Virüslerin sebep olduğu mutasyonlarla mutanta dönüşen insanları izlettiler yıllarca bilim kurgu filmlerinde bizlere. Bu sebeple beklediğimiz şey, insanların insan dışı yaratıklara dönüşerek birbirini ve dünyayı yok ettiği bir son oldu. İstenen şey insanların dış görünüşlerinin değişmesinin sonun habercisi olduğuna inanmamızdı ancak mutasyonlarla zaten bizleri dış görünüşü değişmeyen istedikleri şekillerdeki mutantlara dönüştürdüklerini henüz anlamadık…
Hazır gıdalar, radyasyon, genetiği değiştirilmiş besinler, bağımlılık yapan teknolojiler, oyunlar, sosyal medyalar, filmler, diziler ve daha birçok şey sayabilirim size bizleri mutanta dönüştüren. Çoktan DNA’mız mutasyona uğradı ve uğramaya devam ediyor. Bilinç düzeyi değiştirilmiş, algısı istenilen noktaya çekilmiş, duyguları olan insandan duyguları olmayan bedensel varlıklara dönüşüm işlemleri yapılmış ve bu konuda yol alınmaya devam edilen bir gezegende yaşıyoruz. Bunu anlamak için sadece biraz gözlem yapıp değişen alışkanlarımıza ve ilişki çeşitlerimize bakmak yeterli. En kötü olanı da bunu benimsemiş ve modern çağın gerekleri olarak algılıyor olmamız artık. Yani gerçekleştirilmek istenen proje gerçek oluyor, birilerinin kontrolündeki yaratıklara dönüştük bile…
Bir sonraki aşama birilerinin yapmasına gerek kalmadan insanların kendilerini ya da etraflarındaki yok etmeleri olacak çünkü bu bilinç seviyesinde bir insan toplumu oluştu, sadece biraz daha gelişmeye ihtiyacı var.
Bireylere korkuların yüklendiği ya da bireydeki korkuların açığa çıkarıldığı bir toplumu istediğiniz gibi yönetebilirsiniz. Bu bireyler her zaman kaybedecek bir şeyleri olduğunu düşünür, bunun en güzel örneği de sosyal medya hesaplarındaki beğen butonudur. Kedisinin gerçek olarak algılanmadığı bir dünyada, gerçekliğinden farklı bir boyutta, olmadığı bir hal içerisinde varlığını ortaya koyduğu yer ile gerçek dünya arasında gidip gelen birey korkularını tam da gerçeğe dönüştürmüştür. Bu ironiktir çünkü var olmaya çalışırken varlığını tüketir ve psikolojik sorunlar ortaya çıkmaya başlar. Bizi tamamen dijital dünyaya hapsetmeye çalıştıkları noktada insanın bilinçdışı alanına hükmetmektedirler. Bu durum da yine hormonal durumumuzu etkileyerek DNA’mız üzerinde etkilere sebep olmakta ve buna benzer birçok farklı yöntemle de farkında olmadığımız benzer işlemler yapılmaktadır.
Geleceğin nasıl olacağını çok iyi analiz edip gelecek durumlara adapte olmayı kolaylaştıracak ve tüm sistemimizin kontrolünü kendimizde toplayabileceğimiz bir bilinç seviyesinde olmak zorundayız. Artık dışarıdan gelen uyaranlar daha fazla ve her an tetikte olmanın en önemli olduğu zamanlardan birindeyiz. Eğer dünyayı etkileyen olaylara kendi gözümüzden değil de insan ırkı gözünden bakabilirsek neyin nereden gelip nereye gittiğini daha iyi kavrayabiliriz. Yıllardır söylediğim ve söylemeye devam edeceğim şey yine her şeyin bizde başlayıp bizde bittiği, kontrol eden mi kontrol edilen mi olmak istiyoruz? Bu soruya verdiğimiz cevap ile atacağımız adımlar bize kendi geleceğimizi verecektir, başkalarınınkini değil. Bu sebeple hepinize kendilikli bir gelecek diliyorum. Bu pandemi sürecinde kendiniz için yapabileceğiz en iyi şey bu. Ne kadar güçlü olup dış uyaranlara izin vermezseniz bağışıklık sisteminiz o kadar güçlü olur. Kendiniz için kendinize izin verin. Hepinize kendilikli, sağlıklı an’lar diliyorum. Tekrar görüşmek üzere…