Rahmetli hocam Ünsal Oskay sık sık derdi ki:
“En büyük ahlaksızlık, yoksuldan ahlak beklemektir.”
Deprem bölgesinde enkaz altındaki ya da donmanın eşiğindeki yakınına yıkılmış marketlerden mal götüren yurttaşlara “yağmacı” diye saldıranlar var. Kimi videolarını çekip teşhir ediyor, kimi “bunlar Suriyeli” diye ırkçılığın değirmenine su taşıyor.
Ya büyük yağma..?
Bu felaket, büyük oranda yıkılan binaların inşaat malzemesinden çalan yağmacılar yüzünden değil mi? Neden onları teşhir etmek varken marketten tuvalet kâğıdı çalan çaresizlerin peşindeyiz? Onlar daha kolay hedef olduğu için mi?
Erdoğan, devletin OHAL sayesinde marketleri yağmalayanlara müdahale imkânı bulacağını söyledi. Ateş açtıracaklar marketten çocuğuna süt çalanlara… Ya asıl soyguncular?
Mesela bu tür afetlerin gözbebeği Kızılay’ı holdingleştirip Erdoğan’ın çocuklarının vakfına gidecek bağış paraları için sıçrama tahtası haline getirenler? O bağışlarla Manhattan’a Ensar’ın gökdelenini dikenler? Kızılay’ın itibarıyla birlikte milyon dolarları yok edenler? O soyguna bir lafınız yok mu? O soyguna laf edemediğiniz için mi bakkaldan bebek bezi çalan garibana yükleniyorsunuz?
Yıllardır “kentsel dönüşüm” adı altında, müteahhit zengin etme amaçlı ve ranta dayalı bir yapılaşmayı dayatanlar… Yaptıkları havaalanı pisti, otoyol asfaltı ilk depremde çatlayanlar, kent merkezlerine dayanıksız malzemeyle çok katlı bina yapıp satanlar, bu yapıları denetleyeceği yerde rüşvet karşılığı onaylayanlar, her seferinde denetimsiz yapılaşmaya imar affı çıkaranlar, deprem hazırlığına harcanması için toplanan vergileri duble yollara harcayanlar… Yani koca bir soyguncular ordusu var karşımızda…
Onlar masum, aç çocuğu için ekmek çalan baba yağmacı öyle mi?
Ünsal hocamın sözünü revize edelim: Büyük dolandırıcıya laf söylemeyip açlıktan çalan küçük hırsızdan ahlak beklemek, en büyük ahlaksızlıktır.