• Anasayfa
  • Gündem
    • Politika
    • Yaşam
    • Türkiye
    • Dünya
  • Emek
  • Kadın
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Ekoloji
  • Sağlık
  • Bilim & Teknoloji
  • Yazarlar
  • Arka Sayfa
    • Fikir & Yazı
    • Belgesel & Film
    • Eylem & Etkinlik
    • Fotoğraf & Karikatür
    • Kitap & Dergi
    • Müzik & Video
Adil Medya
  • Temmuz 19, 2025
  • Yayın İlkeleri
  • Hakkımızda
  • Künye
  • İletişim
  • Güncel
  • Sağlık
  • Sağlık
Adil Medya
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Politika
      Kobani Davası kararında sokak polemikleri

      Kobani Davası kararında sokak polemikleri

      “İnanmak” istemeyin artık

      “İnanmak” istemeyin artık

      Türk, Kürt, Arap peki sonrası?

      Türk, Kürt, Arap peki sonrası?

      Türk, Kürt, Arap birliği nöbete

      Türk, Kürt, Arap birliği nöbete

    • Yaşam
      Sağlıklı beslenirken dişlerinizden olmayın! Sebzeler diş minesi için tehlikeli olabilir

      Sağlıklı beslenirken dişlerinizden olmayın! Sebzeler diş minesi için tehlikeli olabilir

      Kerbela(lar), Yezit(ler) ve Aleviler

      Kerbela(lar), Yezit(ler) ve Aleviler

      Kurdish Monitoring raporu: Kürtçeye yönelik en çok engelleme kamusal alanda yaşandı

      Kurdish Monitoring raporu: Kürtçeye yönelik en çok engelleme kamusal alanda yaşandı

      Çocuğu için part-time çalışmaya geçen işçi geri tam zamanlıya dönebilir mi?

      Çocuğu için part-time çalışmaya geçen işçi geri tam zamanlıya dönebilir mi?

    • Türkiye
      Biz ‘barış’ ihtimaliyle umutlanırken CHP’ye ne olacak?

      Biz ‘barış’ ihtimaliyle umutlanırken CHP’ye ne olacak?

      Kobani Davası kararında sokak polemikleri

      Kobani Davası kararında sokak polemikleri

      Konser iptal, beton serbest

      Konser iptal, beton serbest

      “İnanmak” istemeyin artık

      “İnanmak” istemeyin artık

    • Dünya
      Türk, Kürt, Arap birliği nöbete

      Türk, Kürt, Arap birliği nöbete

      Yetenekli bay Barrack görevde

      Yetenekli bay Barrack görevde

      Yetenekli bay Barrack görevde

      Yetenekli bay Barrack görevde

      Brezilya’da halkçı referandum örneği

      Brezilya’da halkçı referandum örneği

  • Emek
  • Kadın
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Ekoloji
  • Sağlık
  • Bilim & Teknoloji
  • Yazarlar
  • Arka Sayfa
    • Fikir & Yazı
      Biz ‘barış’ ihtimaliyle umutlanırken CHP’ye ne olacak?

      Biz ‘barış’ ihtimaliyle umutlanırken CHP’ye ne olacak?

      Kobani Davası kararında sokak polemikleri

      Kobani Davası kararında sokak polemikleri

      Konser iptal, beton serbest

      Konser iptal, beton serbest

      “İnanmak” istemeyin artık

      “İnanmak” istemeyin artık

    • Belgesel & Film
      Kapitalizmin Yeni Silahı: Prekaryaya Dönüştürülen Göçmen Emeği

      Kapitalizmin Yeni Silahı: Prekaryaya Dönüştürülen Göçmen Emeği

      Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi Orhan Kemal

      Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi Orhan Kemal

      ''Gelincik'' Elini kirletmekten çekinmeyen bir polisin hikâyesi

      ''Gelincik'' Elini kirletmekten çekinmeyen bir polisin hikâyesi

      “Leyla ile Mecnun” ekranlara geri dönüyor

      “Leyla ile Mecnun” ekranlara geri dönüyor

    • Eylem & Etkinlik
      Üçüncü Dünya Savaşı

      Üçüncü Dünya Savaşı

      Deniz Gezmiş - Metin Yüksel Birlikte Anılıyor

      Deniz Gezmiş - Metin Yüksel Birlikte Anılıyor

      Bizi uyutamazsınız; bu zulüm ne unutulur ne de affedilir!

      Bizi uyutamazsınız; bu zulüm ne unutulur ne de affedilir!

      Anayasal Düzen ve Adalet Devleti paneli

      Anayasal Düzen ve Adalet Devleti paneli

    • Fotoğraf & Karikatür
      Metafor

      Metafor

      Günün karikatürü

      Günün karikatürü

      LeMan'dan İsrail kapağı: Hangi hayvan hastaneleri vurur ki?

      LeMan'dan İsrail kapağı: Hangi hayvan hastaneleri vurur ki?

      Uykusuz bu hafta kapağına TOKİ'yi taşıdı

      Uykusuz bu hafta kapağına TOKİ'yi taşıdı

    • Kitap & Dergi
      Kadire Bozkurt: Ben yazarken okur henüz yoktur

      Kadire Bozkurt: Ben yazarken okur henüz yoktur

      Fuat Sürmeli'nin Yeni Kitabı Raflarda: “GÖLGEDEKİ GERÇEK”

      Fuat Sürmeli'nin Yeni Kitabı Raflarda: “GÖLGEDEKİ GERÇEK”

      Kitap toplama düşkünlüğü

      Kitap toplama düşkünlüğü

      Kitapların yalnızlığı

      Kitapların yalnızlığı

    • Müzik & Video
      4 gün sürecek 'Kuzey Fest'in programı belli oldu

      4 gün sürecek 'Kuzey Fest'in programı belli oldu

      Efendiler Bunun Neresi Yalan

      Efendiler Bunun Neresi Yalan

      Gökberk Uğurlu: “Düne takılı kalmak, önümüzü görmemizi engelliyor.”

      Gökberk Uğurlu: “Düne takılı kalmak, önümüzü görmemizi engelliyor.”

      Grup Yorum üyeleri için dayanışma konseri

      Grup Yorum üyeleri için dayanışma konseri

Abdestli kapitalizmin “komünistlik” ithamı neyi perdeliyor?

Mayıs 24, 2010 14 comments

Facebook Twitter Google+ LinkedIn Pinterest

“Kur’an’ın “iman ettik” demekle cennete giremeyeceklerini vurguladığı insanlar ile iman edişleri sonucunda kendilerine cennetin kapılarının açılacağı insanların ortak noktası İman olmasına rağmen, akıbetlerindeki farkın temel belirleyeni nedir?
 
Bu temel belirleyici: AMELİ/PRAKSİSİ doğuran farkındalık ruhudur. İnsan bu potansiyele fıtri olarak sahiptir. Onu ya vicdanının derinliklerinde susturur ve ona kulak tıkar ya da o sesi dinleyerek insanlığın adalet ve özgürlük mimarlığına soyunur.
 
Bu fıtri eğilimin ortaya çıkarması beklenen adil çabaların ve sistemlerin üzeri hangi kılıflarla örtülerek ussallaştırılmaktadır? Bu yazımda özellikle Dar-İslamcı zihniyetin bu gerçeğin üzerini teolojik ve politik açıdan perdelemesi üzerinde durmaya çalışacağım.
 
İman şemsiyesi altında teolojik uğraşlarla eriyen, global ifsat baronlarının karşısında silikleşen imanl(ıl)ara şu soruyu soruyor Allah: “İnsanlar ‘inandık’ demekle salıverileceklerini mi zannediyorlar?”
 
Kendine ve yaşamın özüne yabancılaşmamış bir insan “sadece Hanif/sadece teolog/sadece düşünür-entel/sadece Hatip” değildir.


Bu nedenle “İçinde yaşadığım toplumun hali ne olacak?


Bu zulüm-sömürü çarkının beslendiği menbaı nasıl kurutabilirim?


Yaslanmam gereken cesaretin ve gücün ana kaynağına nasıl ulaşabilirim?”


diye kayboluşa/yabancılaşmaya ve her türlü sömürüye karşı toplumun hakkını bireyin çıkarlarına, liberal ya da feodal sömürülere mahkûm etmeden, varoluşun ve hayatın her alanıyla tanış olmak üzere ayaklanan bir insanı muhatap aldı Allah. Ve insanlığın önüne çıkıp yaşamı yeniden kurmak için insanın kendisiyle el ele vermesini istedi.

Arapçasıyla: “L“, Kürtçesiyle “EDİ BESE LO“, Türkçesiyle “KAHROLSUN” diye haykıran Devrimci Peygamber’in, Alak ve Kalem surelerinde var olan ilk eleştirileri gündeme bomba gibi düştü. “İçtenlikle Allah’a dönmek” demek olan “toplumsal eşitliğe ve adalete yönelenleri” engellemeye kalkan zihniyeti: Tağut ve Müstağni (azgın) olarak niteleyen bu haykırış (Alak/6-7, 9), Kalem suresinde toplumsal eşitliği sağlamaktan kaçınıp malları üzerinde yıkılmaz bir iktidar kurmayı hedefleyen zihniyetin suratında yumruk gibi patladı. Merak edenler daha ilk surelerde tağutların ve zalimlerin, toplumu sınıflara böldüklerini, dolayısıyla şirk koşmanın temelinde hangi itkilerin yattığını görebilirler.


“Onlar, “Rabbimizi tesbih ederiz (yüceltiriz). Şüphesiz biz zalim kimseler (zalimîne) imişiz” dediler.


Bunun üzerine birbirlerini kınamaya başladılar


Şöyle dediler: “Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz azgın kimseler (tağyin) imişiz. (Kalem: 29-31)
 
Bugün Dar-İslamcı zihniyet, Modern Ulus-Devlet mekanizması üzerinde hâkimiyeti ele geçirmek istiyor.  “Rabb” ve “İlah” kavramlarına yüklenerek, ümmet dinamiğinin de rüzgârlarını arkalarına almak suretiyle tersinden dine dayalı bir zulüm, baskı ve sömürü düzeni oluşturma tehlikesinin kendilerini beklediğini konuşmadan, kendi söylemlerini aydınlanmacı Dar-Materyalizmin kuru akılcı ve bilimci söylemi karşısında besliyorlar.
 
Oysa laik, modernist, ulusçu, pozitif, kutsalsız, seküler mekanizmalar ne kadar tehlikeli ve sömürücüyse, din merkezli, anti-modernist, ilahçı, kutsalcı mekanizmalar da aynı şekilde tehlikelidir ve kolayca sömürücü bir sisteme dönüşebilir. Tarih, din merkezli hareketlerin ve devletlerin bu örnekleri ile doludur. Çünkü Dar-İslamcı zihniyet düşman olarak seçtiği sağcılaşma ve materyalist eğilimlere benzer şekilde kendisi de burjuvazi ve iktidarın/mülkiyetin tabiatı ile adam gibi hesaplaşmamıştır.
 
Efendim!


Zenginlik de fakirlik de imtihanmış da…
Önemli olan ahlaklı zengin olmakmış da…
Mülk ve sermayeye düşman olmak “gomünist(!)likmiş de….
Bunlar soldan etkilenmekmiş de
İslam ne sağ ne de solmuş; İslam, islammış da…
 
Dergi başlıkları misali sloganik bu söylemlerin biraz üzerine gittiğimiz zaman, Dar-İslamcıların yaşadığı gerçekliğin boğazlarına kadar batmış oldukları kapitalizm olduğunu görmemek için kör olmak gerekir. 
 
Aydınlanmacı Dar-Solculuk üzerinden bütün EŞİTLİK taleplerine sırtını çeviren bu zihniyet, hür teşebbüsün, kalkınmacı iktisadın insanı nasıl köleleştirdiğini ve ekolojiyi nasıl yağmaladığını düşünmeden, burjuvazinin hâkimiyet itkisini hangi dinsel argümanlarla perdelediğinin de farkına varmadan ezilen toplumu dönüştürmeye çalışmakta ve bunun adı da “toplumsal şahitlik” olmaktadır.
 
Çünkü Dar-İslamcılığın hikmetten anladığı siyasal anlamda hâkimiyettir. Bütün derdi de budur zaten. Güya bir lokma bir hırka felsefesine karşı çıkıyor gibi olup, ahlaklı zenginliği ya da abdestli kapitalizmi çözüm olarak önermektedir. Abdestli kapitalist sınıfın varlığı ise dinsel ve siyasal anlamda akide ve hâkimiyet esasına dayanmaktadır. Din afyonuyla uyuşmakta budur zaten. Ah anlayabilene…  
 
Ancak bu zihniyet, “İyi de Usve-i Hasene olan peygamberimiz neden zengin değildi” diye sorduğunuzda


“Ama Abdurrahman b. Avf’a ne diyeceksin? Hz. Osman savaşta ordunun finansını sağladı; zengin olmasaydı sermayeyi nereden bulacaktı? Ne yani çapulcu mu olalım?” 


demek suretiyle bizzat peygamberin duruşunu birtakım uydurma rivayetlerle cennete postalattıkları ganimet zengini bazı sahabeler vesilesiyle buharlaştırıp bireysel tercihe indirgemektedir.
 
Bunlar zenginin elindeki fazla malı yoksula/kamuya dağıtmasını LÜTUF zannediyorlar. Oysa bu bir zorunluluktur. Zira ihtiyacından fazlasını dağıtmak, Peygamberimizin sadece kendisini ilgilendiren bir davranış biçimi değil, insanlığa rahmet olacak paylaşım örnekliğinin bizzat onun şahsında ete-kemiğe bürünmesidir. Eğer peygamberle birlikte yapılan mücadelede birileri malını vermişse bu, onların nasıl bir paylaşım içinde olduklarını gösterir. Tevhid, zulmeden sınıfları eşitliğe davet etmek olup, bunu önce bizzat fazla mülke sahip olanların kendilerinin yapmasıdır. Buradan lütuf ve zenginin üstünlüğü çıkmaz. Buradan kulluk ve akide çıkar. Ama ne yazık ki, Dar-İslamcı zihniyetin akidesi, eşitliğin yanından bile geçmemektedir. Hatta Dar-İslamcı zihniyet bu örnekler üzerinden “zekâtını veriyorsa jeepine de biner” mantığı çıkarıp daha işin başından kapitalistin bizzat kendisi olduğunu ortaya koymaktadır. Hiç boşuna “anti-kapitalist” olduğunu dillerine dolamalarına gerek yok; diğer yandan da  dillerine doladıkları Materyalist-Sol düşmanlığı aslında onların örtülü kapitalist eğilimlerini perdelemektedir.
 
Ortodoks-Marksist, Dar-Solcu anlayışlar da bunlardaki abdestli kapitalist duruşlar üzerinden Tevhid’i ve peygamberleri feodalite ve gericilikle itham ederek, insanlığı üretim-tüketim çarkında zavallı bir homo-economicus mesabesine indirgemektedirler.
 
Yani Dar-Sol ile kapitalist din(i)darlık aslında birbirlerini besleyen ve birbirlerinin muhalefetine ihtiyaç duyan iki köksüz sapkınlıktır. Biri madde üzerinden diğeri de Allah üzerinden İnsanı mankurtlaştırmaktadır..
 
İşte bunu fark eden ve bu yanlışlığa itiraz eden Müslümanlara “komünist” yaftası vurulmaktadır.

Güya komünizmden etkileniyormuşuz, İslam nemize yetmiyormuş, kafamız karışıkmış….

Safsatanın bini bir para!  
 
Mevcut saray fıkhının zenginden yana olan sistematiğini sorgulamak için birtakım sahabelerin mülkle kurduğu ilişkiyi kritiğe tabii tuttuğunuz zaman, bunlar sizi SAHABEYE KÜFRETMEKLE suçlarlar. Zira eninde sonunda bir şekilde ATALARININ SARAY FIKHINI ve bu fıkhın ekonomi-politiğini bugüne taşıma arzusu içindedirler.
 
İnsanın selameti için insandan yana olup sömürüyle hesaplaşmak yerine, insan üzerinden siyasal hâkimiyet için güya Allah adına(!) mücadele eden bu zihniyet açısından önemli olan insan değildir. Dillerine doladıkları iman, ahlak, namaz, oruç vs. bir tek ama bir tek şeyi kapatmaya yarıyor. O da,  reddettikleri dünyevi iktidarların/beşeri sistemlerin fiyat etiketleriyle kurdukları paralelliktir. Yanlarında çalıştırdıkları emekçilerle kurdukları bağ nedense eşitlik üzerine değil, “kapitalist fıkıh” üzerinedir. Yani zengini koruyan fıkhın sömürüsü altında zengin-yoksul uçurumuna İMTİHAN diyerek iman etmek! Yani bunlarınki “anti-gomünist” mülahazalardır! 
 
İnsanın fena fi’t-teoloji/din manyaklığı düzeyinde kendisine yabancılaşmasına sebebiyet veren söylemlere ve iktidarlara karşı başkaldırarak Rahman’la ünsiyet kurup kendisine sahip çıkması gerektiğine dair düşüncelerimi ise diğer yazımda sunmaya çalışacağım.

14 Comments

  1. suyuuti
    25 Mayıs 2010 at 06:36

    Hakkatten doğru söylüyorsun. Kendime bakıyorum da bazen, utanıyorum sonra. Yanımda çalışan işçilere her türlü fakirliği, eski püsküyü, öte beriyi, kullanılmış elbiseleri, az maaşı nasıl hak görüyorum.. Para insanı kendini bir .ok zannettiriyor. Paranın çok olmasına da gerek yok. Az bir parayla bile bu olabiliyor. Değişmemiz lazım.. Zaten parasını paylaşan insanlar dilden dile sevilmiyorlar mı, demek ki hak yol bu..

  2. veڪÿair
    25 Mayıs 2010 at 11:36

    “Zenginlik de fakirlik de imtihanmış da…”
    bende imtihan olduğunu düşünüyorum vererek deniyor tanrı bizi ,Kullarım kitaptaki paylaşmaya yönelik emirlerimi anlamış mı diye

    İslam ne sağ ne de solmuş; İslam, islammış da…

    neden bu sağ sol tabiri kullanılır bilmiyorum
    nedir bunun çıkış noktası
    önümüz ufkumuz dururken sağa sola kaymadan sıratı müstekıma gitsek fenamı 🙂

  3. Ferman Nasuh Sırma
    25 Mayıs 2010 at 11:58

    zaten herşey maddiyatta bitiyor … Tevilide bi çare insanlara bırakılıyor. Üstad devam ett konu güzeldi …

  4. sevgili Vesair kardeşim
    25 Mayıs 2010 at 12:26

    Vesa!
    İmtihan olgusu ayrı bir şey, imtihan söylemini diline dolayıp voleyi çakmak,köşeyi dönmek ayrı bir şey!

    Bu yazıda daha çok SAHİH SÖYLEM FAŞİZM’inin örttüğü gerçekleri görmeye çalışalım istedim.

    Yani
    Hacı amca’nın biri elindeki yığmış olduğu mülke mala bakarak, göbeğini kaşıyıp güldükten sonra, şunu söyler: BİZ EMANETÇİSİYİZ ŞU MALIN. HERŞEY ALLAHI’ın!”

    Şimdi hacı amca doğru birşey söyledi ama bu doğruyu hangi YALANI VE SÖMÜRÜYÜ perdelemekte kullandı acaba?

    Biz şimdi onun sözünün doğrusuna mı bakalım* Yoksa o sözle neyi perdelediğine mi?

    O yüzden İMTİHAN söylemini kullananların kendilerinin bizzat MAL MÜLK ÜZERİNDE EMANETÇİ DİKTATÖRYASI kurduğunu ortaya çıkarmak için, bu sözlerin altını açıp bakmamız gerekiyor.

    Kadir!

  5. yavuz soysal
    26 Mayıs 2010 at 15:55

    İşte insanlığın ihtiyacı olan bir ses,bal gibi bir yazı.Abdestli kapitalistler yukarıdaki söylemler karşısında çırılçıplak kalıyor.Bunun için bilmedikleri kavramlarla saldırıya geçiyorlar.Evet mülkiyeti kavramış,hür bir isla anlayışı hem sola,hem dar-islamcıya çeki düzen verir.

  6. YAĞMUR SANCAK
    27 Mayıs 2010 at 02:03

    Sözüm ona kıt kaynakların islami usüllere göre talan edilmesi esasına dayanan abdestli kapitalist sisteme örnek : Sultanahmet camii imamının özel şöförlü mercedesle dolaşarak,insanın manevviyatına değil, maddiyatına iman edişinin ! Emevi versiyonu olmasın !…
    Din dediğimizde başımızı çevirip baktığımız imamlar,emperyalizmin arzu ettiği kıvama gelmişken vayyy bizim dinimize !…
    Kuran, dini tamamen infak temeline oturtmuştur. Çünkü mücadele edilen sistem, üç beş taştan ve tahtadan put ile Allah arasında rekabet üreten sistem değildir. Sermayeyi kar eden, yani piyasadaki dolaşımı lehine çeviren, dolayısı ile toplumda sınıfların oluşmasına temel hazırlayan, bunu güçlendirmek için ‘’mistik zırvalar’’ üreten şebeke karşısında, sınıfsızlaşma yolunda adımlar atılmıştır.

    Bu, infak kavramı ile teminat altına alınmış, kişinin ihtiyacından fazla sermayeyi yığması ‘’yasaklanmıştır’’.

    Hangi şeyh bunu anlattı Şimdi sormak isterim, o meşhur süper şeyhlerin hangisi bu hakikatleri anlattı sizlere? Yahut hangi BMW’li, Mercedesli İmamlar ısrarla bunlara vurgu yaptı ?!..

    Yanıtlayayım, hiçbiri!

  7. Mustafa DEMİR
    28 Mayıs 2010 at 15:48

    Buyrun her şeyin darı bizde bulunur!
    Bilirsiniz, bazı dönemlerde dar şeyler moda olur, amna bir süre sonra insanlar gene bol şeyler isterler. Ne gariptir ki, bizde düşünce ve eylemde “DAR” ın modası hiç geçmiyor. Sağolasın Kadir kardeş,”daraldık artık bu darlıktan!” diyebilen bir sözü seslendirmişsin, tebrik ederim.
    Dar-İslamcı, Dar-solcu, Dar-Materyalist olarak tanımlanıp adlandırılabilecek

  8. ahmet delibalta
    29 Mayıs 2010 at 14:42

    hehe sosyalist ziniyetin son numunesi kadir bal, istesende sokmayacaksınız sosyalizmi kurana.sen indirmedin kuranı.

  9. ertunç kalender
    29 Mayıs 2010 at 14:48

    hel sosyalizmi sokamayacaksınız islama diyene de bakın. siz kapitalizmi soktunuz ya rahat etmişsinizdir artık!!!

  10. MEVLÜT HÖNÜL
    7 Haziran 2010 at 23:06

    Değerli yoldaşım tarihi sorguladığımızda karşımıza ya safevi şiası yada başına kuma gömen saray sünnileri çıkmakta.tekfir etme hususunda iki kesiminde FERİSİLERİ mevcut olan bir din anlayışı ekseninde Rab edindikleri Maddiyat Putu hakk ve hakikatlerin örtülmesini gerektirdiği için bunu dile getirenlere acımasızca saldırı moduna geçenlere baktığımızda ”Yeşil saraylar” içerisinde Muaviye fasığının yaşamını kendilerine ilke edinmişler çıkmaktadır. Kuran gözü ile bakılmayan bir din anlayışı sayesinde Kurandan açıkça İnfak’ın=Zekatın sınırı ”Sana ne infak edeceklerini soruyorlar sorusuna Kuran ihtiyacından arta kalan her şeyi demesine rağmen İmam Alinin dediği şu söz ”Kırkta bir Zekat Cimrilerin (Müellefetül Kulub”un zekatıdır.Hakikatine rağmen Allah’ın hükümleri üzere hüküm koyanlar elbette Kur’an’a uyup uymadıkları hususunda sorgulandıkları zaman bakalım ne diyecekler ?

  11. Ali Bal
    7 Kasım 2010 at 13:25

    İslam teolojisi Allah’ı İslami anlamda doğru tanımlamanın ilmidir.Allah’ı doğru tanımlayan hangi bilgi ise İslam teolojisi odur.Teolojiyi ne olarak anlıyorsunuz da bir teoloji karıştırıp duruyorsunuz anlamıyorum.Ne demek oğlum fenafitteoloji manyaklığı?Terminoloji üretecekseniz doğru dürüst üretin.İslam teolojisi Kur’an’ın Allah anlayışına dayanır.Allah’ı başka türlü tanımlayan bir teoloji İslam teolojisi olmaz her şeyden önce.İslam teolojisine gelince o Tanrı denilen varlığın gerçek ve doğru yorumudur.Abdestli kapitalizm nasıl kendi teolojisini başka bir ifade ile sahte Allah anlayışını üretiyorsa temeli merhamete dayalı paylaşımcı düşünce de o tür bir Allah anlayışını yıkarak onun yerine paylaşmayı emreden,lüks yalayışı ve yığmacılığı yasaklayan gerçek Kur’ani bir Allah anlayışını yani kendi teolojisini kurmaya çalışır.Abdestli kapitalist teoloji üzerinden teoloji kavramının kendisi ile çatışmaya girmek doğru bir yol değil.İnşaallah sen bunları aşacaksın,benim tertemiz kalpli güzel oğlum.

  12. Ali Bal
    7 Kasım 2010 at 21:17

    Abdestli Kapitalizm dediğiniz hareketin evet bir iktidar amacı var ama bu bir İslami iktidar değil.Mesela Erdoğan diyor ki din temelliekonomik ve syasi birlikteliklerin çağı geçmiştir.Böyle bir düşünce istediği kadar İslam adını kullansın onun ikidarı nasıl İslami bir iktidar olacak ki gerçek İslami iktidarla abdestli kapitalizmin iktidarını aynı kefeye koyuyorsunuz.Din temelli siyasi ve ekonomik birliktelik İslami bir zorunluluktur.Sen ve sizinkiler buna din faşizmi diyorsunuz.Erdoğan ve benzerleri de aynısını söylüyor. Bu asıl sizin kendinizi abdestli kapitalistlerle aynı çizgiye getirmez mi?İslami rejimle abdestli kapitalizm dünyalar kadar bir birinden ayrı şeylerdir.Kurunun yanda yaşı da yakmaya hakkınız yok.Senin abiler dünyaya molla kasımlık yapacağız derken kendi altlarını oyduklarının farkında değiller.Molla kasım nedir bilmiyorsan onlara sor.Sana söylerler.Bu yol çok kaygan bir yoldur.En çok da kendini en akıllı sayanlar kayar.

  13. Ali Bal
    8 Kasım 2010 at 21:30

    İslamcılık ile abdestli kapitalistlik ayrı şeylerdir.Kapitalistlik yapanlara İslamcı denmez ve onlarında öyle bir iddiaları yok zaten.Aksine her zeminde İslamcı olmadıklarını,dünya sistemine karşı olmadıklarını ispatla Firavunlar ve Nemrutlar gözünde kendilerini beraat ettirmemeye çalışıyorlar.Siz işin sol tarafından aynı şeyleri iddia ediyorsunuz.Kendiniz asıl onların safında iken Allah’tan korkun. nasıl İslamcılığı abdestli kapitalistlikle ve faşistlikle suçlarsınız? Demek şimdi itiraz ettiğiniz kimseler yazılarında İslam devleti diyerek o ad altında insanlar laik kapitaliste değil de bize kulluk etsin amacını taşıyor öyle mi? Çok yazık! Ben bu hareketi bu kadar bilmezdim.Şimdiye kadar yazdıklarım…neyse..oğlum neyse… neyse…Allah hepimize basiret ve feraset nasip etsin

  14. Ali Rıza Borazan
    20 Kasım 2010 at 19:40

    Üzülerek izlemekteyim. Müslümanım diyenler abdestli olanların yanlış yaşamlarından örnekler sunarak sanki islama çatıyorlarmış gibi bir his bende uyanmaya başladı. Tamam gerçek müslüman olanlara örnek peygamberlerdir. İnsanların müslümanım diyenlerine hep birlikte çatalım. peki Müslüman olmayan abdestli olmayan kapitalistlerin hali neolacak onlara çatışınıza hiç rastlamadım nedense.
    Kuran Olaylara kuş Bakışı seyreder. İslam sadece Malı paylaşmayı getirmedi insanlara şeytani yolda olanlar da mallarını paylaşabiliyorlar. tağutlar yolunda ölüp öldürülüyorlar. Ama doğru Olanı Hem Yaşamın hayatın ölümün dirimin allah adına olacak hem de paylaşımını Allah adına yapacaksın.
    İnsanlık tarihinin başlangıcından bu tarafa rabbani yolda olanlar ve gayri rabbani yolda olanlar olmak üzere iki kısma ayrılmaktadır bu zaman zaman ad değiştirerek karşımıza çıksada aynıdır.
    Rabbani yolda olanlar vahiy orjinli dinlerle hayatlarını şekiillendirirler. Onların terbiye edicileri Allahtır onun kuralları ise peygamberlere gelen vahiylerdir. Bunları kabul edenlerin adı müslümandır.
    diğerleri ise Puta tapıcılar ve ehli kitaptır. Bunların birisi inandığını sansada ianamayan kendi zan ve tahminlerine dayanarak din uyduranlar diğerleri ise kitap ve peygamber kabul etmeyen atesistlerdir. bunların ikisi dekurana göre müşriktir.

    Biz Hangi yelpazede yer aldığımıza iyi dikkat etmeliyiz.
    Rabbani yolda mı yoksa gayri rabbani yoldamıyız.
    birisi tağutların yolu birisi rabbin yoludur başka bir yol yok.

    kuranianlamametodu.blogspot.com
    [email protected]
    Türkiye- Mersin – Anamur

Yorumunuzu bırakın


ZAMAN AKIŞI

Tem 18 13:40
Bilim & Teknoloji

Beynimiz bir şeyin gerçek olduğunu nasıl biliyor?

Tem 18 13:38
Ekonomi

Son dakika… Rekabet Kurulu harekete geçti: Mastercard ve Visa hakkında soruşturma başlatıldı

Tem 18 13:37
Gündem

Sağlıklı beslenirken dişlerinizden olmayın! Sebzeler diş minesi için tehlikeli olabilir

Tem 18 13:35
Arkasayfa

Biz ‘barış’ ihtimaliyle umutlanırken CHP’ye ne olacak?

Tem 18 13:31
Arkasayfa

Kobani Davası kararında sokak polemikleri

Tem 18 13:29
Arkasayfa

Konser iptal, beton serbest

Tem 18 13:27
Arkasayfa

“İnanmak” istemeyin artık

Tem 18 13:03
Ekonomi

Ücret ve maaşlara el koyma dönemi başlıyor

Tem 18 13:00
Arkasayfa

Türk, Kürt, Arap peki sonrası?

Tem 18 12:58
Gündem

Türk, Kürt, Arap birliği nöbete

Tem 18 12:56
Ekonomi

Maaşa bloke, hayata ipotek: Borçla yaşam, ölümle çalışmak

Tem 17 15:45
Arkasayfa

Ticaret Bakanlığı duyurdu: Fiyat etiketlerine yeni düzenleme

Tem 17 15:26
Emek

Kamu işçileri: İş, ekmek yoksa grev var!

Tem 17 15:19
Arkasayfa

15 Temmuz’da tarih mi yazıldı?

Tem 17 15:05
Arkasayfa

Her zaman barış için….

Tem 17 15:01
Arkasayfa

Artık Cumhur yetmiyor

Tem 16 22:23
Arkasayfa

Orta Doğu Çatışmalarının Yansımaları: Kürt Kartı ve Mezhep Ayrılığı Tuzağı

Tem 16 22:04
Arkasayfa

Darbe ve Demokrasi

Tem 16 15:58
Arkasayfa

Türkiye düşünüyor

Tem 16 15:42
Gündem

Özgür Çelik Silivri’den Ekrem İmamoğlu’nun fotoğrafını paylaştı

Tem 16 15:39
Arkasayfa

Numan Kurtulmuş süreç komisyonu için grup başkan vekillerini toplantıya çağırdı

Tem 16 15:02
Ekonomi

En düşük emekli maaşı belli oldu

Tem 16 14:58
Gündem

İstanbul’daki şehir içi minibüslerde yeni dönem! Para üstü derdine son

Tem 16 12:25
Gündem

İmralı heyeti, Bakan Tunç ile görüştü: Demirtaş’ın tahliyesi dahil her konu konuşuldu

Tem 16 12:15
Arkasayfa

Cumhur üçlenir mi?

Tem 16 12:05
Ekonomi

Toprağa küstürdüler

Tem 16 11:59
Arkasayfa

Kerbela(lar), Yezit(ler) ve Aleviler

Tem 15 12:46
Arkasayfa

Kurdish Monitoring raporu: Kürtçeye yönelik en çok engelleme kamusal alanda yaşandı

Tem 15 12:37
Arkasayfa

Laf ebeliği yetti gayri, buna gerçekten var mısınız?

Tem 15 12:24
Arkasayfa

Şikefta Casene’den Lozan’a, Şeyh Mahmud’dan PKK’ye Kürtler ve hakları