• Anasayfa
  • Gündem
    • Politika
    • Yaşam
    • Türkiye
    • Dünya
  • Emek
  • Kadın
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Ekoloji
  • Sağlık
  • Bilim & Teknoloji
  • Yazarlar
  • Arka Sayfa
    • Fikir & Yazı
    • Belgesel & Film
    • Eylem & Etkinlik
    • Fotoğraf & Karikatür
    • Kitap & Dergi
    • Müzik & Video
Adil Medya
  • Şubat 8, 2023
  • Hakkımızda
  • Yayın İlkeleri
  • Künye
Adil Medya
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Politika
      Kılıçdaroğlu: Beşli çetelerden bütün o paraları alacağım

      Kılıçdaroğlu: Beşli çetelerden bütün o paraları alacağım

      Örtmece

      Örtmece

      AYM domino taşı mı?

      AYM domino taşı mı?

      AKP’li vekillerin yasama karnesi kırık

      AKP’li vekillerin yasama karnesi kırık

    • Yaşam
      Gece uyku öncesi 1 fincan içmek yetiyor.. Hem beyne iyi geliyor hem mideye

      Gece uyku öncesi 1 fincan içmek yetiyor.. Hem beyne iyi geliyor hem mideye

      Kendimizi İfade Ederken Ne Kadar Özgürüz?

      Kendimizi İfade Ederken Ne Kadar Özgürüz?

      Maruz kaldığımız bilgi

      Maruz kaldığımız bilgi

      Bitter çikolatadaki kurşunu yazan Bülent Şık: Kakaolu tüm ürünler riskli

      Bitter çikolatadaki kurşunu yazan Bülent Şık: Kakaolu tüm ürünler riskli

    • Türkiye
      DSÖ deprem için 3. seviye acil durum ilan etti

      DSÖ deprem için 3. seviye acil durum ilan etti

      Deprem acısıyla sarsıldığımız şu günlerde 'tehlikeye' davetiye: 'Daha fazla kira beklentisiyle 1 daireyi 3'e bölüyorlar'

      Deprem acısıyla sarsıldığımız şu günlerde 'tehlikeye' davetiye: 'Daha fazla kira beklentisiyle 1 daireyi 3'e bölüyorlar'

      Alman deprem uzmanından İç Anadolu uyarısı

      Alman deprem uzmanından İç Anadolu uyarısı

      Haluk Levent: Bu üçüncü gün, yapacağımız işin verimi düşüyor

      Haluk Levent: Bu üçüncü gün, yapacağımız işin verimi düşüyor

    • Dünya
      Suriyelilere yardım elini uzatan yok

      Suriyelilere yardım elini uzatan yok

      Rusya ve Azerbaycan, Türkiye'ye sahra hastanesi gönderiyor

      Rusya ve Azerbaycan, Türkiye'ye sahra hastanesi gönderiyor

      DSÖ Başkanı'ndan yeni 'deprem' açıklaması

      DSÖ Başkanı'ndan yeni 'deprem' açıklaması

      Fransa, İngiltere... Emekçiden esiyor yel

      Fransa, İngiltere... Emekçiden esiyor yel

  • Emek
  • Kadın
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Ekoloji
  • Sağlık
  • Bilim & Teknoloji
  • Yazarlar
  • Arka Sayfa
    • Fikir & Yazı
      AFAD’ın personel eksikliği kronikmiş

      AFAD’ın personel eksikliği kronikmiş

      Çeyrek asır sonra aynı soru: Nerede bu devlet?

      Çeyrek asır sonra aynı soru: Nerede bu devlet?

      Hayatla cehennem arasındaki ipince bir çizgi...

      Hayatla cehennem arasındaki ipince bir çizgi...

      Çarşafımda Kan Var Anne

      Çarşafımda Kan Var Anne

    • Belgesel & Film
      Kapitalizmin Yeni Silahı: Prekaryaya Dönüştürülen Göçmen Emeği

      Kapitalizmin Yeni Silahı: Prekaryaya Dönüştürülen Göçmen Emeği

      Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi Orhan Kemal

      Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi Orhan Kemal

      ''Gelincik'' Elini kirletmekten çekinmeyen bir polisin hikâyesi

      ''Gelincik'' Elini kirletmekten çekinmeyen bir polisin hikâyesi

      “Leyla ile Mecnun” ekranlara geri dönüyor

      “Leyla ile Mecnun” ekranlara geri dönüyor

    • Eylem & Etkinlik
      Aleviler büyük kurultayda buluşuyor

      Aleviler büyük kurultayda buluşuyor

      R.İhsan Eliaçık'a Avrupa'da ödül

      R.İhsan Eliaçık'a Avrupa'da ödül

      Aleviler Meclis önünde torba yasaya karşı eylem yapacak

      Aleviler Meclis önünde torba yasaya karşı eylem yapacak

      Konseri yasaklanan tüm şarkıcılar Munzur Kültür ve Doğa Festivali'ne davet edildi

      Konseri yasaklanan tüm şarkıcılar Munzur Kültür ve Doğa Festivali'ne davet edildi

    • Fotoğraf & Karikatür
      Uykusuz bu hafta kapağına TOKİ'yi taşıdı

      Uykusuz bu hafta kapağına TOKİ'yi taşıdı

      Başka Türlü | Tamam da, dezenformasyon hangisi?

      Başka Türlü | Tamam da, dezenformasyon hangisi?

      Uykusuz'dan maden faciası kapağı: Size de fıtrat mı dediler?

      Uykusuz'dan maden faciası kapağı: Size de fıtrat mı dediler?

      Günün karikatürü

      Günün karikatürü

    • Kitap & Dergi
      Komünist robotlar yaşam dünyamızı değiştirebilir mi?

      Komünist robotlar yaşam dünyamızı değiştirebilir mi?

      Beni Gör

      Beni Gör

      Dövizdeki artış okuru da kitapevini de vurdu: ‘Kitap alanlarla araba satar gibi pazarlık yapıyoruz’

      Dövizdeki artış okuru da kitapevini de vurdu: ‘Kitap alanlarla araba satar gibi pazarlık yapıyoruz’

      Çocukların haysiyetini hatırlamak

      Çocukların haysiyetini hatırlamak

    • Müzik & Video
      4 gün sürecek 'Kuzey Fest'in programı belli oldu

      4 gün sürecek 'Kuzey Fest'in programı belli oldu

      Efendiler Bunun Neresi Yalan

      Efendiler Bunun Neresi Yalan

      Gökberk Uğurlu: “Düne takılı kalmak, önümüzü görmemizi engelliyor.”

      Gökberk Uğurlu: “Düne takılı kalmak, önümüzü görmemizi engelliyor.”

      Grup Yorum üyeleri için dayanışma konseri

      Grup Yorum üyeleri için dayanışma konseri

Kemal Can

Kemal Can

Ehveni şer mecburiyeti

Ekim 13, 2021 Alıntı Yazılar 0 yorum

Facebook Twitter Google+ LinkedIn Pinterest

Güncel bir tartışmayı -bağlamını değiştirerek- bu noktada kullanırsak: Ehveni şer anlamında yeni bir “yetmez ama evet” dalgasıyla yüz yüzeyiz aslında. Üstelik bu sefer daha önceki versiyona diş bileyenler tarafından hararetle desteklenen bir ikinci dalga söz konusu.

Bugünlerde muhalefet üzerine yapılan tartışmaların büyük çoğunluğu, geçmiş hesaplaşmalara dayandırılıyor (en azından kendilerini böyle ifade etmeyi tercih ediyorlar): Babacan veya Davutoğlu’nun yeterli özeleştiri yapıp yapmadığı ya da Akşener’in geçmiş performansı. On yıl önce “yetmez ama evet” diyenlerin bunu neden yaptıkları ya da etkilerinin aslında ne olduğu. Kürt hareketinin ve HDP’nin önceden nasıl tavır aldığı, onlarla önceden nasıl ilişki kurulduğu. Her çeşit endişeli grubun endişelerinin tarihi, bugünü ve geleceğe taşınan hatıraları. Sağ-sol bitti argümanının yüz bilmem kaçıncı sürümü. Siyasetin imkanları hakkındaki aforizmalar ve toplumsal dinamiklerin sahicilik ölçütleri. Kimin sesini kesmesi gerektiği, kimin daha çok gürültüye hakkı olduğu. Eskidiği iddia edilen siyasi taktisyenlik temaları ve taraf değiştirerek tekrar itibar kazanan eski taktisyenler. Cumhurbaşkanı adayı için kriterler konuşulurken başbakan namzetinin fazla kolay kabul görmesi. “Memleketin kime bırakılmayacağı” ile ilgili endişelerin, iktidarla sınırlı olmayan bir çevrede kimlere nasıl devredileceği tartışmalarına doğru ilerlemesi.

Geçmişe güçlü referanslar vermelerine, bitmeyen bir kavganın uzantısı gibi davranmalarına rağmen, bu tartışmalar aslında yakın gelecekle bağlantılı. Hani şu “gelmekte olan” ve artık kesin/kaçınılmaz olduğuna inanılan iktidar değişikliği ve ondan sonrasıyla ilişkili. Bu yüzden giderek sertleşen ve saçaklanan çekişme, bugüne ve geçmişe ilişkin hesaplaşmalardan daha çok geleceğe ilişkin hesaplara dair. “Merkez siyasetin” yeniden ihyası iddialarının da; kurulacaksa yeni sistemin, restore edilecekse hasarın ne olduğu hakkındaki görüşlerin de yaslandığı tasarım, “Erdoğan sonrası” parantezine giriyor. “Erdoğan sonrası” diye tarif edilen yeni iktidar tasarımında, bu otoriter iktidarın inşasında görev almışların -hatta hâlâ görevde bulunanların- giderek daha etkin pozisyonlar ve söz hakları edinmeleri de dikkat çekici. (Bu aktörler sadece ortalıktaki siyasi simalar değil üstelik) Ancak isimlerden daha önemlisi, çare diye sunulan “yeni” paketinde gelen eski yaklaşımların yeterliliği ya da üretmeye aday olduğu krizler. Çok daha önemli bir sorun, muhalefet aktörlerinin, memleketin neye ihtiyacı olduğu ve muhattaplarının ne yapması konusundaki ilkesel çerçeveleri hâlâ kendileri için bağlayıcı saymamaları.

Muhalefet partilerinin üzerinde anlaştığı -ama nedense aylardır ortalama bir çerçeve metne dönüştürmek için nazlanıp durdukları- güçlendirilmiş parlamenter sistem önerisinin, her şeyi halledecek sihirli değnek sayılması bekleniyor. Her türlü olumsuzluğun tek ve asli sebebinin “başkanlık rejimi” olduğunun kabul edilmesi, onu geride bırakmanın büyük zafer olarak sunulmasını mümkün kılıyor. Buna katkı veren -vermesi beklenen- herkes demokrasi kahramanı, daha fazlasından bahsetmeye yeltenenler ise hain, değilse öngörüsüz. Hatta bu formüle destek verseler bile bazı çevreler de olası “toksik etkileri” ileri sürülerek peşin düşman ilan edilebiliyor. Elbette başka türlü düşünmeyi imkansız kılan, devlet imkanlarının denkleme eklenmesiyle mutlaka açılması gereken bir kilitlenme yaratan sistemin evvel emirde halli gerekiyor. Fakat her şey böyle başlamadı ve onun için de böyle bitmeyecek. Bu yanılsamayı beslemek sanılandan daha riskli ve gelecekte de epey utandırıcı olabilir.

Türkiye’de otoriterleşme eğilimlerini, bunu mümkün kılan altyapıyı, otoriterleşme ihtiyacının kaynaklarını, otoritenin kime niye lazım olduğunu, üzerinde otorite kurulmak istenen unsurları; bu sürece kimin açık, örtülü, bilerek, bilmeyerek ve nasıl katkı verdiğini, fazla dar bir kronolojiye sıkıştırarak ve az sayıda aktör dikkate alarak açıklama eğilimi yaygın. En geniş ve en eski mücadele pratiklerine dayandığını iddia edenler bile böyle davranıyor. En basitinden şunu açıkça kabul etmek gerek: Türkiye başkanlık sistemine geçtiği için bu ağır sorunlarla yüz yüze kalmadı, otoriterleşme bataklığına referandum sonrasında saplanmadı. Yapanların söylediği gibi “fiili olanı sisteme çevirmenin” miladıydı referandum. Herkes yeniden buluştuğunda memleketi kurtaracak “merkez” de, bir bulutun arkasında kaldığı veya siste görülemediği için kaçırılmış bir kavşak değil. Bugünün sihirli formülü diye sunulan “merkez siyaset”, bu noktaya gelişimizi taşıyan ve şimdilerde yeniden itibar kazandırılan siyasetin üzerinde ısrarla yürüdüğü geniş bir bulvar.

Güncel bir tartışmayı -bağlamını değiştirerek- bu noktada kullanırsak: Ehveni şer anlamında yeni bir “yetmez ama evet” dalgasıyla yüz yüzeyiz aslında. Üstelik bu sefer daha önceki versiyona diş bileyenler tarafından hararetle desteklenen bir ikinci dalga söz konusu. Muhalefetin tatava edilmeden desteklenmesi gerektiği iddiasının arkasında “haklı ve makul bir misyon” olduğu için, taraftar toplaması daha kolay oluyor. Ancak önceki ve aslında her zamanki “yetmez ama evet”lerde geçerli olan -sonradan utandırıcı/yorucu olabilecek- sorunlar burada da fazlasıyla mevcut. Birinci sorun, imkanların sağladığı fırsatlara yüklenen kolaycılığın baş döndürücü hevesi (öfori). İkincisi, son derece kötü tarif edilmiş acil soruna karşı olmanın, kendi başına çözüme yeterli sayılması. Üçüncüsü, bu sürecin içindeki -hayli etkili- aktörlerin bu özel formüle yükledikleri araçsal rolün ve bu aktörlerin çeşitli açılardan gayet açık olan negatif motivasyonlarının görmezden gelinmesi. Dördüncüsü, yakın vade için mümkün bir zaferin (kazancın) biraz daha uzağa bakıldığında kolayca görülebilecek sorunlarını saklayabilmesi. Fazla uzatmadan keseyim ama en az on başlık daha yazabilirim.

2010 Referandumu’nun önünde ve arkasındaki “yetmez ama evet”in çok haklı biçimde eleştirilen tarafı -bu aynı zamanda şimdiki özeleştirilerin kabul görmemesinin de nedeni aslında- içine girdiği geçici körlük veya körlüğü teşvik eden “maksatlı” çarpıtmalardı (genellemeler). Sadece “vesayetle” mücadele ediyorlar diye iktidarın demokratikleşme diye bir derdi olacağını hatta buna mecbur olduğunu nereden çıkarttınız? Seneler öncesinden başlattıkları ve yürüttükleri mücadele için müsamaha gösterilmesini istedikleri otoriter atakları nasıl yok saydınız? Bu işin nereye varacağını, nelere imkan açtığını -uyarılara rağmen- neden görmek, konuşmak istemediniz? Kısa vadeli ve zahiri bir fayda uğruna çok yapısal bir tartışmayı derinleştirmek yerine hızlı sonuç için geciktirmeyi nasıl göze aldınız? Bu eleştirilerin hepsini benzer argümanlarla içinde bulunduğumuz duruma uyarlamak mümkün. Bunu tartışmaya başlayanlar da var aslında. Hatta “aynı değil”, “onlar daha fenaydı, “şimdi durum farklı” şeklinde cevaplar da verilmeye başlandı. Ancak mesele pek öyle değil, ayrıca hadise son on-on beş senenin meselesi de değil.

“Yetmez ama evet” slogan olarak 2010 senesinde kullanılmış olabilir ama neredeyse 40-50 senedir (daha öncesi de iddia edilebilir belki) kamuoyunun önüne defalarca getirilmiş bir “merkez” vasatı aslında. 12 Eylül sonrasında Özal’ın ANAP’ını iktidar yapan sürecin içinde, 90’ların “kurşun atan kurşun yiyen” politikasının göbeğine oturacak DYP’nin sağlam demokrasi müttefiki sayılmasında, DYP-SHP hükümetinin “tarihi uzlaşma” diye çatılmasında, 28 Şubat’ta destek temin ederken veya bundan yeni bir sosyoloji vehmederken de, çöken merkezi radikal savrulmadan çıkartacak yenilenme diye desteklenen Ecevit ve Bahçeli koalisyonunda, “Ekmek için Ekmelettin”de. Türkiye’de “merkez siyaset” denilen şey, defalarca kötü vasatları mecburi imkanlar olarak insanların önüne koydu, “çevrenin merkeze hücumundan” demokratik açılım bekleyenler de benzer kötü ortalamaları dayattı. Siyaseti, imkanları optimum kullanmak olarak tarif etmeye yatkın olanların böyle önerilerle öne çıkmalarında bir sorun yok belki. Fakat kötü veya daha iyi olması için yeterince üzerine konuşulmamış ortalamaları, tartışılmayacak seçenekler halinde sunmak ve olası sorunlarını tartışmayı yasaklama anlamı içerecek biçimde “itibarsızlaştırmak” iyi değil. Bugün muhalefetin birlikte durma becerisi otoriterlik krizini çözmenin garantisi olmadığı gibi başka formda tazelenmesinin aracına da dönüşebilir. Ya kendisi dönüşebilir ya da daha beterine kapı açan bir zemin üretebilir. Bunun sonraki mesele olduğu iddiası ise bu riski büyüten ana unsur. Galiba geçmişin ve bugünün kavgası taklidi yapan geleceğin hesapları tam burada.

  • Kaynak Duvar

Yorum Bırak Cancel reply

İlgili Haberler

Alıntı Yazılar

Depremle geldi, depremle gidiyor

Sevgili dostlar,     Süleyman Demirel sık sık...
Alıntı Yazılar

Şimdi depremzedeyle dayanışmak için seferber olma zamanı!

Narlı-Pazarcık’ta meydana gelen 7.7 büyüklüğündeki deprem, 10 ilde büyük bir yıkıma ve yüzlerce...
Alıntı Yazılar

Gün, dayanışma günü…

Sevgili dostlar,      Kış ortası, geceyarısı,...

Zaman Akışı

Şub 8 13:19
Türkiye

DSÖ deprem için 3. seviye acil durum ilan etti

Şub 8 13:12
Türkiye

Deprem acısıyla sarsıldığımız şu günlerde ‘tehlikeye’ davetiye: ‘Daha fazla kira beklentisiyle 1 daireyi 3’e bölüyorlar’

Şub 8 11:22
Türkiye

Alman deprem uzmanından İç Anadolu uyarısı

Şub 8 11:12
Türkiye

Haluk Levent: Bu üçüncü gün, yapacağımız işin verimi düşüyor

Şub 8 10:53
Türkiye

İstanbul’da kamu kurumlarındaki hamile ve engelli çalışanlar yarın idari izinli sayılacak

Şub 8 10:44
Türkiye

AFAD’ın personel eksikliği kronikmiş

Şub 8 10:34
Türkiye

Çeyrek asır sonra aynı soru: Nerede bu devlet?

Şub 8 10:12
Dünya

Suriyelilere yardım elini uzatan yok

Şub 7 18:25
Türkiye

Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı: Binaların hiçbiri oturulacak durumda değil!

Şub 7 12:46
Türkiye

Hayatla cehennem arasındaki ipince bir çizgi…

Şub 7 12:35
Türkiye

Hatay kimsesiz: Halk kendi inisiyatifini oluşturdu

Şub 7 12:11
Dünya

Rusya ve Azerbaycan, Türkiye’ye sahra hastanesi gönderiyor

Şub 7 12:01
Dünya

DSÖ Başkanı’ndan yeni ‘deprem’ açıklaması

Şub 7 11:21
Türkiye

CANLI BLOG | Maraş’ta 7,7’lik deprem: 10 ilde 2 bin 379 ölü

Şub 7 11:05
Türkiye

Depremin yıktığı kentlerde kar ve yağışlı hava bekleniyor

Şub 7 10:58
Türkiye

Uyarılar kâğıt üzerinde kaldı

Şub 7 10:54
Türkiye

CHP’li Yıldırım Kaya, Elbistan’dan seslendi: Yolları açın!

Şub 6 11:49
Türkiye

Kahramanmaraş’ta 7.4 büyüklüğünde deprem: Çok sayıda can kaybı var, 4. seviye alarm verildi!

Şub 6 11:43
Türkiye

AKP ve yoksulların siyasal dilleri: Konuş-ama-ma

Şub 6 11:41
Politika

Kılıçdaroğlu: Beşli çetelerden bütün o paraları alacağım

Şub 6 06:40
Türkiye

Depremden etkilenen bölgelerde kar yağışı ve yağmur bekleniyor

Şub 6 06:00
Türkiye

7.4’lük depremin ardından Kandilli’den tsunami uyarısı

Şub 3 22:27
Fikir & Yazı

Çarşafımda Kan Var Anne

Şub 3 12:50
Bilim & Teknoloji

Hafıza Destekleyici Makinalar Yolda, İnsan Deneyleri Başladı!

Şub 3 12:48
Felsefe

Demarkasyon Problemi Nedir? Bilimin Sınırlarına Nasıl Karar Vereceğiz?

Şub 3 11:47
Kültür & Sanat

Metin Altıok Şiir Ödülü için başvurular başladı

Şub 3 11:42
Dünya

Fransa, İngiltere… Emekçiden esiyor yel

Şub 3 11:37
Türkiye

Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na, Soylu’nun danışmanı Ali Arif Özzeybek atandı

Şub 3 11:31
Türkiye

Sokak hayvanları tartışması: ‘Köpekler nefret objesine dönüştürüldü’

Şub 3 11:24
Politika

Örtmece

  • Fikir & Yazı
  • Eylem & Etkinlik
  • Fotoğraf & Karikatür
  • Kitap & Dergi
  • Belgesel & Film
  • Müzik & Video
  • Yukarı Dön