Bir iktidarın devrilmekte olduğu nereden anlaşılır?
Bir defa yönetimde büyük beceriksiz gösterir. Yılların biriktirdiği sorunlar, tükenmiş bir vücudun her yerinden sinyal vermesi gibi ortaya dökülmeye başlar: Rüşvet karşılığı ruhsatsız, denetimsiz yapılmış binalar, tarlalara kurulmuş semtler, dere yataklarında inşa edilmiş evler, betonlaştırılmış ormanların yokluğunda doğan heyelanlar, yandaşlarla doldurulmuş afet yardım kuruluşlarının sefaleti… Hepsi birden zuhur etmeye başlar.
Tükenmiş iktidar, hangi birine yetişeceğini şaşırıp hiçbirine yetişemeyince önce çaresizce savunmaya, sonra öfkeyle saldırıya geçer.
Bir iktidar, iş yerine polemik yapıyor, çare değil laf üretiyorsa devrilmek üzeredir. Saray’ın propaganda sorumlusu, feci gidişatı görüp panik halinde dağılmakta olan trol ordusunu seferber ediyor, sosyal medya kampanyalarından zafer çıkarmaya çalışıyorsa, gücünü tüketmiş demektir. Hele son örnekteki gibi, Saray’ın kampanyasında AKP’li bakanlar hedef alınıyorsa, parti, kendi içinde de bölündü demektir -ki çatırdamanın sesi çok uzaklardan duyulur.
Bir iktidar, sandıkta kazanmaktan umudu kesmiş, devrilmemek için silahlı çetelerle pazarlığa girişmişse çoktan kaybetmiştir. 90 model Beyaz Toros’lara, Yeşil türü eli kanlı tetikçilere methiye düzmek, korkunç cinayetleriyle nam salmış Hizbullah türü örgütlerle ittifaka girişmek, son çırpınışlardır. Bir iktidarın Jandarma’nın başına koyduğu adam, mafya tetikçileriyle poz verir hale geldiyse sadece yönettiği orduyu değil, kendini de tüketmiştir. Karşısındaki adayın gücünü görünce ona suikast için ülkücü zirveleri toplamaya başlayan bir iktidar, daha seçim sandığı kurulmadan yenilgiyi kabullenmiştir.
Karşımızda bir siyasi mevta var. Can çekişirken son çırpınışlarını yapıyor. Vuruşarak çekilebilir miyim, diye kirli pazarlıklar, kanlı hazırlıklar, korkunç ittifaklar yapıyor. Muhalefetin bir arada, sağlam ve kararlı duruşu, hem hazırlanan provokasyonları önler, hem siyasi ömrünü tamamlamış bu iktidarı, önce sandığa, sonra tarihe gömer.