Artan polis şiddeti ve bekçilere yetki verilmesinin, iktidarın “mutlak itaat” isteğinden kaynaklandığını belirten İHD’li avukat Barış Işık, “Her türlü mücadele, zor yoluyla baskılanmak isteniyor” dedi.
Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilen Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi’ne göre, bekçiler, zor ve silah kullanma yetkisine sahip olacak. Artan şiddet pratiğini, ayrımcılık ve cezasızlık politikalarını İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi avukatı Barış Işık, Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.
Türkiye’de cezasızlık politikasının geçmişten bu yana sürdürüldüğünü söyleyen Işık, bunun birçok hak ihlaline sebep olduğunu belirtti. 90’lı yıllarda cezasızlık politikasını güçlendiğini aktaran Işık, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından güvenlikçi yaklaşımlarla yeniden biçimlendirildiğini söyledi. Türkiye’nin otoriterleştiğini vurgulayan Işık, “Devlete olan itaatin mutlaklaşması için güvenlik önlemleri arttırıldı. Buna karşı verilen her türlü mücadele, zor yoluyla baskılanmak isteniyor. Toplumun anayasal güvenceleri, uluslararası sözleşmelerde belirtilen güvencelerin dahi hiçe sayıldığını görüyoruz” dedi.
DAHA FAZLA SORUN
Güvenlik kuvvetlerinin işlemiş olduğu suçlarda etkin bir soruşturma mekanizması yürütülmediğini ifade eden Işık, bundan kaynaklı cezasızlığın da katlanarak arttığını, salgın sürecinde kendini iyiden iyiye gösterdiğini belirtti. Meclis’ten geçen bekçiler yasasına da değinen Işık, 2016 yılından bu yana 20 bin bekçi atanması yapıldığını bu kişilerin hukuki hiçbir alt yapıya sahip olmadan görev başına geldiğini söyledi. Kolluk görevlilerinin hukuku sağlamakla görevli olduğunu dile getiren Işık, “Üç ayda verilecek bir eğitimle bunun sağlanması beklenemez. İlerleyen aşamalarda çokça sorun yaşanacak” dedi.
MUTLAK OTORİTE
Işık, İktidarın silahlı kuvveti arttırmaya neden ihtiyaç duyduğunu ise şu sözlerle değerlendirdi: “İktidarın mutlak otoriteyi sağlaması için bir yol olarak bunu yaptığını düşünüyorum. Bekçiye çok yüksek görevler verilmiştir, hatta normal bir adli polisten daha fazla görev verilmiştir, kesinlikle birçok hak ihlali oluşturulacaktır.”
İNSANLIĞA KARŞI SUÇ
İktidarın ayrımcı ve nefret politikalarının insan hakları açısından pek çok ihlalin yaşanmasına neden olduğunu belirten Işık, “Bitlis’teki Garzan Mezarlığı’ndan çıkarılan cenazelerin, Kilyos Mezarlığı’ndaki kaldırıma defnedilmesi, Dargeçit’te bulunan insan kemikleri gibi örnekler; yaşam hakkı, gömülme hakkı ve yas hakkı ihlalleri için önemli örneklerdir. Bu insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur, faillerinin yargılanması gerekir” ifadesinde bulundu.
MA / Sevda Aydın