Rehber Öğretmeni Mehmet Aydoğdu, ÇEDES’le birlikte okullarda kültürel aktiviteler yasaklanırken dini aktivitelerin önünün açıldığını ve çocukların psikolojik olarak kutuplaştırdığını anlattı.
Özlem Songül ABAYOĞLU
İstanbul
Gençlik ve Spor bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında imzalanan ‘Çevreme duyarlıyım değerlerime sahip çıkıyorum’ iş birliği protokolü kapsamında eğitim öğretim Diyanete teslim edildi. Eskişehir ve İzmir pilot bölge seçilerek, bu illerdeki okullara imam, vaiz, Kur’an kursu hocası ve manevi danışman atandı. Geçtiğimiz günlerde ise okullarda din derslerinin 16 saate çıkarıldığı duyuruldu. Din derslerinin sayısı artırılırken dil dersleri ya da sanat dersleri zorunlu ders olmaktan çıkarıldı. Tüm bunların öğrencileri nasıl etkileyeceğini ve laik eğitimin önemini Ankara Eğitim Sen Okul Temsilcisi, Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmeni Mehmet Aydoğdu ile konuştuk. Aydoğdu, “Bu tür uygulamalar ve atanan kişiler laik eğitime izin vermedikleri gibi, gerici eğitimi de yaygınlaştırıyorlar” dedi.
BİLİMSEL EĞİTİM VERENLERE YAPTIRIM UYGULANIYOR
Atanan kişilerin eğitim verme yeterliliklerinin olup olmadığının bilinmediğine dikkat çeken Aydoğdu, “Manevi danışmanlık ya da Kur’an kursu eğitimi için atanan Kur’an kursu öğreticisi ilkokul mezunu da olabilir. Bu kişiler psikolojik danışmanlık yapmayacaklarını manevi danışmanlık yapacaklarını söylüyorlar ancak nasıl bir danışmanlık olacak bilmiyoruz. Manevi danışmanlık çocukların psikolojik durumlarını nasıl etkileyecek? Psikolojik desteğe ihtiyaç duyan öğrenciyi ne şekilde etkileyecek? Bunların hepsi büyük bir soru. Kesinlikle olmaması gereken bir durum söz konusu” dedi. Okulların her geçen gün dini eğitimden uzaklaştığını anlatan Aydoğdu, “Çoğu ilçe milli eğitim müdürü, ilçe şube müdürü, okul müdürü, müdür yardımcısı, İlahiyat mezunu. Bu kişiler okulda yapılacak, örneğin toplumsal cinsiyet eşitliği gibi programlara izin vermiyorlar. Laikliğin parçası olan çeşitli kavramlar kaldırılırken okul idarecileri eliyle de bir sürü etkinlikler iptal ediliyor ve etkinlikleri de dini prosedüre göre planlıyorlar. Örneğin bir okul gezisi düzenlenecek. Öğrencileri kültürel değerlerimizi yansıtan bir sürü yer varken camilere götürmemiz söyleniyor. Okulda bir seminer yapılacağında, semineri verecek kişi genellikle din görevlisi oluyor” şeklinde konuştu. Okullarda bilimsel ve laik etkinliklere izin verilmediğine, yapıldığında ise yaptırım uygulandığına ilişkin örnek veren Aydoğdu, “Bir öğretmen arkadaşımız biyoloji dersinde evrimle ilgili bir konuyu anlatmıştı. Bundan dolayı soruşturma açıldı” dedi.
‘MÜCADELEYİ OKULDA ÖĞRENMEK ZORUNDALAR’
İmam hatiplerin tamamen tarikatlar eline bırakıldığına dikkat çeken Aydoğdu, “Çocuklara cehennem, cennet gibi kavramlar üzerinden eğitim verildiğinde çocuk ister istemez etkileniyor. Bununla birlikte karşı cephesini de oluşturuyor. Böylece öğrenciler arasında kutuplaşmayı da pekiştiriyor” dedi. LGBTİ öğrenciler açısından laik eğitimden uzaklaşmanın etkilerine de değinen Aydoğdu, “LGBTİ öğrencilerimiz okullarda kendilerini ifade edebilecekleri bir alan yaratamıyorlar. Genel olarak sessiz kalıyorlar. Onları anlayacak öğretmenler ve arkadaşlarıyla konuşuyorlar. Çevrelerini sarmış bu sisteme karşı elbette direniyorlar ve bununla mücadele etmeyi okulda öğrenmek zorunda kalıyorlar” şeklinde konuştu.
‘BİRLEŞEREK MÜCADELE ETMELİYİZ’
Tüm bunların karşısında nasıl bir tutum sergilemek gerektiğine de değinen Aydoğdu, “Bugün gençler açısından laik eğitim meselesi tam anlamıyla mücadele etmeleri gereken bir konu. Türkiye bu dönemde ya FETÖ’nün aynısı hatta daha da gericisi olan tarikatlar tarafından gaspedilecek ya da öğrenciler, gençler, hatta hepimiz bu konuda birleşerek mücadele edip laik eğitim hakkımızı savunacağız. Eğitimi laikleştireceğiz. Bu ancak birlikte mücadele ederek mümkün olur” dedi.