• Anasayfa
  • Gündem
    • Politika
    • Yaşam
    • Türkiye
    • Dünya
  • Emek
  • Kadın
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Ekoloji
  • Sağlık
  • Bilim & Teknoloji
  • Yazarlar
  • Arka Sayfa
    • Fikir & Yazı
    • Belgesel & Film
    • Eylem & Etkinlik
    • Fotoğraf & Karikatür
    • Kitap & Dergi
    • Müzik & Video
Adil Medya
  • Şubat 6, 2023
  • Hakkımızda
  • Yayın İlkeleri
  • Künye
Adil Medya
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Politika
      Kılıçdaroğlu: Beşli çetelerden bütün o paraları alacağım

      Kılıçdaroğlu: Beşli çetelerden bütün o paraları alacağım

      Örtmece

      Örtmece

      AYM domino taşı mı?

      AYM domino taşı mı?

      AKP’li vekillerin yasama karnesi kırık

      AKP’li vekillerin yasama karnesi kırık

    • Yaşam
      Gece uyku öncesi 1 fincan içmek yetiyor.. Hem beyne iyi geliyor hem mideye

      Gece uyku öncesi 1 fincan içmek yetiyor.. Hem beyne iyi geliyor hem mideye

      Kendimizi İfade Ederken Ne Kadar Özgürüz?

      Kendimizi İfade Ederken Ne Kadar Özgürüz?

      Maruz kaldığımız bilgi

      Maruz kaldığımız bilgi

      Bitter çikolatadaki kurşunu yazan Bülent Şık: Kakaolu tüm ürünler riskli

      Bitter çikolatadaki kurşunu yazan Bülent Şık: Kakaolu tüm ürünler riskli

    • Türkiye
      Kahramanmaraş'ta 7.4 büyüklüğünde deprem: Çok sayıda can kaybı var, 4. seviye alarm verildi!

      Kahramanmaraş'ta 7.4 büyüklüğünde deprem: Çok sayıda can kaybı var, 4. seviye alarm verildi!

      AKP ve yoksulların siyasal dilleri: Konuş-ama-ma

      AKP ve yoksulların siyasal dilleri: Konuş-ama-ma

      Depremden etkilenen bölgelerde kar yağışı ve yağmur bekleniyor

      Depremden etkilenen bölgelerde kar yağışı ve yağmur bekleniyor

      7.4’lük depremin ardından Kandilli'den tsunami uyarısı

      7.4’lük depremin ardından Kandilli'den tsunami uyarısı

    • Dünya
      Fransa, İngiltere... Emekçiden esiyor yel

      Fransa, İngiltere... Emekçiden esiyor yel

      Said’in sonbaharı

      Said’in sonbaharı

      İran'da Azadi Kulesi'ne karşı dans videosuna 10 yıl hapis

      İran'da Azadi Kulesi'ne karşı dans videosuna 10 yıl hapis

      Miçotakis'ten Ankara'ya sert eleştiriler: 'NATO hüsrana uğrattı' dedi, 'savaş çığırtkanlığı' ile suçladı

      Miçotakis'ten Ankara'ya sert eleştiriler: 'NATO hüsrana uğrattı' dedi, 'savaş çığırtkanlığı' ile suçladı

  • Emek
  • Kadın
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Ekoloji
  • Sağlık
  • Bilim & Teknoloji
  • Yazarlar
  • Arka Sayfa
    • Fikir & Yazı
      Çarşafımda Kan Var Anne

      Çarşafımda Kan Var Anne

      Örtmece

      Örtmece

      “Gri liste” ayıbı nasıl biter?

      “Gri liste” ayıbı nasıl biter?

      CHP kampanyasını gözden geçirmeli!

      CHP kampanyasını gözden geçirmeli!

    • Belgesel & Film
      Kapitalizmin Yeni Silahı: Prekaryaya Dönüştürülen Göçmen Emeği

      Kapitalizmin Yeni Silahı: Prekaryaya Dönüştürülen Göçmen Emeği

      Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi Orhan Kemal

      Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi Orhan Kemal

      ''Gelincik'' Elini kirletmekten çekinmeyen bir polisin hikâyesi

      ''Gelincik'' Elini kirletmekten çekinmeyen bir polisin hikâyesi

      “Leyla ile Mecnun” ekranlara geri dönüyor

      “Leyla ile Mecnun” ekranlara geri dönüyor

    • Eylem & Etkinlik
      Aleviler büyük kurultayda buluşuyor

      Aleviler büyük kurultayda buluşuyor

      R.İhsan Eliaçık'a Avrupa'da ödül

      R.İhsan Eliaçık'a Avrupa'da ödül

      Aleviler Meclis önünde torba yasaya karşı eylem yapacak

      Aleviler Meclis önünde torba yasaya karşı eylem yapacak

      Konseri yasaklanan tüm şarkıcılar Munzur Kültür ve Doğa Festivali'ne davet edildi

      Konseri yasaklanan tüm şarkıcılar Munzur Kültür ve Doğa Festivali'ne davet edildi

    • Fotoğraf & Karikatür
      Uykusuz bu hafta kapağına TOKİ'yi taşıdı

      Uykusuz bu hafta kapağına TOKİ'yi taşıdı

      Başka Türlü | Tamam da, dezenformasyon hangisi?

      Başka Türlü | Tamam da, dezenformasyon hangisi?

      Uykusuz'dan maden faciası kapağı: Size de fıtrat mı dediler?

      Uykusuz'dan maden faciası kapağı: Size de fıtrat mı dediler?

      Günün karikatürü

      Günün karikatürü

    • Kitap & Dergi
      Komünist robotlar yaşam dünyamızı değiştirebilir mi?

      Komünist robotlar yaşam dünyamızı değiştirebilir mi?

      Beni Gör

      Beni Gör

      Dövizdeki artış okuru da kitapevini de vurdu: ‘Kitap alanlarla araba satar gibi pazarlık yapıyoruz’

      Dövizdeki artış okuru da kitapevini de vurdu: ‘Kitap alanlarla araba satar gibi pazarlık yapıyoruz’

      Çocukların haysiyetini hatırlamak

      Çocukların haysiyetini hatırlamak

    • Müzik & Video
      4 gün sürecek 'Kuzey Fest'in programı belli oldu

      4 gün sürecek 'Kuzey Fest'in programı belli oldu

      Efendiler Bunun Neresi Yalan

      Efendiler Bunun Neresi Yalan

      Gökberk Uğurlu: “Düne takılı kalmak, önümüzü görmemizi engelliyor.”

      Gökberk Uğurlu: “Düne takılı kalmak, önümüzü görmemizi engelliyor.”

      Grup Yorum üyeleri için dayanışma konseri

      Grup Yorum üyeleri için dayanışma konseri

Bakın, Yaşar Kemal ne diyor?

Bakın, Yaşar Kemal ne diyor?

Kasım 28, 2022 Fikir & Yazı, Kitap & Dergi, Kültür & Sanat 0 yorum

Facebook Twitter Google+ LinkedIn Pinterest

Erol Köroğlu

Geçen hafta Netflix’in 2022 yapımı “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” film uyarlamasında, savaş karşıtlığının başyapıtlarından olan bu romanın ve 1930’daki romana sadık ilk film uyarlamasının nasıl ters yüz edildiğini, savaş karşıtı bir filmden bir savaş pornosu üretildiğini anlattım. Bunu yaparken, savaş karşıtlığı konusunda benim için bir çapa olan Yaşar Kemal’in “Bir Ada Hikâyesi” roman dörtlüsünü de andım. Yazı yayımlandıktan sonra, hoş bir sürprizle karşılaştım. Yaşar Kemal’in eşi Ayşe Semiha Baban bana aşağıdaki mesajı yazmıştı:

“Sevgili Erol Hocam,

Savaş anlatımı ve Erich Maria Remarque’a değinmenizi okuyunca bir anı paylaşmak istedim.

2011 yılında Antoine Gallimard bir mektup göndermişti Yaşar Kemal’e:

‘Gallimard Yayınevi yüzüncü kuruluş yıldönümünü kutlamak üzere “20. Yüzyıl’ın Romanı” başlıklı bir kitap yayımlamayı amaçlıyor. Roman başka hiçbir yüzyılda bu kadar tartışmalı olmamıştı. Şimdi ister ideolojik ister estetik olsun, kendimizi belirli önyargılardan arındırmış olarak, şunu iddia edebiliriz: Roman bize sürekli evrilen ve muazzam altüst oluşlara eğilimli bir dünya vizyonu sunarak görevini yerine getirmiş oldu. Bu projeye 20. yüzyılı en iyi temsil ettiğini düşündüğünüz roman hakkında kısa bir yazı yazarak katılmanız bizi onurlandıracaktır. Seçeceğiniz metnin en beğendiğiniz ya da kendi eserinize ilham veren roman olması şart değil. Fakat sizce 20. yüzyılın “hikâyesi”ni en iyi yansıttığını düşündüğünüz roman olmalı.’

Yaşar Kemal’in seçtiği roman Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok oldu.

İlginizi çeker diye yazıyı ekliyorum.”

Yaşar Kemal’in “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” için yazdığı yazı, La Nouvelle Revue Française’in 596. sayısında, Şubat 2011’de yayımlanmış. 20. Yüzyıl Romanı başlığını taşıyan çalışmada Yaşar Kemal’in makalesi Ragıp Duran tarafından Fransızcaya çevrilmiş ve yazıda geçen bir ifade doğrultusunda “20. Yüzyılın El Kitabı” başlığını taşıyor. Jean Rouaud’un hazırladığı bu derleme Fransızcada yayımlandıktan sonra, Yaşar Kemal’in metninin Türkçesi 2011’de bazı gazetelerde kısmen ya da bütün olarak da yayımlanmış. Henüz üstadın basılı kitaplarına girmemiş olan bu yazıyı, aşağıda bir bütün olarak paylaşıyorum. Edebiyatımızın en önemli savaş karşıtı romancılarından biri, Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok romanı ve buradaki savaş karşıtlığının neden bu kadar önemli olduğunu gayet anlamlı biçimde ortaya koyuyor. Sizleri, Yaşar Kemal’le baş başa bırakıyorum.

20. Yüzyılın El Kitabı

Bir yüzyılı arkamızda korkular içinde bıraktık, acılar içinde, ölümleri kanıksayarak… Bu yüzyılda insanlığımızı onurlandıran işler de yapıldı. Bu işler, insanların yüzünü ağartan işlerdir. İnsanlık, yüzyılımızın yaptıklarıyla övünebilir de.

Yine de geçirdiğimiz yirminci yüz yıl belki de insanlığın en acılı yüz yılıydı. Milyonlarca insan, çoğunluğu da genç, bu yüzyılda öldürüldü. 20’nci yüzyıl, insan soyuna yakışmayan olayların yaşandığı bir yüzyıldır. Kanlı dünya savaşları bu yüzyılda çıktı, büyük soykırımlar bu yüzyılda yapıldı. Korkunç bir yüzyılı arkamızda bıraktık.

Birinci Dünya Savaşı’ndan geriye kalan insanlar, savaştan önceki insanlar değildi. Korkulara teslim olmuş, kendine güveni kalmamış, yaratıcılığı, kişiliği zedelenmiş, umutsuz… İkinci Dünya Savaşı’ndan kalanlar daha beter durumda. Hele Üçüncü Dünya Savaşı, yani Soğuk Savaş, insanlarımızın nasıl canına okudu… Dünyayı bir ateş yumağı edecek atom savaşını beklemek… Savaşın ne zaman çıkacağını beklemek, ölümü beklemek gibidir.

Her savaş, adı ne olursa olsun, bir yıkım, bir ölümdür, insanlığımızı çürütür, vicdanımızı çürütür. Yenenler de yenilenler de, savaşların dışında kalanlar da aynı yıkımdan kurtulamazlar.

Bu üç dünya savaşı, dünyayı perişan eyledi. Savaşa girmeyen ülkeler de neredeyse giren ülkeler kadar savaştan etkilendiler. Birinci dünya savaşı bittiği zaman dünyamız değişmişti. Bu değişimi de birçok usta yazdı. Savaşı görmüş ülkelerin de, görmemiş ülkelerin de romancıları bu korkunç olayı yazdılar, yazmak zorundaydılar. Savaşa girmemiş ülkelerin yazarları da savaşa girmişler gibi kıtlıklar gördüler, yoksullaştılar, aç kaldılar, savaşa girmişler kadar değiştiler.

Şu sıralar elimde çok önem verdiğim bir kitap var. Eric Hobsbawm Kısa 20. Yüzyıl: 1914-1991 Aşırılıklar Çağı.

Hobsbawm kitabın girişinde “Kuşbakışı 20. Yüzyıl” başlığıyla bu yüzyıla önemli iz bırakan on iki kişinin 20. yüzyıla bakışını veriyor, bu on iki kişi 20. yüzyılın birçok yanını bize gösteriyor.

Burada Yehudi Menuhin’in değerlendirmesinin altını çizmek isterim: “20. yüzyılı özetlemek gerekirse, insanlığın o zamana kadar idrak ettiği en büyük umutları canlandırdığını ve bütün hayalleri ve idealleri yıktığını söyleye­biliriz.”

20. yüzyılda insanlık önemli pek çok şey yaratmıştır. Dünyanın birçok ülkesinde yeni bir eğitim anlayışı gelmiştir. Medya ve iletişim araçları değişmiş, gelişmiştir. Savaş silahları şaşılacak kadar değişmiştir. Bunların en önemlisi atom bombasıdır. Teknoloji ve üretim araçları şaşılacak kadar değişmiştir. Bir de Sovyetler Birliği var, doğuşu, yarattığı umutlar ve sevinç ve ortadan kalkması… Bu dünyamıza bir gün baktık ki dünya değişmişti.

Benim için 20. yüzyılı en iyi anlatan roman hangisidir derken üç eser arasında gittim geldim, Heller’in Catch 22, Şolohov’un Ve Durgun Akardı Don ve Remarque’ın Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok.

Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok, bu kitabı gençliğimde okumuştum. Bu kitap 20. Yüzyıl dünyasının el kitabı sayılabilir. Böylesi kitaplar büyük ustalıkla yazılır, dahası can pahasına yazılır. Hatırlayalım, bu kitabı Hitler meydanda yaktırmıştı. Yazarı da ortadan kaldırmak için aramışlar, kaçmayı başaran Remarque’ı bulamamışlar, buna karşın geride kalan kızkardeşini öldürmüşlerdi.

Bu kitabı bir daha okudum. Yıllar önce okuduğum bu kitap daha bugünlerde yazılmış gibi. Böylesi kitapları insanoğlu sonuna kadar götürecektir.

Dünyamızda savaşlar üstüne çok kitaplar yazılmıştır. İlyada destanını insanlık unutmadı. Savaşlar yok olduğu zaman bile İlyada okunacak. İlyada olmasaydı Stendhal Parma Manastırı’nı yazamazdı diyenler var. Tolstoy ben İlyada’yı yazdım diyor. Başkaları da Parma Manastırı’ndaki Waterloo olmasa Borodino anlatımı olamazdı diyor… Doğru değil, gene yazarlardı.

Kimden gelirse gelsin, Remarque Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok romanıyla çağımızın destanını yazmıştır.

Bu roman 20. Yüzyıl’ımızı en yaralı yönüyle yani savaşla derinlemesine gösteriyor. Çoğu şimdiye kadar görülmemiş silahlar, insanlık dışı silahlar karşı tarafın askerlerinin köylerinin, şehirlerinin üstüne yağmur gibi yağıyor, insanlar ölüyor, ölmeyenler yaralanıyor, insanlıktan çıkıp deliriyorlar. Bu romana göre savaşa giren iflah olmaz, delirmese bile şöyle veya böyle hastalanır. Savaştan çıkanlar eksik bir insan olurlar.

Birinci Dünya savaşında kimyasal silah çıktı ki bu silahların en korkuncuydu. İkinci Dünya Savaşı kimyevi savaşların en korkuncuydu. Atom bombası çıktı, yalnız Japonya’nın üstünde patlamadı, bütün insanlığın üstünde patladı. Derken dünya eli yüreklerinde Amerika’yla Sovyetler Birliği’nin atom savaşına gireceği korkusuyla yaşadı. Onlar vazgeçtiler ama nükleer başlıklar, silahlar pek çok yerde hala duruyor, hatta çoğalıyor.

Biz gene Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok’a gidelim.

Kitabın başlangıcında cephenin altı yedi metre gerisinde askerler dinleniyorlar. Yemek çok, gençler hep memnunlar. Yemekleri, bolluğu hak etmiş değiliz diye, Prusya ordusu cömert değildir diye konuşuyor, şu sefamızı yanlış bir hesaba borçluyuz diyorlar. Yemek düşünüyorlar, yemek konuşuyorlar, posta geliyor, mektuplar geliyor, oldukları yerde keyifleri yerinde.

Ve savaş başlıyor, İngilizler durmadan kurşun sıkıyorlar. Kurşunlar o kadar çok ki. Savaşa şaşmış delikanlılar kaçışıyorlar. Kaçtıkça kurşunu yiyor yere düşüyorlar. Koşarken birden karşıdan kurşun akmaya başlıyor, arkada toplar gürlüyor, arkadakiler biraz duruyorlar, kaçanlarsa yavaşlıyor, onlar bir durduktan sonra, toplar yine gürlüyor. Onlar gene koşuyorlar, karanlıkta bir varıyorlar, kaçanların yarıdan çoğu ölmüş. Açlıktan kırılıyorlar. Yaralananları sırtlarına almışlar, yola düşmüşler. Kurşunlar yağmış, karşılık vermişler daha da yere düşmüş, ölenleri götürmüşler. Kurşunlar yağmur gibi yağıyor, toplar gürlüyor. Kurşunlar yağarken onlar topların çukurlarına iniyorlar, orada kendilerini koruyorlar. Yağan kurşunlara, gürleyen top güllerine can verenler inanılmayacak kadar çoğalırken birden göklere bakarlar, İngiliz uçaklarının seslerine doğru bakarlar, üstlerinde birçok uçak onları bombalıyor.

Görülmedik zayiat verirler. Uçaklar bir türlü onları bırakmaz, sonra hepsi birden bir emirle yerlere yüzükoyun yatarlar. Uçaklar üstlerinden gelir geçer. Gelirler giderler. Gelirler giderler ya yerlerde insan ölüleri çok. Arabalar gelir ölüleri, yaralıları taşımaya başlar. Yatan askerleri toplamak kolay değildir. Askerler dağılmıştır.

Orduya gönüllü gelenler hep bir aradadırlar, yalnız yüz elli kişiyken seksenden az kişi kalmıştır. Yaralıları sırtlarında taşırlar, sabahleyin onları doktorlara götürmek için. Uzaktan bir köy görürler, yola düşer köye giderler. Köyde kimse kalmamıştır. Evlerin içini ararlar, çok yiyecek içecek vardır. Lambaları yakarlar, ateş yakarlar, çoktandır açlardır, karınlarını doldururlar, hep birden uyurlar, hastalar inler. Köyde iki gün kalırlar, hastalardan birkaçı ölür, hastaları sırtlarına alırlar hasta yerlerine götürürler. Doktorların oldukları hastane gibi bir yerdir bu. Ölülerden sırtlarına alabildiklerini getirmişlerdir, getiremediklerini köye gömmüşlerdir.

Savaş sürer gider. Onlar için artık hiçbir anlam ve amaç taşımayan bu savaşın bir köşesinde beklerler, ölümden kaçarlar kaçarlar, yine beklerler. On dokuz yaşında gönüllü yazılmış Paul, dostu, yol göstericisi Kat’ın ölümünden sonra artık ölümden kaçmayı da bırakır.

1918 yılının Ekim ayında onu vurdular. Bütün cephe boyunca öyle sakin hareketsiz bir gündü ki!.. O günkü ordu bildirisini bir tek cümleye sığdırabildiler.

‘Batı cephesinde yeni bir şey yok’

Yüzü koyun düşmüştü ve yerde uyur gibi yatıyordu. Sırt üstü döndürdükleri zaman acı çekmemiş olduğunu gördüler. Yüzünde öyle dingin bir ifade vardı ki, bu sonuçtan adeta memnun kaldığı sanılırdı.

Yerde ölüsü yatan asker bütün romanı anlatan Paul’dür.

Remarque’nin Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok kitabı böyle biter.

Roman, sözlü sanatın en önemli koludur, çünkü her okuyucu bir romanı okurken okuduğu romanı başından sonuna kadar yeniden yaratır. Romanların gücü bu yaratmaya bağlıdır.

Bizim çağımızda romancıların başları beladadır, çünkü insanları en çok yalana, zulme, bütün kötülüklere karşı roman uyarır, çünkü roman insanlara insan olduklarını söyler.

Onca acıyı, zulmü, savaşı, doğa kırımını romanda yeniden yaratarak yaşayan insan, insan gibi yaşamayı özler, değerlerine sahip çıkar.

Savaşlar insanların ölüm fermanıdır, savaşlar üstünde yaşadığımız toprakların, doğamızın ölüm fermanıdır.

Sanat, gerçek sanat savaşın, zulmün, şiddetin, tüketici oburluğunun, insanca olmayan her davranışın karşısındadır. Çünkü, ne olursa olsun, her biçim sanatın birinci işi başkaldırıdır. Sanat insanları yalana, zulme, bitip tükenmeyen anlamsız savaşlara, bütün kötülüklere karşı uyarır. 20 Yüzyıl’da roman bu uyarıcılığı dirençle sürdürdü. Erich Maria Remarque’ın 1929’da yazdığı Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok bugün de taptaze, bugün de her okuyucusu tarafından yeniden yeniden yaratılarak uyarıyor, direnme gücü veriyor.

Yaşar Kemal

İstanbul, 23.9.2010

Erol Köroğlu: Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde öğretim üyesi. Edebiyatı, maddi üretim koşulları ile aynı derecede maddi okuma ve alımlanma biçimleri üzerinden anlamaya çalışan bir edebi kültür tarihçisi. Türkçe roman, anlatı kuramları, milliyetçilik kuramları ve tarih-edebiyat etkileşimi ana ilgi alanları. Çalışmalarının pek çoğuna academia.edu sayfasından erişilebilir.

  • Kaynak Artı Gerçek

Yorum Bırak Cancel reply

İlgili Haberler

Çarşafımda Kan Var Anne Fikir & Yazı
Şubat 3, 2023

Çarşafımda Kan Var Anne

Metin Altıok Şiir Ödülü için başvurular başladı Kültür & Sanat
Şubat 3, 2023

Metin Altıok Şiir Ödülü için başvurular başladı

Örtmece Fikir & Yazı
Şubat 3, 2023

Örtmece

Zaman Akışı

Şub 6 11:49
Türkiye

Kahramanmaraş’ta 7.4 büyüklüğünde deprem: Çok sayıda can kaybı var, 4. seviye alarm verildi!

Şub 6 11:43
Türkiye

AKP ve yoksulların siyasal dilleri: Konuş-ama-ma

Şub 6 11:41
Politika

Kılıçdaroğlu: Beşli çetelerden bütün o paraları alacağım

Şub 6 06:40
Türkiye

Depremden etkilenen bölgelerde kar yağışı ve yağmur bekleniyor

Şub 6 06:00
Türkiye

7.4’lük depremin ardından Kandilli’den tsunami uyarısı

Şub 3 22:27
Fikir & Yazı

Çarşafımda Kan Var Anne

Şub 3 12:50
Bilim & Teknoloji

Hafıza Destekleyici Makinalar Yolda, İnsan Deneyleri Başladı!

Şub 3 12:48
Felsefe

Demarkasyon Problemi Nedir? Bilimin Sınırlarına Nasıl Karar Vereceğiz?

Şub 3 11:47
Kültür & Sanat

Metin Altıok Şiir Ödülü için başvurular başladı

Şub 3 11:42
Dünya

Fransa, İngiltere… Emekçiden esiyor yel

Şub 3 11:37
Türkiye

Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na, Soylu’nun danışmanı Ali Arif Özzeybek atandı

Şub 3 11:31
Türkiye

Sokak hayvanları tartışması: ‘Köpekler nefret objesine dönüştürüldü’

Şub 3 11:24
Politika

Örtmece

Şub 3 11:14
Türkiye

AYM domino taşı mı?

Şub 3 11:11
Ekonomi

TÜİK verileri: Ocak ayında enflasyon beklentiyi aştı!

Şub 3 10:50
Türkiye

AKP’li vekillerin yasama karnesi kırık

Şub 3 10:46
Ekonomi

TÜİK: Yıllık enflasyon yüzde 57’ye geriledi

Şub 3 10:32
Politika

“Gri liste” ayıbı nasıl biter?

Şub 3 10:21
Politika

Erdoğan talep etti, Demirtaş’ın kronometre yanıtına erişim engeli geldi

Şub 3 10:12
Politika

CHP kampanyasını gözden geçirmeli!

Şub 2 19:53
Türkiye

İETT otobüsü durağa girdi: 1 ölü, 4 yaralı

Şub 2 13:26
Türkiye

EYT görüşmelerinde gerginlik: EYT’liler farkında; bunların tek derdi seçim

Şub 2 12:31
Politika

Buldan’dan kapatılma davası mesajı: B ve C planlarımız mevcut

Şub 2 12:14
Politika

Soylu’dan konsoloslukların kapatılmasına dair açıklama: Psikolojik harp

Şub 2 11:01
Dünya

Said’in sonbaharı

Şub 2 10:59
Türkiye

Sahibinden kiralık deprem riskli bina

Şub 2 10:56
Politika

Konuta para yok, EYT mağdur etti

Şub 1 16:01
Yaşam

Gece uyku öncesi 1 fincan içmek yetiyor.. Hem beyne iyi geliyor hem mideye

Şub 1 15:41
Türkiye

EYT’de emeklilik başvurusu nasıl yapılır?

Şub 1 15:38
Ekonomi

Türk-İş: Açlık sınırı ilk aydan asgari ücreti geçti

  • Fikir & Yazı
  • Eylem & Etkinlik
  • Fotoğraf & Karikatür
  • Kitap & Dergi
  • Belgesel & Film
  • Müzik & Video
  • Yukarı Dön