamaları üstüne gündeme getirilen bir girişimdir.
Kaldı ki, sosyal medyada kendisine yönelik çeşitli tepkiler karşısında Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar çeşitli vesilelerle sosyal medyaya karşı hiç de sıcak duygular beslemediğini “Bu twitter var ya bu twitter!” içerikli açıklamalarla, bu mecrayı kötülüklerin kaynağı olarak gördüğünü saklamamıştır.
Nitekim Erdoğan, Esra Albayrak ve Berat Albayrak’a yönelik saldırının arkasından; “Bu millete, ülkeye bu tür mecralar yakışmıyor. Bu tür sosyal medya mecralarının tamamen kaldırılmasını, kontrol edilmesini istiyoruz. Hukuki düzenleme tamamlandığında erişim engeli ile adli ve mali yaptırımlar dahil her türlü yöntemi devreye sokacağız. İnternet mecralarını kullananlar, suç işleme konusunda layüsel değildir’ diyerek, Meclise getirilmek için hazırlana teklifin yolunu açmıştı.
Bu açıklamadan açıkça anlaşıldığı gibi Erdoğan bu mecranın “kapatılması”nı, hiç olmazsa “kontrol edilmesi” için “her türlü yöntemi devreye sokmak”tan söz etmektedir.
AKP’li vekillerin hazırladığı teklifin Erdoğan’ın bu isteğini yerine getirmesi için her türlü yöntemin dereye sokulmasını engellemeyecek bir teklif olarak hazırlandığını, teklifin içeriği açıklandığında açıkça göreceğiz.
ASIL AMAÇ GERÇEKLERİN SOSYAL MEDYA ÜSTÜNDEN YAYILMASINI ÖNLEMEKTİR
Sadece bu kadar mı?
Değil elbette!
Çünkü tek adam yönetiminin, “sosyal medyayı kontrol altına alma” girişimi;
- Muhalif belediyeleri, baroları, odaları,…tek adama biat etmeyen, ülke çıkarlarını savunmak için yasaların kendilerine tanıdığı hakları kullanmakta ısrar eden odakları itibarsızlaştırıp etkisizleştirerek kendi arka bahçesine dönüştürmek için kolları sıvayan, bunun için yasaları değiştirmek üzere harekete geçen,
- “İstanbul Sözleşmesi”nden çekilmeyi gündeme getirerek, Ayasofya’yı müze olmaktan çıkarıp camiye dönüştürülmesi hamlesini yaparak, en gerici odaklarla (tarikatlar, cemaatler, cihadist, fetihçi odaklar ve çevreler, onların vakıf ve dernekleri ittifakını daha ileriye taşımaya yönelen,
- Seçim ve siyasi partiler yasasında yapılacak değişikliklerle artık sonucunu önceden bildiği seçimlerle iktidarda kalmayı başlıca strateji edinip, pandemi koşullarını muhalefeti ezmenin vesilesine dönüştüren,
- Havuz medyası dışındaki medyayı zaptı rap altına almak ya da kapatmaya zorlamak için gazetecilerin hapse atılması, RTÜK ve Basın İlan Kurumu (BİK)’in hamleleriyle medyanın boğazının sıkıldığı,…bir dönemde getirilen sosyal medya düzenlemesi, olsa olsa sosyal medyanın kontrol altına alınması, gerçeklerin sosyal medya üstünden yaygınlaşmasının önlenmesini amaçlayan bir düzenleme olabilir!
SOSYAL MEDYA GİRİŞİMİ ‘TOPYEKUN SALDIRI’NIN BİR PARÇASIDIR!
Kısacası AKP-MHP ittifakının motive ettiği iktidar bugün, her tür muhalefet odağının ezildiği, tek parti tek adam yönetiminin kontrol altına almadığı hiçbir kurum ve güç odağının kalmadığı bir Türkiye istemektedir.
Bu açıdan bakıldığında sosyal medya alanı iktidar için, “kontrol altına alınması olmazsa olmaz olan” bir alandır. Bu yüzden getirilen düzenleme, bu amaca yürünmesinin önündeki engelleri ortadan kaldıran bir düzenleme olacaktır.
Bu düzenlemenin getirmek istediği koşullar dikkate alındığında, getirilmesi istenen düzenleme;
- Barolar ve odaların “arka bahçe” yapılması, muhalif belediyelerin kayyumlarla çalıştırılmaması, siyasi partiler ve seçim yasalarında yapılmak istenen değişiklikler; İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi girişimi, Ayasofya’nın müze olmaktan çıkarıp camiye dönüştürülmesi girişimleri ve düzenlemeleri kategorisinden bir düzenlemedir.
- AKP‘nin taktiği kendi dışındaki bütün güç odaklarını ezmek, tasfiye etmek; bu amaçla her tür güç odağını “ele geçirmek”, olmazsa “kontrol altına almak”, o da olmadı “kapatmak” şeklindedir!
Bu yüzden sosyal medya düzenlemesi de iktidarın öteki girişimleri gibi, halkın demokratik, sosyal ve ekonomik kazanımlarına karşı giriştiği “topyekun saldırı”nın bir bileşenidir. Mücadeleyi de bu kapsamda görmek gerekir.
NOT: Bu yazı yazıldığında teklifin ayrıntıları henüz belli olmamıştı…