Eğlence ve turizmin kalbi Beyoğlu’nda salgın nedeniyle ilçenin eski mekanlarından olan Kumbara Kafe, Haspa Bar kapılarına kilit vurdu.


Rıfat DOĞAN


ARTI GERÇEK- İstanbul Beyoğlu’nda küçük esnaf salgının faturasını ağır ödüyor. Kapısına kilit vurmak zorunda kalan esnaflardan biri “Beyoğlu’nda caddedeki marka dükkanların dışında diğer esnafların hepsi iflas etme aşamasında” diyor.

Coronavirus salgınının normalleşme adımları 1 Haziran tarihi itibariyle atıldı. Tedbirler kapsamında eğlence ve turizm sektöründe iş yapan bar ve meyhaneler kapalı kalmaya devam ederken, kafe ve lokantaların açılmasına onay çıktı.

Uzun süredir Beyoğlu Belediyesi’nin masa-sandalye yasakları, toplanan vergilerle başı dertte olan esnaf, öte yandan yüksek kiralar, kredi borçları ve banka alacakları nedeniyle zaten zor günler yaşıyordu. Üzerine salgının gelmesiyle birlikte sezonu açamadan dükkanlarını kapatmak zorunda kalan Beyoğlu’nun küçük esnafı, dükkanlarını kapalı tuttukları süre zarfında da devletin ciddi bir desteğini göremedi.

Normalleşme adımları kapsamında bazı mekanlar kapılarını yeniden müşterilerine açsa da bazıları kepenklerini bir daha açılmamak üzere tamamen kapattı.

Bazıları da dükkanlarını kiralığa satışa çıkararak devretmeye hazırlanıyor. Onlardan biri Ayhan Işık Sokak’ta bulunan Melekler Kahvesi, 25 Mayıs tarihli ilanda kahvenin devren satılık olduğu belirtiliyor. Öte yanda Mis Sokak’ta bulunan Pikap Bar’ın kapısında da kiralık yazısı asıldı.

‘SALGIN SÜRECİ OLMASAYDI TOPARLANMA SÜRECİNE GİRECEKTİK’

Artı Gerçek, Beyoğlu’nda salgın nedeniyle dükkanlarını kapatmak zorunda kalan esnafla görüştü.

Keji Etnic Food lokantasının işletmecisi Berivan: “Beyoğlu’nda Sıraselviler Caddesi’nde eski Alman Hastanesi’nin karşısında altı ay önce annemle birlikte açmıştık. Doğu mutfağı ağırlığı olan bir lokantaydı. İlk başlarda zorluk yaşasak da zamanla işleri toparlamaya ve dükkanı çevirme başlamıştık. Keyifli bir mekan haline gelmişti. Sezondan da umutluydum, çünkü bizim orası turizm bölgesiydi.

Pandemi süreci olmasaydı, aslında bizim sezon olarak tanımladığımız yoğun ve işlerin de istediğimiz gibi yürüyebileceği bir dönem başlayacaktı ve bizim toparlanma sürecimiz de hızlanacaktı. Ancak salgın başlayınca uzun bir süre bunun normale dönmeyeceğini ve sürecin bizi zorlayacağını düşündük. Mal sahibi kirada bir miktar indirim yapsa da kira bir şekilde işlemeye devam ediyordu, başka giderlerimiz vardı, biz de bu nedenle kapatmaya karar verdik. Direk pandemiyle ilgili demesek de onun sonucu olarak verdiğimiz bir karardı.”

‘DİRENEBİLİRDİK ANCAK ÇOK GELECEK GÖREMEDİK’

“Kredi çektik ancak zaten mevcut da bir takım giderlerimiz ve borçlarımız vardı. Dediğim gibi belki deneyebilirdik kredi de buna uygundu ancak dükkanı kapattığınız sürede de sizin giderleriniz oluyor, onu tekrar açmak sıfırdan başlamak anlamına geliyordu. İşleri tekrar toparlamak gibi bir zorlu süreç vardı önümüzde. Bunun getirdiği ağır yük ve stres var. Bu büyük sorumluluk da gerektiren süreci göze alamadık açıkçası. Direnebilirdik ama çok gelecek görmedik.”

14 YILLIK MEKAN KAPANDI: ÜÇ BANKADAN SONUÇ ALAMADIK

Haspa Kulübü’nün sahibi Selçuk Han: “9 yıl Küçükparmakkapı Sokak’taydık daha sonra Tarlabaşı Bulvarı’na taşındık. 14 yıllık Beyoğlu esnafıydım. Bizim mekanımız LGBTİ bireylerin, azınlıkta kalmış insanların sık sık geldiği aynı zamanda Avrupa’dan gelen müşterilerin uğrak yeriydi. Pandemi sürecinde kapatmak zorunda kaldım. 11 çalışanım vardı, hepsi işsiz kaldı. Arkadaşlarımız kısa çalışma ödeneğinden yararlanamadı, işsizlik maaşı alamadı. Üç bankaya başvurduk halen bir sonuç yok.

Mekanı kapatınca Bodrum’a taşındım. Burada da bir mekanımız var, onun için geldim ancak malum burası da diğer barlar gibi kapalı. Buraya gelmem de bir şeyi değiştirmedi. Çıkmazdayız ve ne yapacağımızı da bilmiyoruz. Önümüzü göremiyoruz. Bakıyorsunuz 1 Haziran’da açılacak dediler ancak açılmadı. Birçok yer açıldı ancak bizim mekanlarımız açılmadı. Biz günah keçisi miyiz?”

‘PANDEMİ SÜRECİ BEYOĞLU ESNAFINI İFLASIN EŞİĞİNE GETİRDİ’

“Beyoğlu’ndaki esnafların büyük bir bölümü kiracının kiracısı. Cumhurbaşkanı kiralar ertelenecek borçlar ertelenecek dese de biz bunların hiçbirini göremedik. Birçok esnaf arkadaşımızın bankalara borçları var. Elektrik faturalarını dahi ödeyemiyorduk. Böyle olunca birinden aldığımız borçla başka bir yerin borcunu ödüyorduk. Mali sıkıntılar zaten çekiyorduk. Gezi olaylarından sonra Beyoğlu Beyoğlu olmaktan çıktı. Beyoğlu’nu kaybettik. Araplaşma dediğimiz süreç yaşandı. İçki satışları giderek düştü, tatlıcı ve nargileciler yayılmaya başladı. İnsanlar artık hafta sonu bile gelmiyordu.

Pandemi süreci de Beyoğlu esnafını iflasın eşiğine getirdi. Dükkanlar yarın açılsa bile büyük problemler büyük sorunlar bekliyor hepimizi. Sorunlar dağ gibi. Ne yazık ki sorunlarımızı da çözemiyoruz çünkü aramızda bir dayanışma yok.”

‘KİMLE KONUŞSAM HEPSİ BORÇ BATAĞINDA’

Akyol Lokantası’nın işletmecisi Mehmet Çelik Akyol: “Ülkede kriz olsa da bir şekilde idare ediyorduk. Sonra bu Coronavirus çıktı ve salgın nedeniyle 92 gün kapatma söz konusu oldu. Bu süre zarfında destek paketi açıklamaları oldu. Başvuruda bulunduk ancak bir sonuç çıkmadı. O destekten faydalanamadık. Bu destekleri de alamayınca da tekrar açıp başlamanın bir anlamı olmadığını düşündük ve dükkanı kapattık. Dört yıllık esnaftım, 11 çalışanım vardı, salgın sürecinde bu sayı dörde düştü. Büyük emeklerle orayı açtık ancak beceremedik, olmadı. Masrafları da ağırdı, gelir gideri karşılayamıyordu. Elektrik, su ve doğalgaz giderlerinin üzerinden gelemedik. SSK ve vergiler derken kötü durumdaydık.

Şu anda ben de işsizim. Borçlarım var. Aşçılık yapıyordum eskiden Akdeniz bölgesinde ancak şimdi o çalıştığım mekanlardan da talep yok. Bu şekilde nereye kadar gidecek bilmiyorum. İşler genel olarak kötü, Beyoğlu’nda caddedeki marka dükkanların dışında diğer esnafların hepsi iflas etme aşamasında. Kimle konuşsam borç batağında. Hepsi krediyle döndürüyor kendisini. Eğer esnafa tam destek vermiş olsalardı yeniden açabilirdik, ancak o olmadığı için battık.”

‘AKP MUHALİFLERİ UZAKLAŞTIRMAK İÇİN ELİNDEN GELENİ YAPTI’

Kumbara Kafe İşletmecisi Serhat Saymadi: “Gezi Direnişi’nden sonra Taksim’deki eylemlerin aylarca sürmesi, polisin sert müdahalesi ve Taksim’e gelirken ‘Yine gaz yiyeceğiz’ endişesi, insanların ayaklarının geri geri gitmesine sebep oldu. AKP, Taksim’den muhalifleri uzaklaştırmak için elinden geleni yaptı. Bu, Taksim’in ciddi kan kaybetmesine, insanların da Taksim dışında Kadıköy ve Beşiktaş gibi alternatif semtlere yönelmesine neden oldu.

Öte yandan, Taksim’i “sadece” turistlerin alışveriş merkezine haline dönüştürme çabası, insanların alıştığı ve sevdiği Taksim’e yabancılaşmasına neden oldu. İstiklal Caddesi’nde patlayan bomba, Reina saldırısının önce Taksim’de planlandığının basına sızması ve Dolmabahçe’deki İnönü Stadyumu’nun yanında patlayan bomba olan bitene tuz biber ekti.

Polis, bir taraftan göçmen genç erkekleri ve sağlık turizmiyle gelen genç erkekleri Beşiktaş ve Kadıköy’e sokmazken, Aksaray ve Taksim’e yönlendirdi. Bu da semtin dokusunu oldukça zedeledi. Çünkü bu insanların kente entegrasyonu da zaman alan bir durumdu. Bu sadece bizi değil, bizim gibi bütün işletmeleri zorladı. 2013-2020 yılları arasında, 2013’te var olan mekânların çoğu ya kapandı, ya el değiştirdi ya da dönüşmek zorunda kaldı. Bu açıdan bakıldığında, bu dönüşüme en uzun süre dayanan işletmelerden biriydik. Bunu da sevgili müdavimlerimize, dostlarımıza borçluyuz.”

‘HÜKÜMETİN NORMALLEŞİYORUZ DEMESİYLE HAYAT NORMALLEŞMEYECEK’

“2009’da Kumbara Kafe’nin üst katında, birçok arkadaşımızla birlikte Kumbara Sanat’ı açtık. Kumbara Sanat, emek veren arkadaşlarımızın sayesinde dernekleşti. 2009-2013 arasında her dönem; dil, müzik, enstrüman, tarih ve felsefe atölyelerine 250 kişinin katıldığı bir yere dönüştü. Bizim için çok önemli ve değerli bir deneyimdi. Ancak 2016 yılında önce Kumbara Sanat’ı kapatmak zorunda kaldık. Biz zaten zorlansak da direnmeye, tutunmaya devam ettik. Ancak 15 Mart 2020’de, Coronavirus pandemisi nedeniyle kapanmamız, yaz aylarında insanların kapalı bir alana girmek istemeyişi ve ülkenin ekonomik koşullarının karanlık bir yola girmesi bizi yeni bir karar almaya zorladı. Hükümetin “normalleşiyoruz” demesiyle hayatın normalleşmeyeceğini, desteklerin yetersiz olduğunu, dolayısıyla mekânı 9 ay boyunca finanse etmenin mümkün olmadığını biliyoruz.”

‘DOSTLUKLAR KURDUK, GÜLDÜK, EĞLENDİK… BAŞKA BİR YERDE BULUŞURUZ’

“Mekânı abimler açtığında, yıl 2007 ve ben de 17 yaşındaydım. Zamanla işi ben devraldım ve şimdi 30 yaşındayım. Kumbara’nın bir belleği var. Birçok insan bu mekânda büyüdü, dostluklar kurdu, âşık oldu, güldü, ağladı, sabahlara kadar dans etti, hiç unutamayacağı müzikler dinledi. Kumbara hep dostluk biriktirdi. Çoğu insanın “Kumbara’da bir gün” diye anlatacağı en az bir anısı var, bunu biliyorum. Geldiğimiz nokta üzücü, ancak yapacak bir şey de yok. Başta Kumbara’ya emek veren arkadaşlarımız olmak üzere tüm müdavimlerimize ve dostlarımıza verdikleri destek için çok teşekkür ediyorum. Dilerim, ilerleyen zamanlarda başka bir yerde, başka bir şekilde buluşuruz Kumbara’da…”