Kadınlardan ortak ses: Çocukta ‘rıza’ aranması çok tehlikeli, bunu çocuk ve kadınların haklarına saldırı, geleceklerinin gaspı olarak değerlendiriyoruz. Hadımla, idamla cinsel istismar engellenemez, önemli olan cinsel istismarı meşrulaştıran politikalardan vazgeçmek
ECE ZEREYCAN
Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplumun tepkisi nedeniyle geri adım atılan ‘tecavüz düzenlemesinin’ tekrar Meclis’e geleceğini açıkladı. Çocuk yaşta istismara ve kadınların maruz kaldığı şiddete karşı mücadele veren kadınlar tecavüzleri, şiddeti meşrulaştıran her türlü yasal düzenlemeye karşı duracaklarını ifade ediyor.
Kadın Cinayetlerine Karşı Acil Önlem Grubu, “Mücadelemizi sadece bir karşıtlığa dair değil kadınların hayatlarını savunmaları üzerinden kurmaya çalışıyoruz” diyor. Filiz Karakuş sorularımızı yanıtladı.
(Filiz Karakuş)
»Kadın hakları mücadelesi için nasıl bir yol haritanız var?
Kadın hakları deyince sadece yasaları anlamıyoruz. Söz konusu kadınların hakları olduğunda, toplumsal bir onay yoksa, kâğıt üzerinde kalıyor. Bu nedenle ‘soyut değil somut eşitlik’ için evde, işyerinde, sokakta, sendikada, siyasi partide… Her yerde hayatımızın ve haklarımızın savunulmasına yönelik politikalar geliştirmeye çalışıyoruz.
»Kadına yönelik şiddet ve tacizi önlemek için ne gibi acil önlemler alınmalı?
Kadın-erkek eşitsizliği derinleştiği ve meşrulaştığı müddetçe, erkek şiddeti-tacizi varlığını sürdürüyor. Mücadelemizi suç ve ceza ikilemine sıkıştırmamaya özen gösteriyoruz. Kuşkusuz yasal mevzuat kadınları güçlendirmeli, erkek şiddeti cezasız bırakılmamalı. Ama bu yetmez. Bugün kadınların haklarının ve özgürlüklerinin önündeki en büyük engel AKP hükümetinin kadını değil aileyi merkeze alan dini referanslarla oluşturduğu politikalar. Dolayısıyla güncel mücadelemizin hedefinde de bu var.
»‘Cinsel istismar’ düzenlemesi yeniden Meclis’e gelebilir. Ne düşünüyorsunuz?
Türkiye’nin yasalarına ve imzaladığı uluslararası sözleşmelere göre 0-18 yaş arası bireyler çocuk kabul ediliyor. Cinsel istismar yasası her ne kadar faillerin çoğunluğunun erkekler olduğu cinsel istismara maruz kalan kız-oğlan tüm çocukları ilgilendiriyorsa da yeni düzenlemede kız çocukları ve kadınlarla ilgili önemli bir vurgu var. Çünkü AKP uluslararası hukuku hiçe sayarak dini referanslarla kız çocuklarının, çocukluktan çıkış yaşını 12’ye indirmeye çalışıyor. AYM’nin son 2 yıl içinde verdiği üç iptal kararında da bunun izi var. Kararların ilkinde resmi nikah öncesi dini nikâh kıymak suç olmaktan çıkarıldı. Diğer ikisinde ise cinsel istismarı düzenleyen 103. maddenin ilk iki fıkrası iptal edildi. İptal gerekçelerinde çocuğun maruz kaldığı istismar sonrası evlenebileceği de dile getirildi.
24 Kasım’da TBMM’den geçen düzenlenmiş hal 12-15 yaş aralığında cinsel istismarı suç olmaktan çıkarmıyor. Bu suçu işleyenler yine en az 8 yıl ceza alıyorlar. Ancak 103. maddenin yeni düzenlemesine suç-ceza ikilemi dışından baktığımızda itirazımız büyük. Çünkü yasada 12 yaş bir eşik olarak konuyor. 12 yaşı ‘evlenme’, ‘örtünme’, ‘hamile kalma’ yaşı olarak savunan ve bunu meşrulaştıran zihniyetle ve AYM kararlarının gerekçesiyle düşündüğümüzde biz bu eşiğin konmasını 12-15 yaş çocuğa tecavüzde rıza aranması olarak değerlendiriyoruz.
» Önerileriniz var mı?
Sonunda ceza verilecek olsa da çocukta ‘rıza’ aranması çok tehlikeli, bunu çocuk ve kadınların haklarına saldırı, hayatlarının ve geleceklerinin gaspı olarak değerlendiriyoruz.
Hakime tanınan takdir yetkisinin çocuğu susmaya itebileceğini düşünüyoruz. 103. madde ile ilgili düzenlemede akranlar arası rızaya dayalı ve yaşla orantılı cinsel deneyimler ile çocuk yaşta evliliğe zorlanma arasında bir ayrım yapılmıyor. Bu ayrıma ilişkin bir düzenlemeyi önemli buluyoruz.
Çocuk evliliğinin, resmi nikâh öncesi dini nikâhın suç olmasının ve cinsel istismar suçunda 15 yaş öncesinde rıza aranmamasının yasa ile düzenlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Cezaların artması her zaman caydırıcı olmaz, hadımla, idamla cinsel istismar engellenemez, önemli olan cinsel istismarı meşrulaştıran politikalardan vazgeçmek.
***
Nazlıaka: Aklayan anlayışa karşıyız
(Aylin Nazlıaka)
»Tüm hafta ‘cinsel istismar’ düzenlemesine ilişkin tepkiler devam etti. Erdoğan bu yasayla ilgili ‘Özenli hazırlanmamıştı’ dedi. ‘Özenli hazırlanmamış’ mıydı?
Tecavüzcüleri ak’layan bu düzenleme yine bir gece yarısı getirildi. Sanki yangından mal kaçırır gibi… Bundan 4 ay önce AYM, TCK’nin çocuk istismarıyla ilgili maddesinin bazı hükümlerini iptal etmişti. Yeni düzenlemenin yapılması için hükümete 6 ay süre vermişti. Söz konusu tasarıyı bu AYM kararına dayandırıyorlar.
Oysa AYM’nin değerlendirmesine göre çocuklar arasındaki davalarla, bir yetişkinin bir çocuğu istismar ettiği davalara ilişkin kararlar farklı olmak zorunda. Altında imzamız olan Lanzarote Sözleşmesi de bunu içeriyor. Yani bir erişkinin bir çocuğa nüfuz kullanımı, güven ve otorite ilişkisi sonrasında gerçekleşen istismar vakaları ile bir çocuğun, diğer bir çocuğu istismar ettiği olaylar birbirinden ayrıştırılmalı. Failin de çocuk olduğu durumlarda kademeli olarak ceza artışı olmalı. Ancak AKP fail profilini yine göz ardı etmiş. 60-70 yaşındaki bir istismarcıyı da çocukmuş gibi değerlendirmiş. O nedenle “küçüğün rızası, mağdur olan aileler, kocalarını bekleyen gelinler…” gibi laflarla bu yasayı meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Bu anlayışa karşıyız.
»’Erken yaşta dini nikâh bu düzenlemeye gerekçe olamaz’ diyorsunuz. Ama oluyor. Nasıl?
AYM’nin geçen yılki bir kararı nedeniyle dini nikahın resmi nikahtan önce yapılmasına cezasızlık uygulaması getirildi.
TCK 103’deki bu yeni düzenlemeyle birlikte Türkiye’de rıza yaşı 12’ye indiriliyor. Bu da çocuk yaşta evlendirilen, anne olan kızlarımızın sayısının artması, çoklu evliliklerin çoğalması demek. Kısacası bu düzenlemeyle kader mahkumu yalanına bel bağlanıp her türlü kötülük “iyi gibi”leştirilmek isteniyor. Bir yandan tecavüz meşrulaştırılırken, diğer yandan potansiyel tecavüzcüler cesaretlendiriliyor.
»AKP’li kadın vekillerin tüm bu olup bitenlere yaklaşımı nasıl? Mecliste ya da partilerine karşı konuyla ilgili herhangi bir tepkilerine tanık oldunuz mu?
Üzülerek söylüyorum; AKP’li kadın milletvekilleri partilerinde çok edilgen bir tutum sergiliyor. Siyaset üretip ona göre partiye yön veren değil, erkeklerin belirlediği politikaları otomatik olarak kabul eden bir tavırları var. Bazıları “erkekler daha iyisini bilir” kabullenişiyle, bazılarıysa kariyerist bir yaklaşımla hareket ediyor. “Aman şimdi yönetimle zıtlaşıp da kötü olmayayım”, “koltuğumu riske atmayayım” halleri var. Bu pasif duruşun bedelini Türkiye’deki tüm kadınlar ve çocuklar ödüyor.
»Ülkenin aynası olması gereken Meclis’te kadına bakış nasıl? Erkek egemen zihniyetin psikolojik şiddetine maruz kalıyor musunuz?
Tabii ki! Hatta Meclis’te bunun en net örneklerinden birini ben yaşadım. Dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile olan polemiği sanırım hatırlarsınız. Benim kadının kürtaj hakkını savunmamdan rahatsız olup kürsüden benimle ilgili bir iffet tartışması açmaya çalışmıştı. Kadının kahkaha atmasını da iffetsizlik olarak gören bu zat hakkında birçok kez suç duyurusunda bulundum. Meclis’teki 550 milletvekilinin sadece 82’si kadın. 25 bakandan sadece 1’i kadın. Toplumun aynası olan Meclis’te kadın temsiliyetini artırmamız lazım!
***
Avukat Feyza Altun: Çocuk rızasının aranması akıl almaz
(Feyza Altun)
»‘Cinsel istismar’ ülkenin en ciddi sorunlarından biri haline geldi. İşin hukuki boyutu çok tartışmalı. Mesele yasaların yetersizliği mi; yoksa yasa uygulayıcılarının kanunları yorumlama biçimleri mi?
Aslında TCK 103 gayet ağır cezalar öngörüyordu, örneğin 15 yaşından küçük çocuğa tecavüz eden,16 yıl ya da daha fazla ceza alıyordu. Ama AYM bu hükmü iptal etti. Gerekçesi cezanın çok olmasıydı! Daha sonra 15 yaş kuralı da iptal edildi. İptalden önce hiçbir şartta çocuğun rızası var mı, yok mu bakılmıyordu. Ama şimdi 12-15 yaş arası çocukların rızası var mı,yok mu ona bakılabilir. Akıl almaz bir durum. O yaş aralığındaki bir çocuğun asla ve asla rızasının aranmaması gerekir. Sonuçta neye evet dediğini bile bilmiyor çocuk. Siz bu yaştaki çocuğa ehliyet vermiyorsunuz, araba satmıyor, tapu vermiyorsunuz, bakkaldan sigara bile alamıyor ama bir erkeğin yatağına girebiliyor, öyle mi! Tecavüzden sonra tehdit edildiği için ‘rızam vardı’ demeyeceği ne malum? Bu ülkede hepsini görüyoruz sonuçta. Bu iptallerden sonra tecavüzcüler cezasız kalmıyor ama daha az ceza alacakları kesin. Kahredici bir mesele. İstismarı önleyecek ve caydıracak cezalar olması gerekirken adeta teşvik ediliyor. Toplumda o yaşta bir çocukla cinsel ilişki yaşanabileceği düşüncesi normalleştiriliyor. Yasayı uygulayan hakimler de ayrı bir eğitime tabi tutulmalı. Çocukların ifadeleri alınırken bazen çok kabalaşabiliyorlar, bu durum çocuğu etkiliyor. İfadesini geri çekmeye kadar gidiyor bu.
»Kadına yönelik şiddet verileri de katliam gibi. Bu şiddetin önlenememesinin nedenlerinden biri ‘yasaların yeterince caydırıcı olmaması’ mı?
Aslında kanunumuzda cezalar çok yüksek, ama indirimler de çok fazla. Mahkemeler her durumu “erkeklik onuru zedelendiğinden tahrikle işlenmiş cinayet” olarak değerlendirebiliyor. Bunu gören erkekler, internetten araştırma yapıp, mahkemede ne söyleyeceğini ezberleyip karısını öldürüyor. Böyle bir cinayet vardı; Ayşe Paşalı, kocası internetten cezaları ve indirim hallerini incelemiş, bilgisayarı incelendiğinde çıktı ortaya. Hakimler artık bunu bilmeli. Yok ‘gözüm döndü’, yok ‘kıskandım’, yok ‘onurum zedelendi’ diyen tüm erkekler indirim alıyor. Almasın. Ayrıca siyasi söylemlerin de etkisi büyük. Kalkıp ‘işsizlik var, çünkü kadınlar çalışıyor’ ya da ‘internet kullanan kadın hafiftir’ gibi yerli yersiz halkın karşısında konuşursanız, hele bizimki gibi eşitlik anlayışını benimsememiş toplumlarda, böyle köşe başı cinayet olur.