“Oğlumu anneannesine göndermiştim. Gittiğinde dışarı çıkmak istememiş, odada süreki volta atmış. Koğuşa alıştığı için dış ortamda mutsuz olmuş. Geri geldiğinde normale döndü. Ve maalesef ki onun normali cezaevi…” Bu sözler cezaevinde çocuğuyla kalan bir kadın mahkûma ait.
Üç kadın, bir yıl boyunca beş ayrı kadın cezaevini dolaşarak ‘suçsuz mahkumları’, yani cezaevinde annelerinin yanında kalan çocukları fotoğraflayarak ‘Umutları Ertelenen Çocuklar’ projesini ortaya çıkardı.
Bir fotoğraf atölyesinde tanışan üç arkadaş Füsun Tırman, Harika Kora ve Serap Borucu, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği ve Türkiye Çocuklara Özgürlük Vakfı ile işbirliği içerisinde yürüttükleri bu proje için düşmüşler yollara.
Oyuncaksız çocuklar
Bakırköy Cezaevi’ni bir yıl boyunca her hafta ziyaret eden ekip Sincan, Denizli Bozkurt ve Eskişehir Çifteler Cezaevi’ni de dolaşarak anneleriyle yaşayan 0-6 yaş aralığındaki çocuklarla buluşmuş. Projeye başladıklarında da ‘Uçurtmayı Vurmasınlar’daki Barış gibi bir karakterle karşılaşmayacaklarını tahmin ediyorlarmış.
Altı yıldır Çocuk Esirgeme Kurumu’nda çalışan Harika Kora, çocukların hapishanede bulunan kreşlerden koğuşlara oyuncak sokamadığından bahsediyor. “Oyuncağı olmayan bir çocuk hayal edebiliyor musunuz? Bu yüzden ben onlara oyuncaksız çocuklar diyorum” sözleriyle başlıyor ‘onların’ hikayesini anlatmaya…
Serap Borucu da “Türkiye’de annesiyle birlikte cezaevinde kalan 500’den fazla çocuk var ancak sadece 150’si kayıt altında” diyerek mevzunun vehametini vurguluyor.
Fotoğraflarını çekmeden önce annelerle iletişim kurduklarını anlatan Borucu, hapishanedeki kadınların dışarıdan birini görür görmez onlardan yardım istediğini söylüyor.
Hapis jargonuyla büyüyorlar
Sözü alan Füsun Tırman ise gezdikleri hapishanelerde çocukların büyüklerle birlikte, sigara dumanının altında ve hapishane jargonuyla büyüdüklerini gözlemlemiş.
Cezaevindeki annelerin en büyük şikâyetlerinden biri de çocuklara özel yemek çıkmaması… Tırman, “Anneler kendilerine verilen yağlı yemekleri suda kaynatarak çocuklarına yedirebiliyor” diyor. Bu ortamda büyüyen çocukların toplumdan dışlandığını ve suça eğilimli olduklarını da ekliyor.
Harika Kora’nın dikkatini çeken bir başka durum ise cezaevlerinin kapasitesi: “Bakırköy’de bin tane maphus varken 600 yatak var. Çocuklar zaten anneleriyle yatıyor.” Üçünün şahit oldukları arasında en iç acıtıcı olanı da çocukların demirparmaklıklara dış dünyadan daha fazla adapte olmaları… “Zaman zaman akrabalarına yollanan çocuklar dışarıda annelerini, içeride de dışarıyı özlüyor” diyor Borucu. Annelerin genellikle çocuklara oranın bir hapishane olduğunu söylemediklerini de ekliyor sözlerine.
Kapalı cezaevinden Denizli Açık Cezaevi’ne geçen bir kadın mahkûm çocuğuna kızdığı zaman eğer yaramazlık yaparsan ‘Seni eskiden kaldığımız o hamama gönderirim’ diye tehdit edince, çocuk ağlamaya başlıyormuş: “Anne nolur o kapalı hamama gitmeyelim bir daha…”
Altı yaşına giren çocukların, anneden ayrılma vakti geldiğinde, yaşadıkları psikolojik yıkımı da anlatan Tırman fotoğraflarda anneyi ve çocuğu deşifre etmemeye özellikle dikkat ettiklerini söylüyor. ‘Umutları Ertelenen Çocuklar’ sergisi Maltepe Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde 29 Mayıs’a kadar görülebilir.
(Radikal)