Ekonomide 2014 yılı Türkiye için adeta ‘Gerileme Devri’ oldu. İstihdama dayanmayan ve sıcak para girişleri ile ayakta durmaya çalışan Türkiye ekonomisi, ABD’nin tahvil alım programlarını sonlandırması ile birlikte tedirgin bekleyişini 2015 yılına taşıyor. Enflasyondan işsizliğe, ekonomik büyümeden faizlere hükümet 2014 yılı başında belirlediği hedeflerin hiçbirine ulaşamadı.
Türkiye ekonomisindeki dalgalanmaların sorumlusu olarak ise ‘faiz lobisi’ görüldü. Türkiye ekonomisini eleştiren uluslararası kuruluşlar ‘hiç bir şey bilmemekle’ eleştirildi.
AKP’nin 11 yıllık iktidarında açlık sınırı altında yaşayan 5 milyon asgari ücretli,12’nci yılda da açlığa mahkûm edildi. 891 lira olan asgari ücret, 1283 lira olan açlık sınırının yanına bile yaklaşamadı.
Emekçilerin insanca ücret taleplerini her seferinde ‘bütçe yok’ diye geçiştiren hükümet, 1 milyar 375 milyon liraya Tayyip Erdoğan’a Saray yapmakta bir sakınca görmedi.
Bir bakışta Türkiye ekonomisinin ‘Gerileme Devri’nde şunlar yaşandı:
Enflasyon hedefi yine şaştı
2014 yılının başında Merkez Bankası tarafından belirlenen yüzde 6.6’lık enflasyon hedefi tutmadı. 2014 Kasım ayı itibariyle 12 aylık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 9,15’i buldu. Gıda fiyatlarındaki yükseliş genel enflasyondaki artışta önemli bir yer tuttu.
5 milyon 549 bin kişi işsiz
Devletin resmi rakamlarına göre Eylül 2014 itibariyle işsizlik yüzde 10,5’le son dört yılın en yükseğine çıktı. İş bulmaktan umudunu kesip iş aramayan ya da başka nedenlerle iş aramayanlar da eklendiğinde ortaya çıkan gerçek işsizlik yüzde 17,5, işsiz sayısı da 5 milyon 549 bin kişi olarak gerçekleşti.
Yüzde 4’e niyet, bakalım kaça kısmet
2014 yılı için yapılan yüzde 4’lük yıllık büyüme beklentisinin yıl sonunda çok uzaklarda olduğu ortaya çıktı. 2014’ün ilk çeyreğinde yüzde 4,3 olarak açıklanan büyüme rakamı ikinci çeyrekte yüzde 2,1, üçüncü çeyrekte ise yüzde 1.7 oldu. Açıklanan yüzde 1,7’lik büyüme rakamı son iki yılın en kötü büyüme verisi olarak yerini aldı.
Dolarda tüm zamanların rekoru kırıldı
23 Ocak’ta 2,2975 liraya kadar çıkıp rekora imza atan ABD Doları’na Merkez Bankası doğrudan müdahale etti. Doların ateşi biraz inse de ardından tekrar yükselişe geçti. 27 Ocak tarihinde ise bir ABD doları 2,3769 seviyesine çıkarak yeni bir rekor daha kırdı. Yılın bundan sonraki bölümünde nispeten daha sakin olarak geçiren Doların ateşi bu kez de 16 Aralık’ta yükseldi. Türkiye’deki düşük büyüme ve yüksek işsizlik verilerinin yanında bir de Rusya’da oluşan Ruble krizi dolarda 2.41 liranın görülmesine neden oldu. 2014’ün başında rekor kıran doların değeri 2014’ün sonunda da tüm zamanların rekorunu kırmış oldu.
Erdoğan ‘Faiz Lobisi’ne çalıştı
ABD Merkez Bankası Fed’in, ülkenin yaşadığı krizden bu yana gerçekleştirdiği tahvil alım miktarında azalmaya gideceğini açıklamasının ardından gelişmekte olan ülkeler de faizleri artırarak ekonomilerinin bu karardan olumsuz etkilenmesini engellemeye çalıştı. Türkiye ise faizleri artırma yoluna gitmekte bir süre dirense de Doların rekor kırması üzerine Merkez Bankası Para Politikası Kurulu faizleri 4-5,5 puan artırdı. Gecelik borç verme faizi yüzde 7,75’ten yüzde 12’ye, borç alma faizi yüzde 3,5’ten yüzde 8’e, bankalara repo işlemleri yoluyla tanınan borçlanma faiz oranı da yüzde 6,75’ten yüzde 11,5’e, bir hafta vadeli repo ihale faizi ise yüzde 4,5’ten yüzde 10’a yükseltildi. Ekonomistlerin çok büyük bir bölümünün gerekli olduğunu düşündüğü faiz artırım kararının dönemin başbakanı Erdoğan’a rağmen alındığı iddia edildi. Erdoğan, kendisine karşı yapılan her protestodan ‘faiz lobisi’ni sorumlu tutuyordu. Banka’nın aldığı faiz kararının ardından ironik bir biçimde “Faiz Lobisi’nin başı Erdoğan mı yorumları yapıldı.
“Fitch ekonomiden ne anlar, bizim anladığımız kadar!..”
Türkiye’de uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarına karşı duyulan kin 2014 yılında da bitmedi. 17 Aralık yolsuzluk operasyonunun ardından kabineye giren Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından Fitch’in yaptığı siyasi ve ekonomik risk uyarılarının objektif bir değerlendirme olmadığını iddia etti. Zeybekçi, Fitch ve benzerleri kurumların 2008’deki kriz başta olmak üzere hiçbir ekonomik gelişmeyi öngöremediğini söyledi.
2011 yılında da bugün adı yolsuzluklarla anılan Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan da Fitch’in Türkiye için yaptığı cari açık uyarısını ‘Fitch yine Fitch’liğini yapmış’ diyerek eleştirmişti.
Yıl sonunda uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının en önemli olarak kabul edilenleri Türkiye hakkındaki kredi notunun görünümünü negatife çevirmiş durumda.
ABD dolar musluklarını kesti
29 Ekim 2014’te Amerikan Merkez Bankası (Fed), 2008 krizinden sonra piyasaların toparlanması için başlattığı tahvil alım programını sonlandırdığını açıkladı. Kararın ardından ABD’nin ne zaman faiz artırımına gideceği sorusu gelişmekte olan piyasaları olumsuz etkilemeye devam etti. 17 Aralık’ta yapılan Fed toplantısının ardından konuşan Başkanı Janet Yellen, faiz artırımına yönelik sözel yönlendirmede yapılan değişikliğin Fed’in politikalarında önemli bir değişikliğe işaret etmediğini belirtirken, parasal normalleşmenin gelecek dönemdeki “en az iki toplantıdan önce başlamayacağını” söyledi. Fed tarafından yapılan bu açıklama, Türkiye gibi istihdama dayanmayan ekonomileri en az iki toplantı daha rahatlattı.
Petrolde fiyat yarı yarıya düştü
8 Eylül’de 100 dolar sınırının altına inerek, yaklaşık 15 ayın en düşük seviyesini gören Brent Tipi petrolün fiyatı, 17 Aralık tarihinde 54 dolara kadar düştü. Geçen yılın haziran ayından bu yana oluşan kayıpla yüzde 50 düzeyine dayandı. Petrolde yaşayan fiyat düşüşü, devletin 60’ını vergi olarak alması nedeniyle Türkiye’de benzin fiyatlarına aynı oranda yansımadı. Türkiye’deki akaryakıt fiyatlarındaki düşüş yalnızca yüzde 15’te kaldı.