• Anasayfa
  • Gündem
    • Politika
    • Yaşam
    • Türkiye
    • Dünya
  • Emek
  • Kadın
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Ekoloji
  • Sağlık
  • Bilim & Teknoloji
  • Yazarlar
  • Arka Sayfa
    • Fikir & Yazı
    • Belgesel & Film
    • Eylem & Etkinlik
    • Fotoğraf & Karikatür
    • Kitap & Dergi
    • Müzik & Video
Adil Medya
  • Aralık 14, 2025
  • Yayın İlkeleri
  • Hakkımızda
  • Künye
  • İletişim
  • Güncel
  • Sağlık
  • Sağlık
Adil Medya
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Politika
      DEM Parti, Ankara'ya yürüyüş başlattı: 'Ekonomide adaleti sağlamayan toplumsal barıştan bahsetmesin'

      DEM Parti, Ankara'ya yürüyüş başlattı: 'Ekonomide adaleti sağlamayan toplumsal barıştan bahsetmesin'

      SAMER'den Kürt seçmen anketi: CHP'ye İmralı tepkisi

      SAMER'den Kürt seçmen anketi: CHP'ye İmralı tepkisi

      'Turpun büyüğü' davası | İmamoğlu: Hakikati söyleme cesaretini yargılıyorsunuz

      'Turpun büyüğü' davası | İmamoğlu: Hakikati söyleme cesaretini yargılıyorsunuz

      Müslümanlığı canlı kalkan yapmak

      Müslümanlığı canlı kalkan yapmak

    • Yaşam
      SAMER'den Kürt seçmen anketi: CHP'ye İmralı tepkisi

      SAMER'den Kürt seçmen anketi: CHP'ye İmralı tepkisi

      'Turpun büyüğü' davası | İmamoğlu: Hakikati söyleme cesaretini yargılıyorsunuz

      'Turpun büyüğü' davası | İmamoğlu: Hakikati söyleme cesaretini yargılıyorsunuz

      Maraş Katliamının 47. yıldönümü arifesinde / Acı bir hatırlatma: Adalet ve hafıza

      Maraş Katliamının 47. yıldönümü arifesinde / Acı bir hatırlatma: Adalet ve hafıza

      Terk edilen bir ideal, insan hakları...

      Terk edilen bir ideal, insan hakları...

    • Türkiye
      'Turpun büyüğü' davası | İmamoğlu: Hakikati söyleme cesaretini yargılıyorsunuz

      'Turpun büyüğü' davası | İmamoğlu: Hakikati söyleme cesaretini yargılıyorsunuz

      FİSA Çocuk Hakları Merkezi’nden Ezgi Koman: ‘Türkiye'de çocuk koruma sistemi çalışmıyor’

      FİSA Çocuk Hakları Merkezi’nden Ezgi Koman: ‘Türkiye'de çocuk koruma sistemi çalışmıyor’

      İki haber, demokrasi ve işçi sınıfı

      İki haber, demokrasi ve işçi sınıfı

      Müslümanlığı canlı kalkan yapmak

      Müslümanlığı canlı kalkan yapmak

    • Dünya
      Almanya’daki seçim sonuçları dokuz ay sonra halen tartışmalı

      Almanya’daki seçim sonuçları dokuz ay sonra halen tartışmalı

      Trump, Barrack ve Suriye…

      Trump, Barrack ve Suriye…

      Stratejik illüzyon!

      Stratejik illüzyon!

      DİTİB’in yeni başkanı tartışılıyor

      DİTİB’in yeni başkanı tartışılıyor

  • Emek
  • Kadın
  • Ekonomi
  • Eğitim
  • Ekoloji
  • Sağlık
  • Bilim & Teknoloji
  • Yazarlar
  • Arka Sayfa
    • Fikir & Yazı
      İki haber, demokrasi ve işçi sınıfı

      İki haber, demokrasi ve işçi sınıfı

      Müslümanlığı canlı kalkan yapmak

      Müslümanlığı canlı kalkan yapmak

      Almanya’daki seçim sonuçları dokuz ay sonra halen tartışmalı

      Almanya’daki seçim sonuçları dokuz ay sonra halen tartışmalı

      Heykeller şehri Paris, sessiz kentlerimiz

      Heykeller şehri Paris, sessiz kentlerimiz

    • Belgesel & Film
      Kapitalizmin Yeni Silahı: Prekaryaya Dönüştürülen Göçmen Emeği

      Kapitalizmin Yeni Silahı: Prekaryaya Dönüştürülen Göçmen Emeği

      Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi Orhan Kemal

      Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi Orhan Kemal

      ''Gelincik'' Elini kirletmekten çekinmeyen bir polisin hikâyesi

      ''Gelincik'' Elini kirletmekten çekinmeyen bir polisin hikâyesi

      “Leyla ile Mecnun” ekranlara geri dönüyor

      “Leyla ile Mecnun” ekranlara geri dönüyor

    • Eylem & Etkinlik
      Üçüncü Dünya Savaşı

      Üçüncü Dünya Savaşı

      Deniz Gezmiş - Metin Yüksel Birlikte Anılıyor

      Deniz Gezmiş - Metin Yüksel Birlikte Anılıyor

      Bizi uyutamazsınız; bu zulüm ne unutulur ne de affedilir!

      Bizi uyutamazsınız; bu zulüm ne unutulur ne de affedilir!

      Anayasal Düzen ve Adalet Devleti paneli

      Anayasal Düzen ve Adalet Devleti paneli

    • Fotoğraf & Karikatür
      TESK Genel Başkanı: Okul alışverişleri için en az 10-12 bin lira gerekiyor

      TESK Genel Başkanı: Okul alışverişleri için en az 10-12 bin lira gerekiyor

      Metafor

      Metafor

      Günün karikatürü

      Günün karikatürü

      LeMan'dan İsrail kapağı: Hangi hayvan hastaneleri vurur ki?

      LeMan'dan İsrail kapağı: Hangi hayvan hastaneleri vurur ki?

    • Kitap & Dergi
      Kadire Bozkurt: Ben yazarken okur henüz yoktur

      Kadire Bozkurt: Ben yazarken okur henüz yoktur

      Fuat Sürmeli'nin Yeni Kitabı Raflarda: “GÖLGEDEKİ GERÇEK”

      Fuat Sürmeli'nin Yeni Kitabı Raflarda: “GÖLGEDEKİ GERÇEK”

      Kitap toplama düşkünlüğü

      Kitap toplama düşkünlüğü

      Kitapların yalnızlığı

      Kitapların yalnızlığı

    • Müzik & Video
      4 gün sürecek 'Kuzey Fest'in programı belli oldu

      4 gün sürecek 'Kuzey Fest'in programı belli oldu

      Efendiler Bunun Neresi Yalan

      Efendiler Bunun Neresi Yalan

      Gökberk Uğurlu: “Düne takılı kalmak, önümüzü görmemizi engelliyor.”

      Gökberk Uğurlu: “Düne takılı kalmak, önümüzü görmemizi engelliyor.”

      Grup Yorum üyeleri için dayanışma konseri

      Grup Yorum üyeleri için dayanışma konseri

Heykeller şehri Paris, sessiz kentlerimiz

Heykeller şehri Paris, sessiz kentlerimiz

Aralık 11, 2025 Fikir & Yazı, Kültür & Sanat 0 comments

Facebook Twitter Google+ LinkedIn Pinterest

Zeynep Altıok Akatlı

Geçtiğimiz üç gün çok güzel bir sebeple Paris’teydim. Paris benim için her zaman güzel anların ve anıların kenti olmuştur. Yine öyle oldu. Geçmişten gülümseyen güzel anıların, özlemlerimin yanına sevgili dostum, ülkemizin önemli heykeltıraşlarından Cem Sağbil’in gurur ve heyecanına ortak olduğum önemli tanıklık eklendi. Aynı zamanda çok da neşeli olmayan ülke gündeminden küçük bir kaçış diyebiliriz. Bu seyahatimizin asıl sebebi, Cem Sağbil’in geçmişte Paris’te “Türk Mevsimi” kapsamında yer alan iki heykelinin ilk sergilenişinden yıllar sonra kente kalıcı olarak kazandırılması sebebiyle katılacağımız etkinlikti.

Paris’i bir karşılaşmalar kenti olarak düşünürüm ben. Her sokakta, her köşede yeni bir karşılaşma… Bazen geçmişten bir anıyla, artık sadece anılarda yaşayan bir ‘çok sevgilinin’ selamıyla karşılaştığım, başka bir köşede merak uyandırıp yeni bilgilere açılan bir tarih sayfasıyla, küçük bir bronz figürle, başka bir yerde yüzyılların ağırlığını sakince taşıyan bir anıtla buluştuğum karşılaşmalar. Parklarda gölgeler, mevsim renkleri, sokaklarda büyüleyici binalar ve yapıtlarla ilham veren, düşündüren klasik ve moderni uyum içinde önünüze seren bir kent. Paris’te sanat, günlük akışın bir parçası olan adımların arasına bir bakış molası ya da türlü duraksama gerekçesi sunuyor insana. Baş döndürücü ve hüznü bile mutluluk verici.

Bu durum rastlantısal değil; şehrin çok uzun zamandır sürdürdüğü bir tercih, bir politika, bir kültür. Şehir planlaması ile iç içe geçen bir bilinç. Paris planlanırken sanat dışarıda bırakılmamış; tam aksine, kamusal alanın kurucu öğesi haline getirilmiş. Meydanlara yerleştirilen heykeller, parklarda, sokaklarda modern enstalasyonlar, bulvarların akslarını tamamlayan figürler, metro çıkışlarında karşılaşılan beklenmedik sürprizler… Bunlar salt estetik bir arayış ya da süsleme değil, bir kamusal sorumluluk anlayışının ürünü.

Fransa’nın “1% artistique” uygulaması, yani her yeni kamu yapısı için bütçenin yüzde birinin bir sanat eserine ayrılması, bu anlayışın en somut göstergesi. Paris’te yapılan her okul, kültür merkezi, köprü ya da metro istasyonu bir sanat eseriyle birlikte var oluyor. Çünkü şehir; kamusal alanı yalnızca insanın geçip gittiği bir yüzey değil, insanın birbirine, tarihe ve düşünceye temas ettiği bir zemin olarak taşıdığında halkla bütünleşir.

Bu yaklaşımın arkasında Henri Lefebvre’ın mekânı üreten bedenler fikrinden Hannah Arendt’in kamusal alanı “ortak görünürlük sahnesi” olarak tanımlamasına uzanan güçlü bir düşünsel miras var. Kamusal alanı toplumsal ilişkilerin, sınıf dinamiklerinin ve ideolojik çatışmaların biçimlendiği, yeniden üretildiği bir sahne olarak görebiliriz. Mekân ve insan etkileşimi karşılıklıdır ve insanlar mekânları inşa ederken aynı zamanda mekân da onların kimliklerini tanımlar ya da tamamlar. Mekânlar toplumun tarihi, hafızası ve bundan sonra da geleceğe ilişkin yeni bir üretim, gelişim zeminidir. Paris, feodalizm ve burjuvaziden devrim günlerine, sınıf karmasına uzanan tüm geçmişinin izlerini köklü ve görkemli bir şekilde giyinen bir kent. Acısıyla, sevinciyle mirasını hemen her köşede yeni düşüncelere, yaratıcılığa ve geleceğe sunuyor. İnsanı mutlaka bir yerden türlü düşünceye taşıyacak bir döngüyle yakalıyor.

Bu anlamda kamusal alan yalnızca günlük hayat içinde gelip geçilen sokaklardan öteye varıyor. Toplumun kendisini nasıl gördüğünü, nasıl görmek istediğini, ortak belleğini, hatta özlemlerini taşıyan ortak bir yaşam alanına dönüşüyor. Zamana direnen korunmuş kent mirası; binalar, meydanlar, parklar, heykeller, duvar resimleri, yerleştirmeler… Tüm bunlar yalnız süs değil hayatın akışı ve günün dinamiği içinde görünürleşen kent belleği. Kent, insanın gözüyle, ruhuyla ilişki kurduğu bir alan. Bu yüzden kentlerin nefes aldığı yerler yalnız parklar, meydanlar ve kıyılar değil; aynı zamanda o alanlara ruh katan sanat eserleriyle canlanan köşeler içeriyor. Bir kentin sokaklarında yürürken, gölgesinde oturduğumuz bir çınar kadar bir heykelin karşısında durmak da bizi dünyaya bağlar. Bir düşünceyi, bir duyguyu, bir tarihi, bir kültürü susarak anlatan bir varlıktır heykel. Kente hizadır, hafızadır, benliktir.

Şehirde, sanat kamusallaştığında aslında vatandaşın düşünme, kendini ifade etme ve var oluş hakkı da korunur. Sosyalist anlayış sanat ve kültürü bir lüks değil, insanı insan yapan değerlerin paylaşımı olarak tanımlar. Sanat demokratiktir, çünkü herkese açıktır. Kamusal alansa, toplumsal tartışmanın mekânıdır. Estetiği olan kent, bir anlamda öfkesi paylaşarak, dışa vurumla azalmış kenttir.

Paris’te bunu hissederek ve biraz da düşünerek dolaştım. Sonra ister istemez kendi ülkemin sokaklarına, meydanlarına, parklarına bakıp hayıflandım. Bizde kamusal alan çoğu zaman temelsiz. İnşa edilen değil sürekli saldırı altında, talan ve rant uğruna yok edilen mekânlarla miras giderek zayıflarken çirkinlik ve öfke de toplumun ruhuna sirayet ediyor. Hızlı yozlaşmanın en önemli parçalarından biri bu boşluk ve tüketimden çok öteye varan yok oluş.

Yine Lefebvre, Arendt, Sennett gibi düşünürlerin ortaklaştığı yerden bakıp anlamlandırmayı denersek; kamusal alanı politikanın da görünürlük kazandığı sahnedir. Bu anlamda kamusal alanı politik aktörlerin iktidarlarını yansıttıkları; sorunların görünür ve algılanabilir hale geldiği ayna olarak görmek mümkün. Temelde, bireyler için bir var oluş ve ifade alanı da diyebiliriz.  Toplum içerisinde birey olarak var olmanın koşulu da toplumdaki ortak meselelerle ilgili, kamusal alanda diğer insanlarla iletişime geçmek, ‘söz söylemek’. İşte bizim için en önemli ve belirleyici yoksunluk burada gündeme geliyor. Sözün esareti, tarihin de bildiğimizin, kendimizin de, değerlerimizin de unutulması için sistemli şekilde iktidarın kendi kültürel birikimini dayatmak uğruna vasat sahnesini kurduğu kentlerde var oluş savaşı veriyoruz. Kök dayatmasıyla köksüzleşen kentlerde en ufak keyif, mutluluk bulamadan sokaklarda birbirini bile görmeden akıp giden bir kalabalık olmamız isteniyor. Kapsayıcı, teşvik eden değil ezen, öteleyen ve sizi yok eden bir iktidarın kuru sokaklarına direnen tarih gibi bizim de bu farkındalıkla direnmemiz gerekli.

Parklarımızda bank varsa bile çoğu zaman değil heykel, bir çöp kutusu bile yok. Heykel yok, sanat yok, hikâye yok. Mekânın estetiği, hafızası, kimliği hesaba katılmaksızın yapılan yüksek kaldırımları aşmak bile özel bir gayret gerektiriyor. Düşünürlerin kamusal alanı tarif ederken altını çizdikleri o bağ, görünürlük, ortak deneyim, o konuşmayı başlatan tetikleyici bizde eksik. Sanat sokakta bakılıp geçilecek bir nesne olarak algılandığında ne kadar da gereksizleşiyor kimilerine göre. “Kent mobilyaları”, kapitalizmin yandaşa güç katan etkileri ve fabrikasyon bir dekorasyon anlayışıyla tüm kentleri eşitlerken kimliklerin, kültürlerin üzerinden hızar gibi geçiyor. İdeolojik simge ve motifler sanattan, anlamdan koparılmış görgüsüz bir kibirle sokakları teslim alırken her boşluk orantısız betonla dolduruluyor. Park değil bina, meydan değil AVM, ağacın olduğu yerde otopark, heykel değil ideolojik hafıza inşasıyla güzelim kentlerimiz, doğa ve kültür miraslarıyla yok ediliyor.

İdeolojik kodlar devreye girdiğinde heykellere yönelik öfke ve saldırılar sanatın ürettiği ortak dil ve toplumsal iletişimin güçlenmesine karşı büyük korkuyu izah eder hale geliyor. Bir yerlere bir heykel koyulacaksa o bir nesne ve o nesneyi kimin hangi kriterlerle seçtiği ya da kime nasıl ürettirdiği ayrı bir sorun. Hatta toplumsal bir yara. İktidarın itiraf ettiği üzere kültürel birikim yoksunluğuyla oluşan sorunun, iktidarı değiştirmeye aday yerel yöneticilerin elinde tıpkı kamusal sanat gibi çoğu kez sözün bittiği yerden ses vermesi ise özellikle düşündürücü. Toplumsal katılımın, birlikte yaşama kültürünün, dayanışmanın görünür yüzü olması umulan sanat ortak duygunun, ortak eleştirinin, ortak umutların taşıyıcısıysa; kentlerimiz alçıdan semaverler, kayısılar, kirazlar, mısır koçanlarından fazlasını hak ediyor. Heykeller, parklar, meydanlar yalnızca estetik değil, kamusal aidiyet duygusu yaratır. Bu aidiyet, kentlilerin birbirine saygısını, kente sahip çıkma iradesini besler. Öyle sanıyorum ki önce yönettikleri kente ve topluma karşı hissetmeyen, kültürel ve siyasi kavrayıştan yoksun sanata ve sanatçıya değer vermeyen siyasetçi profilinden kurtulmak gerekli.

Bu anlamda gelişmiş kentler örnek. Paris’ten başladık, öyle sürdürelim. Paris’te yürürken yalnız müthiş bir estetik ve mimari ögelerle bezeli taş binalar değil, sanatın estetik sürekliliği sarıp sarmalar sizi. Her köşe başında bir heykel, bir anı, bir yüzleşme… Bir parkta Rodin, başka bir meydanda Camille Claudel, Danton, Robesbierre, Voltaire, Jeanne d’Arc, Victor Hugo, Mozart, Chopin, Dalida, Edith Piaf, bir kedi… Mitolojik karakterler, krallar, devlet adamları, devrimciler, halk temsilcileri… Saray bahçelerinde geçici sergiler, meydanlarda çağdaş yerleştirmeler… Kentin tarihi, kimliği ve bugünü eşzamanlı olarak gösterir yüzünü. O heykeller sadece geçmişi anlatmaz; bugüne bir bağ kurar, düşünmeye çağırır.

Biz hâlâ “ucubelerimizi” vandalizmden korumaya çalışırken geçen hafta Paris’te çok özel bir gelişme oldu. Çağdaş Türk heykeltıraş Cem Sağbil’in iki eseri, “Ay Tutan Adam” ve “Hemera”, artık kentin 10. bölgesindeki Alban Satragne Parkı’nda kalıcı yerlerinde yükseliyor. 10. Bölge Belediyesi, yıllar önce özel bir etkinlikte sergilenen ve üç yıllığına kiralanmış olan bu iki heykeli, bugün kentin kültürel hafızasının parçası olarak, çevre düzenlemesi özel olarak yeniden düzenlenen bir parkta kalıcı olarak kente kazandırdı. Bu yalnız bir sanat olayı değil, iki kültür arasında bir köprü. Cem Sağbil, Paris’in kamusal alanlarında kalıcı eseri bulunan tek Türk heykeltıraş. Eserleri doğu ile batı, kadın ile erkek, gün ile gece, yaşam ile ölüm arasında bir dualitenin sonsuz dengesi üzerine kurulu. Heykeller artık yalnız ona ait değil. Parkın girişinde, göçmenlerin, yerleşiklerin, farklı hayatların kesiştiği bir mahallede, günün akışına karışıyor. Sağbil bunu şöyle ifade ediyor: “ Heykellerim şimdi Paris’in kozmopolit kimliğiyle, göçmenleriyle, farklı inanç ve kimliklere sahip halkıyla buluşuyor. Temsil ettikleri figürlerin yersiz ve zamansız ruhu kentin eşsiz estetiğine eşlik ediyor.”

Bir sanatçının hayatındaki gurur elbette kişisel olabilir. Ama kamusal alandaki bir heykelin gururu, toplumsaldır. Çünkü, toplum kamusal sanatla kendi hikâyesini görür. Kendi kentlerimizde de bu nefese, bu diyaloğa, bu zenginlik ve belleğe ihtiyacımız var. Kentlerimiz “yaşama alanı” değil, aynı zamanda “hakların ve halkların alanı” olmalı. Sanatın katkısıyla tıkalı toplumsal diyalog hatları açılmalı, toplumsal bilince katkı sunan derinlikli simgelere, öznel tarihimizi kentin tarihine katarak bağımızı güçlendiren yapıtların kendine daha fazla yer bulabilmesini çok isterim. Bu gururu, heyecanı, güzelliği ülkemizde yaşamak, zenginleşmek, paylaşmak hakkımız.

Yorumunuzu bırakın


İlgili Haberler

İki haber, demokrasi ve işçi sınıfı Fikir & Yazı
Aralık 12, 2025

İki haber, demokrasi ve işçi sınıfı

Müslümanlığı canlı kalkan yapmak Fikir & Yazı
Aralık 11, 2025

Müslümanlığı canlı kalkan yapmak

Almanya’daki seçim sonuçları dokuz ay sonra halen tartışmalı Dünya
Aralık 11, 2025

Almanya’daki seçim sonuçları dokuz ay sonra halen tartışmalı

ZAMAN AKIŞI

Ara 12 13:33
Gündem

DEM Parti, Ankara’ya yürüyüş başlattı: ‘Ekonomide adaleti sağlamayan toplumsal barıştan bahsetmesin’

Ara 12 12:05
Gündem

SAMER’den Kürt seçmen anketi: CHP’ye İmralı tepkisi

Ara 12 11:08
Gündem

‘Turpun büyüğü’ davası | İmamoğlu: Hakikati söyleme cesaretini yargılıyorsunuz

Ara 12 11:06
Ekonomi

Asgari Ücret Tespit Komisyonu bugün toplanacak: İlk görüşme öncesi kim, ne dedi?

Ara 12 11:02
Gündem

FİSA Çocuk Hakları Merkezi’nden Ezgi Koman: ‘Türkiye’de çocuk koruma sistemi çalışmıyor’

Ara 12 10:58
Arkasayfa

İki haber, demokrasi ve işçi sınıfı

Ara 11 12:40
Arkasayfa

Müslümanlığı canlı kalkan yapmak

Ara 11 12:35
Gündem

Maraş Katliamının 47. yıldönümü arifesinde / Acı bir hatırlatma: Adalet ve hafıza

Ara 11 12:07
Gündem

Almanya’daki seçim sonuçları dokuz ay sonra halen tartışmalı

Ara 11 12:04
Arkasayfa

Heykeller şehri Paris, sessiz kentlerimiz

Ara 11 11:24
Arkasayfa

Fabrikada-tarlada: Sovyet kütüphane kültürü

Ara 11 10:10
Arkasayfa

Terk edilen bir ideal, insan hakları…

Ara 11 09:16
Arkasayfa

Dikkat! Akbabalar havada daireler çiziyor

Ara 10 20:52
Arkasayfa

Şehirde Günlük Yaşamla İlgili Meseleler ve İslam Şehirciliğinin Bu Meselelere Bakışı

Ara 10 18:29
Arkasayfa

Ateistlerin Sorduğu Sorular ve Cevapları

Ara 10 10:12
Arkasayfa

Barbarlar

Ara 10 10:05
Ekonomi

TÜİK enflasyonda sepet ağırlıklarını değiştiriyor

Ara 10 10:02
Ekonomi

2026’da kiranın ağırlığı düşecek, enflasyon da daha düşük görünecek

Ara 10 09:59
Eğitim

İl milli eğitim müdüründen ‘Müslümanlık’ çıkışı

Ara 10 09:54
Gündem

Trump, Barrack ve Suriye…

Ara 10 09:50
Arkasayfa

Öcalan’ın mesajı: ‘Sosyalizmden kaçış’

Ara 10 09:45
Bilim & Teknoloji

Yapay zekâda trilyon dolarlık bahis

Ara 10 09:39
Arkasayfa

Bir müstesna hafıza: İnsan Hakları Derneği

Ara 10 09:32
Ekonomi

Ücret zammında ‘blok gasp’ planı

Ara 9 13:08
Arkasayfa

Şu “baklayı” çıkarın artık

Ara 9 12:48
Emek

Yeni iş yerindeki fesih işsizlik ödeneğine engel mi?

Ara 9 12:14
Yazılar

Öcalan’a Mektubu Sunuş

Ara 9 11:44
Arkasayfa

Pratiğimiz nasıl konuşsun?

Ara 9 11:36
Arkasayfa

Daltonlar’da yeni bölüm: Para mı kurşun mu?

Ara 8 15:33
Arkasayfa

Stockholm Sendromu mu?