“Ben yürüyeceğim . Arkamdan 1 kişi gelir 10 bin kişi gelir o ayrı; bunu yapmak zorundayım. Hani derler ya bıçak kemiğe dayandı…”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu sözünden bir gün sonra 15 Haziran 2017’de saatler 11’i gösterdiğinde Ankara Güven Park’da elinde “ADALET” yazan dövizle yürüyüşe başladı.
Kılıçdaroğlu’nun yanında 1 kişi yoktu; 10 binlerce kadın ve erkek vardı.
Güven parktan şöyle seslendi: “Hapishanelerim tıla basa olduğu ülkede adalet olmaz. Adaletin olmadığı ülkede barış huzur olmaz.
“(…)Dikta istemiyoruz. Darbecileri istemiyoruz. 20 Temmuz darbesini yapanları istemiyoruz. Kendi ülkemizde demokrasi, özgürlük, istiyoruz. Taşeron işçiler, emekçiler, köylüler, işçiler, memurlar, herkes için adalet istiyoruz.”
Kılıçdaroğlu ve Ankara yürüyor. İzmir, Bursa, Mersin ve Diyarbakır’da yürürse ADALET kazanacaktır.
ADALET herkesin ihtiyacı ve adaletsizliğe uğrayan, adalet isteyenler yürürse o kaçmaz.
Bu yürüyüş herkes için büyük şans; zorbadan, hırsızdan, “puşt”tan kurtulmak için…
20 Temmuz 2015’de startı verilen ve 20 Temmuz 2016‘da “resmi” darbeyle tamamlanan Erdoğan rejimi “üfürükten” bahanelerle muhaliflerini “yok” ediyor. CHP Milletvekili Enis Berberoğlu 14 Haziran 2017’de, Kılıçdaroğlu’nun deyimi ile ‘iktidar kölesi hakimler’ tarafından müebbet hapse çarptırıldı ve hapsedildi.
Gülten Kışanak’ı tutuklarken toplumu test edip ardından Demirtaş ve arkadaşlarını alanlar şimdi Berberoğlu üzerinden yeni bir test yapıyorlar. Kışanak alınırken kocaman sessizlik duvarında test tuttu ve bugün itibari ile Eş Başkan’ların da olduğu 5 bin HDP’li cezaevinde. Berberoğlu testi tutarsa 10 bin CHP’liyi de alacaklar…
Sonrası mı?
İran ve Suudi tipi bir diktatörlük…!
Mevcut tablo da hepimizin payı var. En çok da HDP ve CHP yönetimlerinin…
HDP ve CHP için bu yürüyüş büyük bir sınav.
“ADALET yürüyüşü” Erdoğan diktatörlüğünden kurtuluşun tek yolu; sokak var, şiddetsizlik var, meşruluk var ve en önemlisi de haklı olanların talepleri…
‘CHP’nin şöyle günahı var böyle suçu var’ deyip “ADALET yürüyüşü”nden geri duran kadın ve erkekler kendilerine şunu sormalılar: Biz ne yapıyoruz, ne yapmalıyız?
Erdoğan diktatörlüğüne karşı geri adım atmamak dahil birşey yapıyorlar ise okey ama yok elleri kolları bağlı öyle izliyorlar ise o zaman diktatörlüğü beslemiş olduklarının farkında olmalılar.
Kılıçdaroğlu “ADALET Yürüyüşünü” ne zamana kadar, nereye kadar sürdürür bilmem lakin eğer akıllı ve cesur olursak bu yürüyüş bitmez; büyür.
Enis Berberoğlu Adliye’de gözaltına alınıp Maltepe cezaevine götürülürken “ben alacaklı çıkarım” demiş.
Bir hukuk ve demokrasi de kuşkusuz alacaklı çıkar.
Berberoğlu, mevcut tablo da alacaklı çıkmaz; ömür boyu borçlu olur.
Nitekim alacaklı çıkacak olan Berberoğlu sizler bu satırları okurken cezaevindeki 48 saatini tamamlamış oluyor.
Demirtaş’da orda…
Kışanak orda, Irmak orda, Şık orda, Altan kardeşler oradalar.
Kılıçdaroğlu, ADALET için küçük ama tarihi adımlar arıyor.
Silkelenme ve Demokratik bir Cumhuriyet adımları bunlar.
Bu halk “adamı” olmak için büyük bir fırsattır. Kılıçdaroğlu tek kelime ADALET taşıyarak yürürken Gazete Duvar kendisinden tek çümle isteyince o cümleyi şöyle formüle etmiş:
“Özgürlüğü seviyorum, Adaleti seviyorum, Adalete inanıyorum, Adalet için mücadele ediyorum…”
Güzel demiş.
Evet, ADALETİ SEVİYORUZ.