Cumhurbaşkanı Gül, Kazakistan dönüşü üç komutanın açığa alınmasını şöyle değerlendirdi: Ordumuzla gurur duyarız ama askerin sorumluluklarını tarif etmek ayrı. Bu konuyu kriterlerimizin yükseltilmesi olarak görmek gerekir
Balyoz davasında yargılanan iki general ile bir amiralin hükümetçe açığa alınması konusunu değerlendirmesi istendiğinde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yanıtı kısa olmuştu: ‘Abartmayalım.’
Gül, 25 Kasım’da İsviçre’ye giderken yaptığı açıklamada, yapılan işlemlerin ‘bakanların yasadaki yetkisini kullanması’ olduğunu da eklemişti. Bu yorumdan beş gün sonra Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplandı.
YAŞ’ın sonuçları, pazartesi günü Cumhurbaşkanı’na sunulacak. Bu bilgiyi AGİT Zirvesi için gittiği Astana dönüşünde uçakta Gül’e, konuyu bir kez daha sorunca öğrendik. Uçaktaki sohbet, Gül’ün, sivil-asker otorite ilişkilerine dair bakışını daha berrak öğrenmemize vesile oldu.
KRİTERLERİN YÜKSELMESİ
Cumhurbaşkanı’na, terfi ettirmeme kararlarına karşı, AYİM’e başvuran komutanlarla ilgili sürecin aşamalarına bakıldığında, ‘bir bilek güreşi’ izlenimi bıraktığını belirterek, ‘Bu izlenime karşı yorumunuz nedir?’ diye sorduk. ‘Böyle görmememek gerekiyor. Sonuçta hükümet, seçilmiş bir siyasi iradedir’ diyerek, bakış açısını şöyle aktardı: ‘Nasıl Türkiye’de ekonomik yapı değişiyor, anayasa değişiklikleri, reformlar yapılıyor, MGK değişiyor. Bu çerçeveden baktığımızda sorumluluklar da tekrar tarif ediliyor. Bu konuyu da bütün dünyada olduğu gibi, yapılan reformların parçası ve kriterlerimizin yükseltilmesi olarak görmek gerekir.’
TSK GURUR KAYNAĞI AMA…
Gül, ‘güçlü ordu’ ile ‘ilişkilerin yeniden tanımlanmasının’ iki farklı konu olduğunun altını çizdi:
‘Biz, TSK’nın gücüyle daima gurur duyarız. Bu, Türk milletinin bir hasletidir. Daima askerine ayrı bir önem verir. Daima güçlü devlet görmek ister ve daima ordusuyla gurur duyar. Ama bu ayrı, askerin sorumluluklarını yeniden tarif etmek ayrı konulardır. Dolayısıyla olup bitenlere bu çerçeveden bakmak gerekir.’
Gül, ‘kriz’e dönüşen 30 Ağustos YAŞ’ının ‘farklı olduğunu’ da vurgulayarak ‘Bunu herkes biliyor. Saklamanın anlamı yok. Biz şeffafız. O toplantılar farklıydı. O YAŞ bitti, önümüze bakalım’ diyerek bu konuyu noktaladı.
Kimse egemenliğini çiğnetmek istemiyor
SIRA PKK terörü konusuna geliyor… Cumhurbaşkanı’na, PKK’nın eylemsizlik kararının, seçime değil, marta kadar olduğunun ortaya çıktığına dair AKŞAM’ın manşetini anımsattım. ‘Bu duruma devlet aygıtlarının refleksi ne olur?’ sorusuna ise yanıtı şu oldu:
‘Kimin elinde silah varsa, bütün kanallar, vazgeçirmek için, silahlı olanı izole etmek konusunda mücadele edecek. Silahla hiçbir yere varılamayacağını onların anlaması gerekiyor. Aynı zamanda bölge ülkeleri de buna müsaade etmez. Etrafındaki (PKK’yı kastederek) devletler güç toplamaya başladılar.’ Biraz açmasını rica ediyoruz.
‘Kastettiğim Irak. Irak artık kendi topraklarından sorumlu. Yerine getirmesi gerekenleri getirecek. O getirmezse de yerine başkaları yapacak. Kimse artık egemenliğini çiğnetmek istemiyor. Şimdiye kadar yapamadıklarını, bundan böyle değerlendirebilirler. Önce ekonomik, ardından askeri açıdan güçlenecek Irak. ABD ileride, o toprakları tamamen terk edecek. Bütün bunlar birer faktör…’
Kimse WikiLeaks tuzağına düşmesin
Gül’ün aklıselim telkinini konu alan bu başlıktaki ‘kimse’ sözcüğünün içinde Başbakan Erdoğan’ın tutumu da var. Ancak Cumhurbaşkanı, bunu açıkça değil, dolaylı ifade etti. Başbakan Erdoğan’ın, WikiLeaks’teki ‘İsviçre hesapları’ notuyla ilgili medyaya dönük tepkisi hatırlatıldığında Gül, şöyle dedi: ‘Ben söyleyeceğimi en başta söyledim. ‘Kimse WikiLeaks tuzağına düşmesin’ dedim.’
‘Bu telkininiz galiba herkesi bağlıyor’ dediğimde ise kahkahadan son anda vazgeçen bir yüz ifadesiyle ‘E daha ne diyeyim’ yanıtını verdi. Belli ki, Cumhurbaşkanı aslında Başbakan Erdoğan’ın bu kadar sinirlenmesini istemiyor.
En güçlüyken en zayıf olabilirsiniz
‘Wikileaks tuzağının’ yalnızca iç politika değil, bölgeyi de kapsadığını belirten Cumhurbaşkanı, ‘Bu işin arkasında ABD veya İsrail olduğu söyleniyor’ anımsatmasına ‘Komplo teorilerine prim vermem. Baktığınızda sokak ağzıyla yalan yanlış şeyler görüyorsunuz. Eski İçişleri Bakanı hepimizin arkadaşı Abdülkadir Aksu hakkında yazılanlara bakın’ dedikten sonra Amerka’ya da bir mesaj verdi: ‘En güçlüyüm dediğiniz anda en zayıf yanınız ortaya çıkabiliyor.’ Bu durumun tersinin de olabileceğini belirten Gül, ‘Beş altı yıl önce Obama’yı tarif etsek ve ABD Başkanı olacak desek kim inanırdı’ diyerek, NATO Zirvesi’nde Obama’ya da aktardığı bir anekdotu paylaştı:
‘5-6 yıl önce Amerika’daki bir arkadaşım bir kitap verdi. ‘Obama diye diye biri senatör var, aday olursa seçilir’ dedi. Dalga mı geçiyorsun dedim. ‘Yok, üstelik siyah’ dedi. Kitabı okudum, çok etkileyiciydi.’
Kendisinin değilse bile ailesinin yarısının Müslüman olduğunu belirttiği Obama, Gül’e ‘İslam dünyasını anlayabiliyorum’ demiş. Gül, İncirlik’teki ‘nükleer silah’ iddialarıyla ilgili olarak ise ‘Güvenlik değerlendirmesi çok sofiztike bir iştir’ değerlendirmesini yaptı. İç gündem konuları öyle baskın ki, Astana’ya gidiş sebebini oluşturan AGİT Zirvesi notlarına yer kalmadı. Yarına.
Çiğdem Toker / Akşam