Seçim için son sekiz haftaya girdik. Kamuoyu yoklamalarının hemen tamamı, bugün yapılsa, seçimi Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanacağını gösteriyor. Ancak Erdoğan, daha son kartını oynamadı. 2015’te kaybettiği seçimi, nasıl bir kaos ortamıyla yeniden kazandığını hatırlayanlar, haklı bir kaygı içinde…
Tam bu aşamada, geçen hafta İstanbul’daki lüks bir villada, bir grup ülkücü toplandı. Toplantının videosunu da basına sızdırdılar. Başköşede Mehmet Ali Ağca oturuyordu. Cevheri Güven’in yayınladığı ses kaydından, toplantıda, AKP’nin kurduğu “padişahlık sistemi”nin övüldüğünü gördük. Kulağa çarpan asıl önemli cümle, “sokaklara hâkim olan bizleriz“ cümlesiydi. Ancak Organize Şube üzerlerine gitse, kendilerini toplayıp götüreceğini de biliyorlardı. Bunu önlemenin tek yolu, bu iktidarın devamını sağlamaktan, onun yolu da Kılıçdaroğlu’nu durdurmaktan geçiyor. Acaba zirvede bu da konuşuldu mu?
İşte burada Mehmet Ali Ağca’ya kulak vermek gerekiyor. Yıllardır basına konuşmayan Ağca, toplantının ses kayıtları yayınlanır yayınlanmaz OdaTV’ye bir demeç verdi ve “Rezil bir tuzağa düşürüldüm” dedi. Sonra da toplantıdakilere şu mesajı yolladı:
“Kılıçdaroğlu iyi bir insan. Ona zulmetmenin gerekçesi yok. Beni kirli siyasete alet etmeyin.”
İlginç değil mi? Ağca, davet üzerine katıldığı toplantının görüntülerini sızdıranları, kendisine tuzak kurmakla suçluyor ve sorulmadan Kılıçdaroğlu adını vererek, “Ona zulmetmeyin. Beni kirli siyasetinize alet etmeyin” diyor.
Buradan çıkaracağımız tek sonuç olabilir:
Ağca, CHP liderine karşı hazırlanan bir senaryoda rol almayı reddediyor ve onları kendi adını kullanmamaları yönünde uyarıyor.
Ağca’nın adı ve daha önceki vukuatları gözönüne alındığında hiç görmezden gelinmeyecek bir gelişme bu…
Girişte dedim ya, sekiz hafta kaldı. Biz dikkatli olursak, bu padişahlık sistemi de, sokaklara hâkim olan kanlı çeteler de, çırpındıkça batacak böyle…